Seokmin
Mutfaktan gelen güzel kokularla yavaşça gözlerimi açtım. Yavaşça battaniyeyi üstümden atıp yataktan kalktım. Sessizce inmeye dikkat ederek merdivenlerden indim.
Mutfağın kapısına yaslanıp Shua'yı izlemeye başladım. Odaklanmış bir şekilde bir şeyler hazırlıyordu ve hazırladığı şeyler aşırı güzel kokuyordu. Bu güzel kokular yüzünden acıktığımı hissetmiştim. Bunun üstüne karnım seslice guruldamıştı. Çıkan sesten dolayı donup kalmıştım.
Sesi duyan Shua ortama ufak bir kıkırdama bırakmıştı. Arkasını dönmeden-Acıktıysan şuradaki pişirdiklerimden birkaç tane yiyebilirsin. En azından diğerleri pişeseye kadar mideni tutar biraz.
Kızardığına emin olduğum yanaklarımla bahsettiği tabağın oraya gittim. Pankek yapmıştı. Birkaç tanesini hızlıca ağzıma atmıştım.
-Yardım edebileceğim bir şey var mı?
-İstersen masayı hazırlayabilirsin çünkü pişirmem bitmek üzere. Şuraya bıraktım masaya koyulacakları.
Onu kafamla onaylayıp işaret ettiği yerdekileri alıp dikkatlice masaya gittim. Düzgünce yerleştirdikten sonra tekrar yanına gittim.
Shua da ocağı kapatıp bana doğru dönmüştü. Kafasıyla masayı işaret etmişti. Ben önden o arkamdan masaya ilerlemiştik.İkimizde oturduktan sonra yaptığı pankekleri yemeye başlamıştım. Sessizce yemek yerken aniden çalan telefonla yerimden zıpladım. Çalan telefon Shua'nındı. Hemen masada duran telefonu eline alıp açmıştı.
-Merhaba Yoona.
Duyduğum isimle içime dolan kıskançlığa engel olamadım. Kafamı tabağıma gömüp Shua'nın yaptığı leziz pankekleri yemeye devam ettim.
-Hayır bugün boş değilim Yoona.
Üzgünüm ama şuan zaten kahvaltı ediyorum ve öğle yemeği içinde başka birine söz verdim.Diyip telefonu kapatmıştı. Merakıma engel olamayıp
-Ne diyor Yoona?
-Beraber öğle yemeği veya kahvaltı yapalım dedi.
-Kabul etseydin niye etmedin ki? Güzel kadın sonuçta.
Ben niye böyle şeyler diyorum ki şuan.
-Kabul etmemi mi isterdin Yoona'nın teklifini?
-B-ben sadece neden kabul etmediğini soruyorum çünkü onun sana ilgili olduğu belli ve i-iş yerindekilerde bunu anlamıştır buna eminim.
-Benim sorduğum soru bu değil ama. Benim sorduğum soru kabul etmemi ister miydin? Kabul etseydim nasıl hissederdin?
Buna nasıl cevap verebilirdim ki? Vereceğim cevap hislerimi belli edecekti ama cevap vermezsem işler daha da karışacakmış gibiydi. Bu yüzden derin bir nefes alıp
-Kabul etmeni i-istemezdim ve kabul etseydin kötü hissederdim.
-Anladım ve istediğim cevabı verdiğin için teşekkür ederim. Aynı zamanda seni bırakıp ona gidemezdim. Son bir şey daha seninle vakit geçirmeyi her şeye tercih ederdim.
-Neden?
-Ne neden?
-Neden Yoona'nın teklifinden ziyade benimle vakit geçirmeyi tercih ediyorsun. Neden Shua? Ben anlayamıyorum. Mesela az önce dediğin şey istediğim cevabı verdiğin için teşekkür ederim ne demek? Eğer üzülmezdim veya gitsen kötü hissetmezdim deseydim ne olacaktı? Kalkıp gidecek miydin direkt?
-Hayır her türlü gitmezdim onun yanına. Ben senin yanında kalmak istiyorum. Seninle vakit geçirmek istiyorum. Senin yanında kendim olmak istiyorum. Başkasının yanında değil. Biliyorum çok kapalı bir insanım ama sana her daim kendimi açtım Seokmin. Bazı şeyleri belli edemiyor olabilirim ama sen benim için çok değerlisin. Benim için çok özel bir birisisin. Senin için tüm dünyayı karşıma alabilirim. Aslında bunları daha güzel bir ortamda söylemek isterdim ama sanırım şuan tam zamanı senden gerçekten çok hoşlanıyorum Seokmin. Senin bana karşı hislerin var mı yok mu emin değilim ama ben sana karşı olan duygularımı daha fazla içimde tutamıyorum artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Until I Found You ||Seoksoo
FanfictionJoshua ve Seokmin öğle vakitlerini beraber geçirirlerdi ve bunun sonucunda ne olacağını ikiside tahmin etmiyorlardı