Karanlık Taraf

9 4 0
                                    

İzinsiz
Siz hiç ormanın ortasında bir ağaç evinin tam içinde , ağzının , elleriniz kollarınız bağlı durdunuz mu ? Ben durdum . Ve tavsiye de etmiyorum iğrenç bir şey . Saatlerdir buradayım , ne yemek yedim ne su içtim . Boğazımın kuruduğunu hissediyorum . Bu adam tam bir psikopat . Saatlerdir Cihan gitti ve gelmedi . Beni ve onca insanı bu ağaç evinde bırakıp ormanın derinliklerinde kayboldu . Cehennem ateşinin habercisi olan gözleri intikam istiyor gibiydi . Neyin intikamıydı bu ?

Birden kapı açıldı ve Cihan içeri girdi . Elinde bildiğin bir meyve bıçağı vardı . Herhalde bizi onunla öldürecek değildi . Bıçağı eline aldı , bir elma soymaya başladı tam karşımda . Ne yapıyor bu aptal ? Neyin peşinde ? Bizi buraya kapattığı yetmezmiş gibi birde dalga geçiyor . Şu an ellerim bağlı olmasaydı , Alaca Karanlık serisinden
fırlamış çakma Edwarda bir uçan tekme savurmak isterdim. Ama o tekmeyi attıktan sonra yaşar mıydım bilmiyorum .

Cihan bana sert ve anlamsızca bakıp konuşmaya başladı

- Biraz düşün bakalım neden buradasın . Sen ve bu kadar insanı buraya çeken şey ne acaba ? Hepsinin tek tek derdi var . Bak mesela , Tuğra . Babası ve annesini küçük yaşta kaybetmiş . Lösemi hastası . Kader , anne ve babasından küçük yaşta çok şiddet görmüş , arkadaşları tarafından dışlanmış bir kız . Ben o gün onu kaçırmasaydım babası ona evlendirecekti . Mert , insanlarla konuşamıyor . Sosyal anksiyetesi var . Buradaki herkesin bir derdi var . Anladın mı ufaklık ?

Yavaşça ağzımdaki bantı çıkarır çıkarmaz konuşmaya başladım

- Cihan ne saçmalıyorsun sen . Deli misin manyak mısın ? Bu insanların bu kadar dertlerini olduğunu bile bile neden bu insanlara eziyet çektiriyorsun . Söylesene ne senin derdin . Onların burada iyi olacağını mı sanıyorsun . Önceki hayatlardan ne farkı olacak burada .

Cihan öfkeyle ayağa kalktı ve ağzından kıvılcımlar çıkar gibi konuşmaya başladı

- Çünkü ben hepsiyle arkadaş olmaya çalıştıkça , hepsi benden kaçmaya çalıştı . Ben onlara bir ev ve yuva verdim . Birlikte burada yaşamak istedim onlarla . Bende onların yaşadığı şeyleri belki 10 belki de 100 katını yaşadım . Ama onlar burayı beni bırakıp kaçmak istediler . Hayatım daki herkes gibi benden kaçtı hepsi .

Duyduklarıma , gördüklerime , burada olduğuma inanamaz bir haldeydim . Cihan aslında kötü biri değildi . Tek sorunu insanlara nasıl yaklaşması gerektiğini bilmiyordu .  Ve kimseye zarar verdiğinin farkında olmaması işi dahada zorlaştırıyordu .

- Cihan farkındamısın bilmiyorum ama bu insanların da bir hayatları var . Gidecek , yardım edecek bir çok kimsesi olabilir . Onları ait olduğu hayattan alı koyma . Yoksa kötü insanlardan ne farkın kalır .

- Hayır , benim mutsuz olduğum hayatta kimse mutlu olamaz buna izin vermem .

Çok güzel şimdi de durumu kendi lehine çevirmeye çalışıyor , bravo beste . Çamura bulanmış suyun üstüne bir çamurda sen attın . Şimdi temizle o suyu temizleye bilirsen .

- Cihan sen mutsuz oldun diye herkes mutsuz olmak zorunda değil . Bencil olma lütfen . Bırakta hep beraber mutlu olmanın yolunu bulalım .

Sanırım  başarmıştım . Bizi serbest bırakacaktı . Ama bu kadar basit olmasının ardın da bir bit yeniği aramak lazımdı ...

4 5 saniye sadece bakıştık . Sonra ağzından iki kelime çıktı sadece .

- Hazırlan gidiyoruz

- Nereye gidiyoruz ?

- Soru sorma ve hazırlan

- Giyecek bir şeyim yok böyle geleceğim , sen beni ormanın içine haps ederken yanıma giyecek bir şey almayı unutmuşum özür dilerim.

Haince gülümsedi ve yavaşça ellerimi çözdü . Ağaç evinden dışarı çıktığımızda , gördüğümüz manzara ağzımı açık bıraktı . Burası bir mezarlıktı . İnsanların , kuşların , yarasaların , kedilerin , ve cesetlerin olduğu bir mezarlık ...

Dakikalardır korkudan ölmek üzere olduğum yolculuğun sonuna gelmiştik . Gözlerimdeki korku ifadesiyle başımı ,  Cihana çevirdim . 

- Cihan biz neden buradayız ? Burası neresi ? Bu insanlar neden ölmüş ? Lütfen söyle bana ? Artık kafayı yiyeceğim .

O sırada midenim bulanmaya başladığını hissetim . Karnımı elimle sımsıkı tutarken , Cihan bana doğru döndü .

- İyi misin ?

- Evet çok iyiyim . Bir mezarlığın ortasında , yanımızda , arkamızda , sağımızda , solumuzda , cesetlerin yanında çok iyiyim Cihan  . Yarasalar bize bakarken çok mutluyum .

Cihanın yüzünden karamsar bir ifade oluştu

- En azından her gün eve sarhoş gelen , anneni döven , annenin seni sevmediği , görmediği bir hayattan korkunç değil burada olmamız . Birde böyle düşün .

O an aklıma Cihanın bunu nerden öğrendiğine şaşırmak yerine gözlerimi kapattım . Sadece düşündüm . O Cihandı bulurdu . Haklıydı da . Ben bundan daha korkunç bir hayattan çıka gelmiştim bu ormanın ortasına . Onlar ölüydü . Onlardan bana zarar gelmezdi . Asıl zararı veren kişi annem ve babamdı bana . O hayattan korkmuyorsan buradan da korkmayacaktım .

- Sen bunları nereden biliyorsun Cihan

- Soru sorma ufaklık . Zamanı gelince öğreneceksin .

Soru sorma demişti ama dayanamamıştım . Bir hiçliğin ortasındaydık ve ne olduğu belli değildi .

- Sen insanları mutsuz ettiğinin farkındasın değil  mi ? Onlar böyle durdukça önceki hayatlarından bir farklı olmadığını anlıyorlar . Sen onları iyileştirmek isterken daha çok yaralıyorsun Cihan . Gör artık bunu lütfen .

- Sana bir daha soru sormak yok demiştim . Ben seni buraya asıl korkman gerekenin dışarıdaki hayatın olduğunu öğrenmen için getirdim ufaklık . Yürü şimdi dönüyoruz .

Tamam şeklinde umutsuzca başımı salladım . Tam yoldan dönerken ağaç evin önünde duran beyaz tüylü , tatlı mı tatlı , karanlık ormanın içinde bembeyaz parlayan kediyi gördüğüm zaman , sanki telefonumu bir süre karanlık modda kullanmışım da anında parlaklığını yükseltmişim gibi oldum . Gözlerimi kamaştırdı . Bir ayağı sakat gibiydi . Kediyi eve almak için Cihana yalvaran gözlerle baktığım sırada , başını onaylar gibi salladı . Buraya geldiğimden beri Cihanın bana yaptığı tek iyilik bu olsa gerekti ...

Kedi soğuktan titremiş bir vaziyetteydi . Hemen aldığım battaniye ile üstünü örttüm . Sıcacık sardım onu .

Benimde bir kedim vardı . İsmi Molaydı . Ona mola ismini vermemin sebebi daha çok , dinlenmeyi sevdiğinden kaynaklıydı . Her zaman mola vermek istiyordu . Bir gün köye gittiğim de molayı göremedim . Babaannemlere sorduğum zaman onu sattıklarını öğrendim . Günlerce haftalarca aylarca ağladım mola için . Çünkü bir daha mola veremeyecekti yanımda ...

Karanlık TarafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin