Bölüm şarkıları :
Emre Aydın - Çocuğum Belki
Lucia - Silence
Karsu - SiyahZaman geçiyordu kum saatindeki kumlar akıyordu.
Dakikalar saatleri kovalarken hava iyice kararmış odanın içi loş bir ışıkla aydınlanmıştı. Olan biten her şeyi enine boyuna düşünürken zihnim duvarları delmek ister gibi zonkluyordu. Hayatım sadece 16 yıl boyunca normal olmuştu. Sonrası derin bir karanlık. Sanki bir evdeydim. Evden bir an önce çıkmam gerektiğini biliyordum fakat ev kapkaranlıktı.Ellerim duvarlara sürtünerek gitsin, yolunu bulsun istiyordum sonra ellerim kan revan içinde kalıyordu çünkü duvarlarda tuzaklar vardı ellerim dokundukça acıyordu, adım atsam yerdeki kapanlar dizlerimi tümden koparacak cinsten acı veriyordu ve ben bi türlü o evin içinden çıkamıyordum. Ya o evde kalıp yaşamıma son verecek ya da vücudum delik deşik olmasına karşın o evden çıkacaktım. Hayat son iki senedir böyleydi benim için. Gün ışığı gören pencelerime sanki çiviyle tahta çakılmıştı gün yüzü görmeyeyim diye.
Bünyem acıya alışmış mıydı yoksa acıyı hala red mi ediyordu?
Bazı anlar bu soruya verecek cevabım yoktu.Ailemi kaybetmemle güzel günlerimi de kaybetmiş gibi hissediyordum. Sanki ailemle birlikte benim için güzel olan ne varsa toprağın içine gömmüşüm gibi.
Boğazımın kuruması ile birlikte yan komidinde duran su dolu bardağı alıp bir iki yudum içtim.
Ateş denilen kişiyle olan biteni konuştuktan sonra kendi köşeme çekilmiştim odadan ayrılır ayrılmaz. Kendimi güvende hissetmek adına plan yapmaya çalışmıştım ama olan biten bana o kadar tuhaf geliyordu ki hiçbir şeyi aklı selim düşünemez olmuştum.
Odanın içinde lavabo da olduğu için dışarı çıkma gereği duymamıştım. Sadece arkadaşları geldiği an odadan çıkacaktım. Aklımdan birkaç sefer etrafı görmek adına dışarı çıkmak geldi fakat bu isteği ertelemiştim. Çünkü dikkat çekerdim. Ne de olsa adama başta neler yapmıştım. Şimdi bir anda dediği şeylere güvenip her şey normal gibi evde dolaşmam olmazdı.
Kapı zil sesi duyulduğunda Ateş'in adım sesleri kapıya doğru yoğunlaştı. Oturduğum koltuktan kalkıp yavaş adımlarla oda kapısına doğru yürüdüm. Ellerim gergince kulpu kavradığında sesleri duyabilmek adına biraz bekledim.
Birkaç kişinin seslerini duyuyordum. Dış kapı örtüldüğünde yavaşça kulpu indirip kapıyı açtım. Odadan çıktığımda koridor loş ışıkla dolmuştu. Zannediyorum ki ev iki katlıydı ve ben üst kattaydım.Sesleri zor duyuyordum. Sessiz adımlarla merdivenlerin oraya ulaştığımda kaldığım odanın banyo olduğunu düşündüğüm ve başka bir odanın arasında kaldığını fark ettim. Merdivenler kaldığım odanın tam karşısındaydı ve merdivenlerin yakınında iki oda daha vardı. Arkamı döndüğümde yine duvar boydan boya camdı. Gördüğüm kadarıyla çevrede gözüken ladin ağaçlarına karlar düşmüştü. Ankara'nın tam olarak neresindeydik yahu?
Merdivenlerden inmeye başladığımda merdiven boyu duvarlarda asılı tablolar dikkatimi çekmişti. Tabloları belli etmek istercesine küçük şamdanlar vardı. Salondan gelen ışık hüzmesi son birkaç basamağına yansıdığında sessizce durdum ve seslere kulak kesildim.
- Kız çok asi.
- Ateş kızı kaçırdın?
Bir homurtu sesi geldi kulağıma.
- Ne yapsaydım? Yanına gidip, 'Bakın başınız belada, sizin güvenliğinizi düşünmek zorundayım benimle gelmelisiniz.' mi deseydim?
Birkaç gülme sesi geldi. Şahsen evet böyle deseydi başta güler ısrar ederse güzel kroşelerimi yüzüne çakardım.