Merhaba umarım iyisinizdir. Yks'den sonra hemen dönecektim ama bir türlü müsait olamadım veee kafam çok dolu olduğu için yeni bölüm yazamadım. Artık buradayım ve umuyorum ki bölümler peşpeşe gelir.(Ben bile zor inandım :'))
Neyseeee başlayalımmm sevgili okuyucularım... Yıldıza basmayı ve satır arası yorum atmayı unutmayınnn. Hoş kalın 💜Güzel başlayan her şey kötü mü biter ya da kötü başlayan her şey güzele çevrilebilir mi?"
Yalnızlığın kıyısında oturmuş göğe bakıyordum kulağımda müzik, zihnim karışık, çözülmeyen düğümlerle bağlanmış ip yığını. O günden sonra tekrar devam ediyordum hayata. Varlığı ile hayatıma neşe katanlar olsa da son zamanlar da kendimi çok yalnız hissediyordum.
Problem yoktu Ateş'in dediğine göre , iyiydik. 1 haftadır okula gidip geliyordum. Kızlar da üniversitelerine gidip geliyordular. Eskisi gibiydi her şey bir o kadar da değildi gerçi bulunduğumuz eve alışamamıştık hala.
Yine okuldan çıkmış Emir ile biraz yürüş yapmış sonra Kuğulu Parka gelmiştim biraz tek başıma kalmak istemiştim. Birkaç ay sonra sınav vardı ve ben yoğun çalışmalara daha başlayamamıştım. Güneş ışığı yüzüme vurduğunda gözlerim kısılmıştı. Soğuğun altında güneş vurmasını seven vücudum, sıcağın altında bir o kadar sevmiyor. Son zamanlarda sağanak yağışlı Ankara kendisini bulutlu ve sıcak havalara teslim etmişti.
Ankara da benim ruh halim gibi karmakarışıktı. Ankara bazen bendi sanırım ya da ben Ankara'ydım. Gri şehir, yalnız şehir, sisli şehir, ıssız, kimsesiz. İçinde yaşayanlardan başka seveni olmayan şehir. Ankara'm.
Zaman ne hızlı geçmişti ama şimdi bankta oturunca fark ediyorum hızlı ama zahmetli büyümüştük omuzlarımızda onca yükle. Kaç yıl geçmişti umrumda değil ama sanki doğduğum andan beraber kızlarlayım gibi hep kardeşlerim varmış gibi...Oysa benim kardeşim yoktu anne ve babamın tek evladıydım. Canımın içleri. Zihnime bir hatıra izi düşer gibi isimleri düşünce elektrik vermişler gibi oldu vucüdum. Öyle seviyorum ve öyle canım acıyor ki...
Biraz daha vakit kaybettiğimde yorgunluk çöktüğünü düşünerek yavaştan eve gitmeyi düşündüm. Yanımdan geçen çocuklar neşeli bir şekilde akşam dışarı da oyun oynama saatlerini planlıyorlardı.
Sarı bukleli kız çocuğu yanında aynı boyda olduğu oyun arkadaşına bakarak soru yöneltti.- Emir akşam ezanı okunduğunda çıkalım hem yemeğimizi yemiş oluruz Aysel de gelir.
Emir yürümeyi bırakıp biraz düşünür gibi yaptı.
Dudaklarını büzerek karşısındaki kız çocuğuna baktı.
- ama babam o saatte gelecek onu çok özlüyorum.
Kız çocuğu kafasını eğerek masum gözlerle çocuğa baktı.
-Yaa. Tamam o zaman başka zaman akşam çıkarız.Elindeki kakaolu kağıt helvayı yerken üzgünce önüne bakan erkek çocuk yeşil gözleri arkadaşını üzmenin mutsuzluğu yansımıştı.
-Siz Aysel ile çıkın o zaman.
Kız çocuğu başını üzgünce sallayarak arkadaşına elindeki çilekli kağıt helvasından uzatmıştı. Bu hareketle ikisi birden kahkaha atarak ilerlemeye başladılar.Çocukların şen kahkahası içimin karanlığına bir mum yakmıştı.
Onlara imrenerek baktığımı yüzümdeki gülümsemeden anlamıştım. Hep böyle olun aynı saflıkta kalın dediğimde arkadan birisi hafifçe saçımı çektiğinde refleks olarak hızla arkamı dönmüştüm. Demir'i arkamda gördüğümde şaşkınlıkla yüzüne bakakaldım. Şebek bir gülüşle afallayan suratıma bakıyordu. Ona bakmaya devam ederken güneş gözlüğünü indirerek yanağımı sıktı.
Eğlenen bir ses tonu ile 'N'aber fıstık?' dediğinde gözlerimi devirerek yanağımı sıkan eline bir tane şaplattım.
Demir, Emir'in yakın arkadaşıydı Emir de benim yakın arkadaşım olduğu için çoğu zaman sık sık bir araya gelirdik. Fakat son olanlardan sonra epey görüşememiştik.