~2 ay sonra
Canımdan çok sevdiğim kardeşimin bana seslenmesiyle okuduğum kitaptan kafamı kaldırdım.
Can uyanmıştı. Kitap okumaya o kadar dalmıştım ki fark etmemiştim. Gülümsedi bana aylar sonra. O anda takılı kalmak istedim. Zaman dursun, Can bana hep böyle gülümsesin istedim.
Lanet hastalık onu 2 yıldır çok zorluyordu. Can kanserdi. 2 yıldır uygun iliğin bulunması için sürekli çabalayıp durmuştum.
Bir kafede çalışıp az bir maaşla ne kadar çabalanırsa o kadar çabalamıştım işte.Şimdi ise tedavi altına alınmıştı. İlik nakli yapılmıştı ve beklenilenden daha hızlı toparlamıştı.
Fransa'daydık hala. Bir kaç saate uçağımız vardı. İstanbul'a dönüyorduk. Nedensiz bir şekilde üzüyordu bu durum beni. Fransa'ya sevmiştim. Hem İstanbul'a pek güzel veda etmemiştim.
Ama Can iyiydi. Gittikçe iyi olacaktı.
Ben... Ben iyi miyim bilmiyorum. Unutamıyorum. O geceyi...Onun sıradan tek gecelik bir ilişkisiyken ben onun etkisinden çıkamıyordum.
Daha fazla düşünmemek için valizlerimizi hazırlamaya karar verdim. Küçük odadaki dolaba ilerledim. Önce Can'ın kıyafetlerini katladım daha sonra kendiminkileri. Sonra da sırasıyla vazizlere yerleştirdim. Banyodaki eşyalarımızı da valize yerleştirdiğimde hazırdık.
Odanın kapısı çaldığında kapı kilidini ve kapıyı açtım. Gelen Cansu'ydu. Bize burada hep yardımcı olan Türk hemşireydi. Tek arkadaşımdı. Onu çok seviyordum.
"Hazır mısınız?" dedi gülümseyerek. Kafamı salladım ve valizleri kapıya yaklaştırdım. Cansu, Can'ın ceketini giydirip elini tuttu bende valizleri alıp dışarıya çıktım. Kapının önünde bekleyen siyah arabayı gördüğümde hiç beklemeden valizleri takım elbiseli şoföre verip Can'ı arka koltuğa dikkatlice oturttum. Dolu gözlerle Cansu'ya döndüğümde onunda benden farkı yoktu. Sıkıca sarıldık birbirimize. Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatırken Cansu kıkırdadı.
"bu kadar kısa zamanda bu kadar çok sevdiğim tek insansın. Ne yaptın sen bana?" bende kıkırdadım söylediklerine. Onunda yanakları ıslanmıştı. Tekrar sarıldık.
"kendine ve Can'a çok iyi bak olur mu? Geldiğimde mutlaka arayacağım seni." kafamı salladım. Ardından Can'ı daha fazla bekletmemek için hemen arabaya geçtim. Araba hareketlendiğinde camı indirip ona el salladım. Cansu çok güzel bir insandı..
Aradan geçen yarım saatin sonunda havaalanındaydık. Arabadan inmiş çoktan uçağa binmiştik. Hem gergindim hem üzgün. Can elindeki oyuncak ayısını bırakmadan oturmuş çoktan gözlerini uyumak için kapatmıştı. Küçük bedeni çok yoruluyordu.
Kucağındaki oyuncak ayıya kaydı gözlerim ve istemsizce gülümsedim. Cansu almıştı onu.Elimdeki telefonu çantama atıp boşta kalan ellerimi Can'ın kısa saçlarına uzattım ve onlarla uğraşmaya, camdan dışarıyı izlemeye başladım.
Uzun yolculuktan sonra uçak İstanbul'a inmişti. Bir yandan elimdeki valizleri sürüklüyor bir yandan da Can'ı takip ediyordum. Havaalanı oldukça kalabalıktı. Çıkış kapısını bulmamız için uzun bir çaba sarf etmiştik ve Can oldukça yorgun gözüküyordu. Kapıya vardığımızda öndeki taksilerden birine ilerlediğimde karşımda bir adam belirdi. Uzun boylu siyah takım elbiseli ve oldukça iri bir adamdı. Onun önümde durmasıyla bir kaç adım geriledim. Kafamı kaldırıp ona baktığımda göz göze geldik.
"beni, Leyla Hanım sizin için gönderdi efendim. Lütfen buyurun." elini uzatıp siyah arabayı gösterdiğinde kararsız kalmıştım. Çünkü Fransa'dayken böyle bir şey hakkında konuşmamıştık. Hatta Leyla Hanım'la o geceden sonra hiç konuşmamıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN DUDAK+18
RomanceYapmak zorundaydım. Kardeşim için, ailem için bunu yapmak zorundaydım. Siz hiç kardeşiniz için kendinizi sattınız mı? Hem de duygusuz ve korkutucu bir adama... Ben yaptım, sırf kardeşimin tedavisi için o adamla birlikte oldum. Her şeyin bittiğini k...