Bölüm 4

11.1K 199 27
                                    

&

"bebeği neden aldırdın?"

Sanane diye bağırmak istedim. Seni ne ilgilendirir, benim bebeğim aldırdım demek istedim ama diyemedim. Çünkü bu onunda bebeğiydi. Sessiz kaldım her zamanki gibi, tek kelime demedim. Ondaki bakışlarımı kaçırdım yerdeki yeşil desenli halıya çevirdim. Bu konu hakkında konuşmak istemiyordum.

"cevap ver bana!" bağırmamalıydı.

"sessiz ol, Can uyuyor" sesim ne kadar güçsüz ve acınası çıkmıştı. Beni ne kadar zorlarsa zorlasın bu konu hakkında konuşmayacaktım.

O gece ki gibi yine bir anda hayatıma girmişti ve bir an önce çıkıp gitmeliydi.

"kimdendi o bebek?" ne saçmalıyordu bu?

Yerdeki bakışlarımı anında ona çevirdim.

"oradan bakınca hergün başkasıyla yatıp çocuk peydahlayacak birine mi benziyorum!" Alayla gülümsedi.

"bilmem bunu sen söyleyeceksin sonuçta o gece benimle otele gelen sendin."
Haksız mıydı? Değildi diye bağırdı iç sesim ama onu umursamadım.

"iğrençsin, bir daha sakın karşıma çıkma! "

"benimle düzgün konuş!" tekrardan bağırmaya başlamıştı. Dolan gözlerimi umursamadan ayağa kalktım ve Can'ın kaldığı odaya gidip onu kucakladım. Yerdeki çantaları da ayağımla iterek kapıya yaklaştırdım. Bir an önce gitmeliydik. Arkamdaki adım seslerini duyduğumda geldiğini anlamıştım ama onu umursamadan çantaları sürüklemeye çalıştım.

"nereye gidiyorsun?" cevap vermedim. Dış kapıya yaklaştığımızda Can uyanmıştı. Kahverengi iri gözlerini bana çevirdi.

"abla?"

"efendim ablacığım?"

"nereye gidiyoruz?" dedi. Sessizce "evimize" diye yanıtladım onu. Kafasını arkamdaki iri bedene çevirdi.

"eviniz burası."dedi arkamdaki ses. Yine onu umursamadım.

Ayakkabımı giymek için eğildiğimde karnıma saplanan acıyla inledim.
Lanet olsun şuan da sırası değildi!
Can endişeli gözlerle bana bakarken onun bedeni çoktan kollarımın arasından çekilip alınmıştı. Ellerimle karnımı sarıp yere oturdum.
Dolan gözlerimi ellerimle sildim ve yerden destek alarak kalkmaya çalıştım fakat başarılı olamadım. Her hareket edişimde karnımın sol tarafına saplanan acı artıyordu. Elimle karnımı daha çok sarıp acının geçmesini bekledim. Yanımdaki adım sesleriyle onun geldiğini anladım. Yanıma gelip kolumdan tutup beni kaldırmaya çalıştı. Fakat dudaklarımdan kaçan acı dolu iniltiyle anında ellerini bacaklarıma ve belime sarıp beni kucağına aldı. Şuan sesimi çıkaracak durumda asla değildim. Sakin adımlarla içeriye girdi, kapıyı kapattı ve Can'ın yattığı odanın yanındaki odaya girdi. Beni büyük beyaz yatağa sakince bıraktı.

"neren acıyor?" cevap vermedim karnımdaki ellerimi çözüp doğrulmak için yatağa yasladım.

"kanıyor" dedi. Buna endişelenmem mi gerekiyordu? Kafamı karnıma çevirdiğimde sol tarafımdaki yaranın kanı beyaz tişörtüme çıkmıştı, çok değildi.

"önemli değil, geçer birazdan."

"ne demek önemli değil, kanıyor farkında mısın?"

"sadece defolup gitmek istiyorum, bırak beni" kalkmak için hareketlendiğimde sinirle soluk alışverişini duydum. Yanıma yaklaşıp dizleri üzerinde çöktü.

"tamam git, ama önce yarana bakmama izin ver." gözlerimi gözlerine diktim. Gerçekten gitmeme izin verecek miydi?
Gözlerini kırpıp açtı, bu sanırım onaylamaktı. Sakince sırtımı yatakla buluşturdum. Yüzündeki sinirli ifadeyi bozmadan odadan çıktı ve çok geçmeden elinde sağlık çantasıyla geldi. Bluzumun eteklerinden tutup kaldırdım ve yaramı gözler önüne serdim. Gözleri önce gözlerimde oyalandı sonra karnıma indi. Yarayı gördüğü anda yüz ifadesi değişti. Sinirli halinden daha çok şaşkın ve endişeli hale döndü.
Çok mu kötü gözüküyordu?

ALTIN DUDAK+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin