sixteen

846 89 39
                                    

sunoo, niki'nin ailesi ile yaşadığı evin önüne geldiğinde derin bir nefes aldı ve başaramasa da, sakinleşmek için kendine biraz süre tanıdı.

elleri gerginlikten terlemişti ve kalbide hızlı hızlı atıyordu. neler söyleyeceği hakkında hiçbir fikri yoktu ve onunla yüzleşmekten çok korkuyordu. niki'nin sivri dilinin karşısında konuşamamak ve yanlış anlaşılmak, isteyeceği son şey bile değildi.

son bir defa derin bir nefes aldıktan sonra, önünde durduğu kapıyı tıklattı ve açılmasını beklemeye başladı. saniyeler geçiyor ve kapı hâlâ açılmıyorken, sanki ömründende saniyeler azalıyordu.

kapı sonunda açıldı ve niki, gördüğü suratla açtığı kapıyı tekrar kapatmaya yeltendi.

sunoo hızlı bir hareketle ayağını kapı arasına koyduğunda, niki'nin baskısıyla acıyla tıslamasına engel olamadı.

niki, oflayarak kapatmaya çalıştığı kapıyı kendine doğru çekerek bedenini kapı arkasına gizledi ve boş bakan gözleri sunoo'nun gözlerine çıktı.

sunoo, karşısındaki ifadesiz gözlerle gerilse de, yutkunarak konuştu.

"konuşmak istiyorum. o yüzden geldim."

niki göz devirdi ve kapıyı biraz daha ittirdi. sunoo da, kapatacağından endişelenerek yerinde huzursuzca kıpırdandı.

"ne söyleyeceksen söyle ve git. şu an konuşmak istemiyorum, kalbini kırarım yoksa."

niki, bu durumda bile onun kalbinin kırılmasını istemediği için içten içe kendine kızdı. sunoo, onun duygularını incitiyordu ama niki, onun üzülmesine dayanamıyordu.

derin bir nefes aldı ve sunoo'nun içeri geçmesi için başıyla arkasını gösterdi.

sunoo, çekingen bir tavırla adımını içeri attı ve her zaman kendi eviymiş gibi davrandığı evde, niki'nin ona yol göstermesini bekledi.

salona geçtiklerinde ikisi de birbirinden en uzak olan koltuğu seçti ve oturdular.

sunoo, konuşmaya nasıl başlayacağını bilmediği için gergince yutkundu ve gözlerini niki'ye çevirdi.

niki'nin bakışları zaten onun üstündeydi ve onun bakışlarını üstünde hissetmek, karnında garip bir sancıya yol açtı.

"sen itiraf ettikten sonra çok düşündüm. birden böyle bir şeyle karşı karşıya kalmak kolay değil. benden hoşlanmana ihtimal vermediğim için sana hiç o gözle bakmadım. insanlar tabii ki birilerine aşık olabilir, kime aşık olacağın seçebileceğin bir şey değil ama birden en yakın arkadaşımın benden hoşlandığını ya da daha üst seviyede duygular beslediğini öğrenmem afallamama neden oldu. zamana bırakmak istiyorum ben, ilişkimizi kesmek istemiyorum asla. her şeyden önce, biz en yakın dostlarız. aramızdaki her şey, ufacık bir sorunla son bulamaz. beni anlıyorsun değil mi?"

sunoo, niki'nin gözlerinin içine merakla bakarken neler söyleyeceğini tahmin edemiyordu.

niki, ortamdaki gergin havanın üstüne sıkıntıyla nefes aldığında, gözlerini kapattı ve koltukta arkasına yaslanarak parmaklarıyla şakaklarını ovdu.

niki'nin kendisi yüzünden başının ağrıması, sunoo'nun kalbini kırdı ve yerinde rahatsızca kıpırdamasına neden oldu.

"seni hiçbir zaman beni sevmen için zorlamadım ve zorlamam da. ama bir yerden sonra bende patlak verdim, çünkü sana olan duygularım basit bir hoşlantı değildi."

sunoo, onu dinlediğini belirtircesine kafasını salladı ve devam etmesini bekledi.

"sunghoon'la olan yakın davranışlarında seni ondan kıskanmama ve sinirlenmeme neden oldu."

sunoo tekrar kafasını aşağı yukarı salladı ve yerinde kıpırdanarak konuştu.

"peki, sen ve o, nasıl öpüştünüz?"

"onunla öpüşmem hoşuna gitmedi mi?"

sunoo, yanlış anlaşılmaktan korkarak hızla ellerini hayır anlamında iki yana salladı.

"hayır hayır öyle değil. sadece benden hoşlandığını söyledin ve yine de onunla öpüşmüşsün işte."

"buluştuğumuz ilk seferde gerçekleşti, içecekleri hazırlamak için mutfağa gittiğimizde seni etkilemek için neler yapabileceğine dair benden tavsiye istedi. bende sana olan yakınlığına zaten sinir oluyordum. senden uzak durmasını söylediğimde dibime girdi ve beni öptü."

niki, cümlesinin sonunda onaylamazmış gibi kafasını iki yana salladı ve mırıldandı, 

"arsızın teki resmen."

sunoo, ifadesiz suratıyla, anladığını belirtircesine hmmladı.

kendisinden hoşlandığını söyleyen arkadaşının ve ilgi duyduğu çocuğun öpüştüğünü duymak hoşuna gitmemişti.

yine de suratına ufacık bir tebessüm yerleştirdi.

"bundan sonra ne olacağını bilmiyorum. bir şeylerin yoluna girmesi için sadece zaman gerekli. kendimle kalmam ve ilerisi hakkında düşünmem gerekiyor."

niki onu başıyla onayladı.

"senden hoşlanıyorum diye kendini bir şeyler hakkında zorunlu hissetme. eskiden nasıl davranıyorsan, şimdi de aynı davran. biz her şeyden önce, hâlâ arkadaşız, unutma."

sunoo, gülümsedi ve oturduğu koltuktan kalkarak niki'nin bedenine kollarını doladı.

her şeyden önce, onlar hâlâ arkadaştı.

.

cok kisa oldu cunku ne yazacagimi asla bilemedim. bu, ikisinin itiraftan sonraki duygularini anlamaniz icin ufak bir gecis bolumu niteliginde olsun.

ayrica beni tiktoktan takip etmezseniz kusuyomusum, lfd'un sunki'si icin bir edit yaptim tamamen onlar 😔 nickim @beomladim




love for dogs | heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin