Geçirdikleri kazanın üzerinden tam bir ay beş gün geçmişti. Bir ay beş gündür Jungkook Jimin'e dilediği gibi sarılamıyordu.
Jungkook Jimin'den birkaç gün önce taburcu oldu, hastaneden çıkar çıkmaz Jimin'le beraber yaşadıkları eve gitti üst kata çıkan merdiven boyunca duvarda asılı olan bütün fotoğraflarına bütün hatıralarına tek tek baktı.
O hatıraların hepsi şimdi sadece Jungkook'un zihninde ve bu fotoğraflardaydı.
Basamaklardan birine çöküp dizlerini kendine çekti Jungkook, her zaman Jimin'e sarılmak için yaratıldığını söylediği kolları şimdi bedenine ağır geliyordu, her kırıldığında, üzüldüğünde Jimin'in boynuna sakladığı yüzünü kendi dizlerine yasladı.
Jimin yokken ağlamak bile zordu, ağlayamadı.
Sessiz iç çekişleri bomboş evin duvarlarında yankılanıp kendisine geri dönüyordu şimdi.
Burada kalamayacağını biliyordu, her gece sevgilisinin, eşinin kollarında dinlendiği yatağa tek başına yatamazdı. Jimin yokken uyuyamazdı.
Bir süre sonra kalkıp yatak odasına gitti, dolabın üstünden Jimin'in ona hediye ettiği siyah boston çantayı alıp içine birkaç parça kıyafet yerleştirdi. Dolabın içindeki kıyafetlerde gezdirdi bakışlarını, aklına dolan hatıraya gülümsedi burukça.
"Kookie, neredeyse bütün kıyafetlerin siyah, daha renkli şeyler de giy, sana çok yakışıyorlar."diye söylendi Jimin.
Düğüne birkaç gün vardı bu yüzden eşyalarını yerleştirmek üzere yeni evlerine gelmişlerdi.
Jungkook Jimin'in dudaklarını öpüp kollarını beline sararak kendini yatağa bıraktı. Bu hareketiyle Jimin Jungkook'un üstünde kalmıştı.
"Cıvıl cıvıl giyiminle beni tamamlamanı seviyorum ben. Hem, sen varken başka renge ihtiyacım yok ki."
Jimin sırıtarak Jungkook'un dudaklarına vurdu.
"Şapşal şapşal konuşma da bırak beni, daha bir sürü işimiz var."
Jungkook gülerek kollarını iyice sıkılaştırdı.
"Bence yatağı denemeliyiz,"dedi muzip bir ifadeyle "hızlı bir sağlamlık testi güzel olur, hm?"
Jimin bir an düşünür gibi olsa da çabucak kafasını toparladı.
"Kalk hadi kalk, yetişmeyecek yoksa." diyerek kollarını belinden ayırıp kalktı. Hâlâ yatakta yatan ve reddedildiği için somurtan Jungkook'a bakıp kıyafetlerini dolaba yerleştirmeye devam etti. "Eğer bugün yapmamız gerekenleri erken bitirirsek yatağı deneyebiliriz." dedi ona bakmadan.
Jungkook bunu duyar duymaz yerinden kalktı. "Ben mutfak eşyalarını yerleştirmeye gidiyorum."dedi ve cevap beklemeden koşarak alt kata indi.
Jimin arkasından gülüyordu.
Düşündüklerini aklından uzaklaştırmaya çalışır gibi kafasını salladı ve çantayı alıp çıktı evden.
***
Jimin eve girer girmez kendini salondaki koltuğa bıraktı.
"Tanrım, bütün kemiklerim ağrıyor."diye homurdandı.
"Kemiklerin ağrıyorsa git yatağına yat," dedi annesi "yemek hazır olunca seni çağırırım."
"Canım istemiyor,"diye mırıldanıp oturdu ve dizlerini kendine çekip kapüşonlusunun uçlarını tutup dizlerine geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oblivion |Jikook
FanfictionBir kaza sonucu hafızasını yitiren ve üniversite yıllarında tanıştığı, aşık olduğu ve evlendiği biricik sevgilisine ve yine o zamanlarda tanıştığı, canından çok sevdiği arkadaşlarına dair her şeyi unutan Jimin ve en büyük hazinesini hiçbir zaman yal...