Üniversitenin bitişinin ardından farklı şirketlerden teklif almıştı ikisi de ve şimdilerde çalıştıkları şirketlerde iyi birer pozisyona gelmişlerdi.
Aşağı yukarı beş senedir zaman zaman tartışsalar da yürütmekte zorlanmadıkları güzel bir ilişkileri vardı. Yazın gelişiyle yıllık izinlerini kullanmak istemiş ve Jeju adasında yedi kişilik yer ayırtıp tatil yapmak için buraya gelmişlerdi.
Bir aya yakın zamandır arkadaşlarıyla beraber adanın her yerinde ayrı eğlenmiş ve tarifsiz güzel anılar biriktirmişlerdi.
Şimdi ise kalan son bir haftalarını en iyi şekilde değerlendirip dönecek olmanın burukluğunu taşıyorlardı üzerlerinde.
Jimin ve Jungkook sahilde bir gece yürüyüşüne çıkmıştı şimdi, saat ikiyi geçmişti hava soğuktu ama umurlarında gibi değildi.
Birlikte olmanın verdiği huzurun tadını çıkarıyorlardı, tabii sessizliğin de.
Jungkook geçen altı yıl boyunca Jimin'e iki defa evlilik teklifi etmiş ikisinde de reddedilmişti. Bundan olsa gerek artık konusunu açmıyordu, zaten sürekli birlikteydiler ama Jungkook Jimin'le birlikte bir çocuğu büyütmenin nasıl bir his olacağını deli gibi merak ediyor ve bunu çok istiyordu.
Jimin'i de anlıyordu tabii, anne ve babasının evliliğinin bitişi onun için çok zor olmuştu. Çok küçükken gördüğü sevgi dolu aile henüz on dört yaşındayken babasının annesini aldatması ve yüzüne karşı bağırarak 'Hayatımın sonuna kadar seni sevmemi nasıl beklersin?' Diye sormuş olması yüzünden dağılmıştı.
Teyzesi her fırsatında onu babanın küçük bir kopyasısın diye aşağılamıştı ve Jimin bu yüzden çok korkuyordu.
Hayatına girecek kişiyi ömrünün sonuna kadar sevemeyecek olduğunu düşünüyordu, bu yüzden Jungkook'u ne kadar çok sevse de kendine tutamayacağını düşündüğü, sadık kalamamaktan korktuğu bir evlilik yeminiyle bağlamak istemiyordu.
Jungkook Jimin'in onu sevmediği için değil bir yerde verdiği sözü tutamayıp Jungkook'un üzülmesine sebep olmaktan korktuğu için reddettiğini biliyordu ve bunu anlayışla karşılıyordu.
Bu sefer artık birlikte yaşamayı teklif etmeyi düşünüyordu zaten, sürekli ya Jimin'in annesiyle beraber yaşadığı evde veya Jungkook'un Yoongi'yle beraber yaşadığı evde birlikte kalıyorlardı, kimse onlara karışmasa da sadece onlara ait olan ve ikisinin zevkleriyle döşenmiş özel bir yere sahip olmak istiyordu Jungkook.
Artık daha rahat edebilecekleri kendilerine ait bir evde kalmalılardı.
"Jimin,"
"Jungkook,"
Aynı anda birbirlerine dönüp konuştukları için kısa bir an gülüştüler. Bu çok sık yaşadıkları bir şeydi ve hoşlarına gidiyordu aslında.
"Önce sen söyle bebeğim." dedi Jungkook gülerek, Jimin'in üzerine giydiği hırkanın önünü kapatıp kapüşonunu da kafasına geçirdi onun konuşmasını beklerken. Üşümesini istemiyordu.
"Ben çok düşündüm,"diye mırıldandı Jimin ayağının altındaki kumları eşeleyerek. "Bence ben seni hiçbir zaman yüz üstü bırakmayacağım."
"Bunu biliyorum, sen şimdiye kadar aksinden korkmuş olsan da bu konuda sana güvenim tam." dedi Jungkook da
"Ve sen de beni hiçbir zaman üzmedin, beni hiç hayal kırıklığına uğratmazsın." dedi ve gözlerini onun gözlerine dikti bu sefer "bunu biliyorum ve sana koşulsuz güveniyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oblivion |Jikook
FanfictionBir kaza sonucu hafızasını yitiren ve üniversite yıllarında tanıştığı, aşık olduğu ve evlendiği biricik sevgilisine ve yine o zamanlarda tanıştığı, canından çok sevdiği arkadaşlarına dair her şeyi unutan Jimin ve en büyük hazinesini hiçbir zaman yal...