3.Bölüm

588 81 13
                                    

Ertesi sabah Jungkook söz verdiği gibi kahvaltı için erkenden gelmişti, ama beklediğinden daha erken gelmiş olacak ki Bayan Park bile kapı sesine uyanmıştı.

"Jungkook, kaçta uyandın oğlum sen?" diye sormuştu karşısında oldukça dinç ve uyanık bir şekilde duran Jungkook'u görünce.

"Anne, üzgünüm uyanmışsındır diye düşünmüştüm." diye mırıldanmıştı Jungkook da utana sıkıla.

Bayan Park onu gülerek içeri almıştı, heyecanlı olmasını anlayabiliyordu zaten Jungkook hep böyleydi. Jimin çağırdığında gelmesi gerekenden çok daha erken bir saatte gelirdi, şimdi sabahın yedisinde burada olması da oldukça olağandı.

"Sen biraz daha uyu, kahvaltıyı ben hazırlarım." demişti hatasını telafi etmek için ve bunu içtenlikle söylediği ses tonundan anlaşılıyordu.

Annesi onu onaylayıp biraz daha uyumak üzere odasına geçtiğinde Jungkook kollarını sıvamış ve güzel bir kahvaltı hazırlamak için önce dolabı gözden geçirmiş hemen arkasından da yapması gerekenleri kararlaştırmış bir şekilde işe koyulmuştu.

Büyük bir ciddiyetle yaptığı yemeklerle ilgilenirken Jimin mutfağa girdiğinde ona henüz bakmadan "Günaydın," demiş ve pişen yemeğin altını kısıp gülümseyerek ona dönmüştü.

Dağınık saçları ve henüz şiş olan gözlerinden uyanır uyanmaz mutfağa koştuğu anlaşılıyordu.

Onun aksine Jungkook saçlarını özenle toplamış, güzel bir şekilde giyinmişti. Üzerinde uykuya dair tek bir iz bile yoktu.

"Ben hazırlayacaktım," diye mırıldanmıştı Jimin üzgünce. "Günaydın."

"Hâlâ yardım edebilirsin," dedi Jungkook "ben masayı hazırlarken sen de kalanları halletmek ister misin? Hem tatlarına bakıp eksik bir şey varsa ekleme yapabilirsin."

Jimin'in yüzüne onun konuşmasıyla beraber yerleşen gülümsemeyi an be an genişlemesine şahit olarak izledi Jungkook. Hep böyleydi Jimin, onu gülümsetmek çok kolaydı Jungkook için.

"Olur." dedi hevesle, "hadi çekil ben bakarım bunlara." dedi ve Jungkook'u itekleyerek uzaklaştırdı yemeklerin önünden. Bu yaptığı onu güldürmüştü, Jungkook'un kıkırtısı kulaklarına eşsiz bir melodi gibi değmiş yüreğinin kıpırtılarını hissetmesine sebep olmuştu.

Jungkook gerekli tabakları alarak mutfaktan çıkarken Jimin hâlâ gülümsüyordu ama bir an önce işe koyulmalıydı, hemen yemeklerin tatlarına bakmış ve hiçbirinde hiçbir kusur bulamamıştı.

Jungkook'un elinden gelmeyen bir şey var mı acaba diye düşünmeden edemedi, çünkü gece kendi telefonunu kurcalarken ona dair bir sürü video ve fotoğraf görmüştü ve Jungkook kimisinde bateri çalıyor kimisinde ise önünde duran kocaman bir tuvale resimler yapıyordu.

Yine de yemekleri tamamlayıp iyi olduklarına emin oldu.

Her şey hazır olduğunda annelerini uyandırıp beraber güzel bir kahvaltı yapmış ve kahvaltı masasını beraber topladıktan sonra da salondaki koltuğa birbirlerini rahatça görebilecekleri şekilde oturmuşlardı.

Bayan Park onları yalnız bırakmak için markete gideceğini söyleyip çıkmıştı.

"Bugün ne anlatacaksın bana?"diye sordu Jimin başını koltuğa yaslayıp ona kirpiklerinin altından ilgiyle bakarken.

"Özellikle anlatmamı istediğin veya merak ettiğin bir şey var mı?"

"Aslında evet, bir dakika bekle." dedi ve kalkıp annesinin ona gösterdiği albümü çıkardı ve tekrar Jungkook'un yanına oturdu.

Oblivion |JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin