"Oğlum siz salak mısınız acaba?" diye sordu Soobin, Taehyun ile Kai'ye dönerek.
"Bence bu bizim suçumuz değildi." dedi Taehyun da elleri cebinde yürürken. "Salak olmayı kabul edemem."
"Biri olayları baştan, düzgünce anlatabilir mi? Sizi çıkaracağız diye gerilmekten hiçbir şey dinleyemedim de." dedi Beomgyu. Haklıydı, çok gergin bir durumdu karakolda olmak. Ve yaşadıkları olaylar da o kadar anlamsızdı ki, sakin kafayla dinlesek bile aklımız almayabilirdi.
"Tamam başlıyorum." dedi Taehyun. "Gayet normal bir şekilde kafeye gittik. Eunbyul da oradaydı ama erken çıkması gerektiği için kafeyi kapatmadan iki saat kadar önce çıktı o. Kafenin boş saatlerine denk geliyor diye sorun etmedik biz de. Kafe boşken tam o sırada bir adam geldi. Yanında eşi vardı, bir de yeğenleri olduğunu anladığımız bir çocuk. Yani sanırım yeğeni. Sonuç olarak kendi çocukları değildi o kesin."
"Bu kadar detay hatırlaman harikulade." dedi Soobin.
"Tabii hatırlıyorum, hayatımın aksiyonunu yaşadım burada. Ve bu detaylar önemli." dedi Taehyun.
"Ben devam edeyim." diyerek olayı devraldı Hyuka. "Adam fındık sütlü latte istedi bizden. Tamam dedik hazırlamaya koyulduk. O sırada küçük çocuk 'Teyze ben hemen tuvalete gidip geliyorum.' dedi. Teyzesi mi yoksa kendinden büyük biri diye mi teyze diyordu orasını bilemem ama yanındaki kadın 'Ben götüreyim seni.' dedikçe küçük çocuk, 'Sen beni kadınlar tuvaletine götürüyorsun. Ben erkeğim teyze, utanıyorum orada. Hemen gidip gelirim.' diyip koşarak tuvalete girdi. Çocuk dediğim de ilkokul birinci sınıf ya vardır ya yoktur yani. Küçük bir şey."
"Cidden çok detay hatırlıyorsun."
"Dur dur bak, detay önemli dedim sana. Neyse çocuk gitti işte, tam o gitmeden önce de biz adama kahvesini vermiştik. Adam bir yudum aldığında çocuk çoktan tuvalete koşmuştu. Adam kahveyi içtikten sonra birden öksürmeye başlayıp yere yığılmasın mı? Eşi de telaşlanıp çığlık atmaya başlamasın mı?"
"Oha. Noluyor lan bu aşağılık kafede?" dedi Beomgyu şokla.
"Devamı daha garip Beom." dedim kafamı umutsuz vakalar der gibi sallarken.
"Var ya hayatımda o kadar korktuğumu hatırlamıyorum. Kadın çığlıklar içinde, adamın yüzü gözü şişmiş yerde değişik değişik hareketlere giriyor. Ben hemen ambulansı aradım o sırada. Kadın da bağırıyordu işte ne yaptınız kocama ne kattınız o kahveye falan diye. Taehyun dedi abla ne katacağız süt kahve işte falan filan derken..."
"Meğerse süt fındık değil, inek sütüymüş. Karıştırmışız. Adamın da inek sütüne alerjisi varmış." diye devam ettirdi Taehyun.
"NEEEE??" diye bağırdı Beomgyu. "Yuh, bir kere size bırakalım dedik kafeyi, olanlara bak."
"Daha bitmedi..." dedi Kai. "Ambulans hemen geldi, adamın eşi refakatçi olarak ambulansa bindi, onlar gittiler."
"Bir saniye...sanki bir sorun var..." dedi Beomgyu. Bir şey hatırlamaya çalışıyor gibiydi.
"Evet... vardı zaten." dedi Taehyun. "Tuvaletteki çocuk birden çıktı dışarı. Kafede teyzesi de yok eniştesi de. Ya da artık her nesi oluyorlarsa, yoklar yani. E çocuk da minicik bir şey. Birden başlamasın mı 'Siz beni kaçıracak mısınız? Siz kimsiniz? Teyzem nerede?' diye ağlamaya."
"Gülmek ile ağlamak arasında bi durumdayım ama kurtulduğunuz için şu an gülmeyi tercih ediyorum." dedi Beomgyu kahkahalarının arasından.
"Gülmesene lan Gyu! O an ne kadar korkunçtu haberin var mı?" diye çıkıştı Taehyun. "Şu an komik ama." diyip o da güldü sonra.
"Ee, karakola nasıl düştünüz?"
"Çocuk 'kaçırdınız beni!' diye ağlarken içeriye yeni müşteriler girdi." diye mırıldandı Kai.
"Aaa, şikayet ettiler o zaman sizi?"
"Hayır hyung...Girenler sivil polismiş meğerse."
"NEEEE?" diyip daha da büyük kahkaha atmaya başladı Beomgyu. Cidden şaka gibi olaydı ama olmuştu işte.
"Apar topar bizi karakola getirdiler işte. Kafeyi kapatamadık bile. Neyseki müdüre mesaj attım hemen de, muhtemelen o ilgilendi."
"Ne dedin oğlum adama, karakola gidiyoruz mu?"
"Yok be hyung, öyle dersem açıklamaya vaktim olmazdı. Acil hastane işi çıktı falan salladım bir şeyler." dedi Kai.
"Karakola gelince de olanları anlattık ama yaşananlar aşırı kurgu gibi durduğundan siz ve çocuğun teyzesi gelene kadar bizi nezarethaneye tıktılar işte." dedi Taehyun derin bir iç çekerken.
"Dua edin çocuğun teyzesi, çocuğu unuttuğu için pişmanlık duyup süt olayı yüzünden sizden şikayetçi olmadı. Yoksa al başına belayı." dedi Soobin doğru bir noktaya parmak basarak.
"Doğru." dedi Taehyun.
"Bir ödev yapalım dedik başımıza gelenlere bak." diye söylendim ben de. "Ama sayenizde hayatımda asla duyamayacağım bir hikaye duymuş oldum."
"Biz de asla bir daha yaşayamayacağımız bir olay yaşamış olduk." dedi Kai de.
Olanları hemen Yeonjun'a mesaj atmıştım, o da bana kahkaha dolu bir cevap yazarak "Hemen Beomgyu'lara geçin. Ben de geliyorum, detaylı anlatırsınız." yazmıştı.
"Yeonjun da geliyor. Hikayeyi duymak istiyor. Ha bir de senden kahve istedi Beomgyu. Senin elinden başkasına alışamamış mı ne bir şeyler zırvaladı. Ne aşk kokan cümleler bunlar böyle." dedim iğrenir gibi.
"Kıskanma kızım pamuk şeker kafalın benim kahvelerime aşık diye. Canım hyungum. " diyerek dil çıkardı bana.
"Yeonjun'u sevdim ya ben. Gelsin gelsin, neşe veriyor." dedi Soobin de.
"Kerataya bak ya, benden çok sevildi resmen. Aman be!" diyerek kollarımı bağladım küçük bir çocuk gibi.
"Çok sevdiğim doğru ama seninle onu sevdiğim kategoriler farklı." diyerek kolunu omzuma attı Beomgyu. Yine yapıyordu işte, net olarak bir ifade kullanmadan bir şeyler diyip kafamı karıştırıyordu. Ve sanki bundan zevk almaya başlamış gibi bir hali vardı. Ya da ben çok sinir olduğum için kafamdan öyle kurmuştum.
"Şu an sadece elimin tersi ile o ağzına bi tane yapıştırmak istiyorum." dedim sinirle.
Beomgyu ise "Aaa eve gelmişiz bile." diyip bana cevap vermeden kolunu omzumdan çekerek kapının kilidini açmaya ilerledi.
Cidden bir tane çakmam lazımdı şu çocuğunun suratına.
•°•°•°•°•°•°•°•°•
Böyle ara ara geçiş bölümleri gibi şeyler yazmak hoşuma gidiyor hfncdhdks
Ve doğrusu daha kısa olmalarını planladıkça her seferinde uzun oluyor...
Neyse, yazılarımın kaderi bu diyelim.
Bu arada not: çok büyük ihtimalle süt alerjisi bu tarz reaksiyonlara sebep olmuyor. Ama hikayeyi ben yazıyorum. Uydurmuş olabilirim. Olur öyle arada. Çok realistik olmaya gerek yokjdnchdnxjs
ŞİMDİ OKUDUĞUN
café matchmaker {✓}
Comédie[Düzyazı + texting] Beomgyu ve Aera, bir kafede part time olarak çalışan, birbirleriyle uğraşmaya bayılan ama aynı zamanda birbirlerine çok değer veren sınıf arkadaşlarıydılar. •°•°•°•°•°•°•°•°•°• Not: bu hikaye mizah ve absürtlük içerir, size gülm...