2.5

353 22 44
                                    

Valla bu bölümü JK - My You dinleyerek yazdım. Vıcık vıcık hatta eeeennnn vıcığından bir romantizme bile bürünebilirdim, kurtarabildiğim kadar kurtararak yazmaya çalıştım artık dnfncbxndjx yoksa ben bile bir daha okurken ayılıp bayılıp ay yeto be bu ne diyebilirdim maalesef.

my you etkisi çünkü.

Medyaya da koydum belki dinlemek istersiniz.

Hadi iyi okumalarr

•°•°•°•°•°•°•°•°•

Bugün bir çift olarak ilk defa Beomgyu ile randevuya çıkmıştık. Gerçekten harika bir gün geçirmiştim ve yaşadığım her saniyeden zevk almıştım gün boyu.

Şimdi ise Beomgyu'yu evine bırakıyordum. Evet ben onu bırakıyordum, problem?

El ele bahçeye girip kapının önünde durarak birbirimize döndük. "Bugün için teşekkürler Beom." dedim gülümseyip.

"Asıl ben teşekkür ederim lovetanem. Mutluluk kaynağım olduğun için." O bunu diyince sessizleştim. Ne demeliydim? İstesem çok güzel ortamlar oluşturabilirdim şu an ama düşündükçe kafamı duvardan duvarlara vuracak kadar kendimden de utanabilirdim sonrasında.

"Ben galiba ortam fazla romantikleşince ister istemez bozmak istiyorum, yoksa yerin dibine girerim." dedim her zamanki Aera'lığımı konuşturarak.

"Ben senin bu hallerini de seviyorum zaten şapşal." diyerek sarıldı Beomgyu bana. "Hep böyle kalabilsek keşke."

"Keşke..."

Birkaç saniye daha sarıldıktan sonra bir şey hatırlamış gibi geri çekildi Beomgyu. "Aaa, dur dur. Günlerdir unutuyordum, hazır sen buradayken hemen getireyim. Beni bekle tamam mı?" diyerek eve doğru koştu Beomgyu.

Hiçbir şey anlamasam da bekle dediği için beklemeye başlamıştım. Beomgyu eve girmeden, kapının yanındaki sepetin içine elini sokup bir kutu çıkararak geri yanıma koştu.

"Bunu daha hoş bir ortamda veya en azından senin evinin önünde vermem belki daha iyi olurdu ama..." diyerek elindeki kutuyu açtı. Kutunun içinde üstünde bir pembe, bir de kırmızı lale olan çok zarif bir kolye vardı.

"Beom..."

"Pembe lale, koşulsuz sevgi. Kırmızı lale ise..." diyerek gözlerini gözlerime çıkardı. "Aşk itirafı demek."

Birkaç saniye sessizce gözlerime bakmaya devam etti. "Sevgimin küçük veya geçici bir şey olduğunu düşünmüyorum Aera. Sana beni, benim seni sevdiğim kadar çok sev demiyorum. Diyemem de zaten. Ama en azından ben bu duygularımın yoğunluğunu sana en güzel şekilde ifade etmek ve haberinin olmasını sağlamak istiyorum." diyerek kolyeyi eline aldı. "İzin verirsen...?"

Şu an ne konuşacak ne de kelimeleri toparlayabilecek kafa vardı bende. Büyülenmiş gibi sadece kafa sallayarak onayladım.

Ellerini boynuma dolayarak kolyeyi taktı ve yavaşça ellerini geri çekti. "Senden güzel olmasın ama, çok güzel oldu be."

"Beomgyu..."

"Kendini bir şey demeye zorlama lütfen. Sadece...sadece sarılalım olmaz mı?" diyip kollarını açtı.

"Olmaz."

"Ne?"

"Olmaz, çünkü ben de bir şeyler demek istiyorum. Choi Beomgyu, inan bana benim sevgim de azımsanacak derecede veya geçici değil. Ve eğer bir daha bana beni benim seni sevdiğim kadar cart curt bir şeyler diyip sana olan sevgimin az olabileceği ihtimalinden bahsetmeyi aklının kıyısından bile geçirirsen, o geçirdiğin aklının bulunduğu kafanla voleybol oynarım bebe. Anladın mı beni?"

café matchmaker {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin