"hyung, nereye gidiyoruz?"
"bildiğim bi bar var seungmin,ormanın arasında ve gittiğim en güzel barlardan. oraya götürüyorum seni."
"vay canına hyung, şehirdeki tüm barları biliyorsun neredeyse!"
minho gülerek ormanın içlerine sürmüştü arabayı. barın önünde durduklarında seungmin arabadan inip bara bakarak konuşmaya başlamıştı.
"burayı nereden biliyorsunki hyung?"
"burası benim seungmin."
"ah, doğru. zengin olduğunu unutmuşum."
içeri geçtiklerinde minho, görevliyle konuşup seungmin'e onu takip etmesini söylemişti.
"neden aşağı iniyoruz?"
"benim için özel ayrılmış bir yerim var."
seungmin susarak minho'yu takip etmeye devam ettiğinde, içten içe korksa bile belli etmemişti. hyunguna kendinden çok güveniyordu.
minho, oldukça büyük olan ikili kapının önünde durduğunda seungmin'e baktığında konuşmaya başlamıştı.
"içeri girdiğimizde uzun bir koridor var, biraz korkutucu olabilir ama sonu çok güzel seungmin-sshi. korkarsan bana söyleyebilirsin."
seungmin başını salladığında minho, kapıyı açmış ve seungmin'e yol vermek amacıyla kenara çekilmişti. seungmin, baş selamı verip içeri geçtiğinde arkasından bir kapı çarpılma sesi duymuştu. arkasına baktığında ise...
minho yoktu.
"hyung??"
"efendim seungmin?"
"hyung, neredesin?"
"cama bak."
seungmin başını kapının yanındaki cama çevirdiğinde diğer tarafta minho'yu görmüştü.
"poz ver."
seungmin, anlamaz bakışlarla baktığında patlayan flaş ile gözlerini kısmıştı.
"çok komik çıktın"
minho, kahkalarının arasından konuşurken seungmin'in gözleri dolmaya başlamıştı.
"h-hyung, ne yapıyorsun?"
minho, bir anda ciddileşip derin bir nefes aldı.
"jisung'u seviyorsun değil mi seung?"
"jisung mu? tabi ki de seviyorum."
minho,dişlerini sıkıp çenesini germişti.
"jisung'a aşığım seung. kimsenin tahmin edemeyeceği kadar aşığım. kimsenin onunla beraber gülmesini kaldıramıyorum anlıyor musun? benim için çok değerli birisi. onu kendime saklamak istiyorum, sadece kendime? başka kimseyle benim kadar eğlenemesin istiyorum seung. ve sen geçen hafta onunla gülerek sana karşı o kadar büyük bir düşmanlık besledimki anında. seni öldürmek istedim. ve evet, bu isteğimi de gerçekleştireceğim. son sözlerini söyle ve son dualarını et kim seungmin."
minho konuşurken seungmin ağlamaya başlamıştı bile. kurtulamayacığını anlamıştı. minho'yu tanıyordu. dediğini yapacak, o an yapamazsa bile illa ki bir gün yapardı bunu.
seungmin; birkaç dakika sessiz kalınca minho; seungmin'in kabullendiğini anlamış ve tüm sistemi devreye sokmuştu.
seungmin, donarak ölecekti.