tüm gece uyumamış, ceset kokan evde, üstüne sinmiş iğrenç kokuyla; önündeki cesedi yiyen sinekleri ve minhonun cesedini izliyordu hareketsiz bir şekilde jisung.
yediremiyordu, kendine yediremiyordu birini öldürmüş olmayı. özellikle de bu kişinin onun aşık olduğu adam olması... onun aklına farklı düşünceler getiriyordu.
saatlerce düşünmüştü. yaşaması için hiç bir gayesi yokken, daha yaşamanın ne anlamı vardı ki?
tüm arkadaşları ölmüştü, hayatındaki tek insanlar gitmişti.
chan, changbin, hyunjin, felix, seungmin, jeongin.
ve minho...
jisung'un aklında yaptığı bu liste hayatındaki ölen kişilerdi. ve bu listeye kendi adını da eklemeye karar verdi.
tek başına vicdan azabıyla yaşamaktansa, onların yanına giderdi.
yine bir gün kriz anında sipariş ettiği fakat sonradan aklı başına gelince arkadaşlarının bunu görmemesi için odasına sakladığı kalın halat ve tabureyi aldı. minho'nun yanına gitti. tabureyi sade avizenin altına koydu ve üstüne çıkarak halatı bağladı avizeye.
başı ile boynunu aynı hizaya getirdi ve son bir kez minho'ya baktı.
geliyorum minho...
bu dünyada yaşayamadıklarımızı öbür dünyada sana yaşatmaya geliyorum...
boynunu halatın daire kısmına yerleştirdi ve tabureyi ayağıyla yitti.
can çekişirken birçok kez bu işten vazgeçmiş olsa da minho ile öbür dünyada yaşayacağı şeyleri düşünmek, tekrar ve tekrar ona intihar etme isteği uyandırıyordu.
ve en sonunda...
jisung da ölmüştü...
ABİ ŞAKA GİBİ FİNAL OLDU
yazmayı bıraktım diye okunmaların düşmesi düşüncesi o kadar sinir bozucu ki
nefret ettiğim bir kitaptan hepinize bay bayy