on iki

468 44 50
                                    

komşular tarafından minho'nun evi yaktığı görülmemişti. hiç bir şahit olmadığı için minho, polislere jeongin ve chan ile aynı arkadaş grubunda olduklarını, jeongin'in son zamanlarda garip davrandığını ve chan'dan sonra onu öldürmeye çalıştığını söylemişti.

minho, serbest bırakıldı.

bu yalana tüm polisler inandı fakat jisung inanmadı. jisung, her şeyi duymuştu.

flasback

genç adam, elinde abur cubur poşetleriyle minho'nun evine doğru ilerlerken kapının önünde jeongin'i görmüştü. kapıyı çalıp içeriye geçmişti jeongin. jisung, merakla bahçeye girmiş ve kapıya dayamıştı kulağını. az da olsa konuşmaları duyabiliyordu.

"hyung... ben.. jisung hyungu seviyorum hyung. ben nedensizce kıskandım ve chan hyungu öldürmek istedim."

"ne? jisung'u seviyor musun, o yüzden mi öldürmek istedin? sonrasında hiç pişman olmadın mı gerçekten? ben seungmin'i öldürdüğümden beri pişmanlık duyuyorum ve sen hâlâ karşıma geçmiş öldürmek istediğini söyleyebiliyor musun jeongin?"

"sen.. seungmin'i mi öldürdün?"

"evet jeongin. hatta hyunjini de öldürdüm. ve changbini, ayrıca felixi. hepsini ben öldürdüm jeongin. ve biliyor musun, hepsini farklı şekillerde öldürdüm. seni de farklı şekilde öldüreceğim."

"ama sen.. neden onları öldürdün ki?"

"jisung'u seviyorum çünkü jeongin."

"ne?"

ve jeongin'in acı içinde bağırışları...

jisung, dehşetle bahçeden çıktı. elleriyle ağzına bastırıyordu ve sessizce ağlıyordu. minik duvarın arkasına çöktü ve kapıdan çıkan minho'yu izledi.

minho, küçük çakmağı kapıya attı ve evin yanışını izledi...

ve jisung o an yemin etti.

tüm benliğimle yemin ederim ki lee minho.

aşık olduğum adam olduğunu umursamadan seni öldüreceğim.

ab çok saçma mı gidiyor ya

;killer !?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin