7. BÖLÜM
Gülşen: Kardan Adam.
Keyifle okuyun.
***
Bir insan bakışlarının içine aynı anda bütün duyguları sığdırabilir miydi?
Karşımda duran ve gözlerimin içine bakan Hakan abinin gözlerinde bütün duygular mevcuttu. Bakışlarında ki en belirgin duygu ise saf öfkeydi.
Hakan abinin bakışlarındaki saf öfke ucu zehirli bir mızrak olmuş gözlerimin içini hedef almıştı. Öyle net, öyle derin bakıyordu ki öfkesini bana kusmadan beni rahat bırakmayacaktı.
"Sümeyra..." dedi bir kez daha sesi öfkeden dolayı mı bilmiyorum ama titriyordu. "Sana bir soru sordum." Diye devam etti.
Sorusuna cevap vereceğimi düşünmesi büyük hataydı.
"Hakan abi Süm—" araya girip konuşmaya çalışan Hilay'a sertçe bir bakış atarak "Sen değil Sümeyra cevap verecek." Diyerek sözünü kesti.
Sinirlenmiştim. Az da olsa sakin kalabilmek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve derin bir nefes aldım. "Nereden geldiğimi ne sana ne de babama söylemeyeceğim Hakan abi." Dedim kendimden emin ve her bir harfin üstüne vurgu yaparak.
Hakan abinin kahverengi gözleri kısıldı. Sanki yüzümde bir tek onun görebildiği bir şey varmış gibi çok dikkatli bakıyordu. Çok şey söylemek istiyor ama bir türlü söyleyemiyormuş gibi bir hali vardı.
Bu bakışma birkaç saniye sürdü ne o bakışlarını çekti ne de ben öylece bekledi.
Artık beklemekten sıkılmış olmalı ki "Sen," dedi bana doğru adımladı ve aramızda kısacık bir mesafe bırakarak önümde durdu. "Bana bu saatte nereden geldiğini söyleyeceksin Sümeyra!"
Hakan abinin benimle emrivaki konuşması bende ki sinir kat sayımı en yükseğe çıkardı. O kimdi ki ben ona hesap verecektim?
"Sen kimsin ki?" dedim öfkemi saklama gereği bile duymadım. "Kim oluyorsun da ben sana hesap veriyorum?"
Hakan abinin yüzündeki kan çekildi. Hiç beklemediği anda görünmez bir el tarafından suratına tokat yemiş gibi sarsıldı. Kısılan gözleri seğirdi. Dudaklarını birkaç kez aralayıp söyleyeceği şeyi söylemeden geri kapattı.
Öfkelenmişti. Aslında öfkeden daha öte afallamıştı. Böyle çıkışacağımı ve ona bu cevabı vereceğimi asla beklemiyordu.
En sonunda konuşma gereği duydu. "Ben kim oluyorum öyle mi?" diye sordu.
"Evet!" dedim.
Hakan abinin kaşları alayla havaya kalktı ve yine o iğrenç alay barındıran bir gülümsemeyle dudaklarını iki yana kıvırdı.
Bu bir savaştı.
Hakan abiye göre ise bu savaşın kazananı çoktan belliydi ve tek bir kazanan vardı o da kendisiydi. Ama bu Hakan abiye göreydi. Bana göre ise bu savaşın tek bir kazananı olacaktı o da bendim.
Hilay aramızdaki çekişmenin giderek alevleneceğini düşünmüş olacak ki kolumu tutarak beni çekiştirdi ve boğazını sesli bir şekilde temizledi. "Sümeyracığım tamam canım hadi biz odana geçelim." Dedi. Kolumu hafifçe silkeleyerek Hilay'ın elinden kurtardım. Ben Hakan abiye boyun eğip odaya girmeyecektim.
Önce o bakışlarını benden çekecekti ve ilk önce o arkasını dönüp defolup gidecekti.
"Sümeyra..." dedi bilmem kaçıncı adımı söyleyişiydi. Adım adamın ağzına yapışmıştı resmen. Bıraksalar hiç durmadan adımı sayıklar dururdu. Aramızda ki mesafe yeterince az değilmiş gibi bir adım daha atarak tabiri caizse dibime girdi ve direkt gözlerimin içine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARATEPELİ
General Fiction"Geceyle yarışır cinsten siyah gözleri vardı. O siyah gözlerde kaç kez kendimi gördüm. Kaç kez sevgiden öldüm..." 25.05.2021🥀