-28 03 10-Park Soo Na
Olay gecesinin yaşandığı yerdeydim.
Guk ile yürüdüğüm sokağı bugün yalnız yürüyordum. Staja henüz gitmemiştim. Sabah saatleriydi. Hava taze ve temiz sayılabilirdi. Yanaklarım ve burnum üşüdüğünden kızarmaya başlamıştı bile. Botlarım güçlü bir amaçla çamurları ezerken gözlerim yukarıda, güvenlik kameralarındaydı. Bu sokağa girmeden evvel kavşakta bulunan mobese kaydını izlemem mümkün değildi. Bu yüzden mümkün olan bir şeyleri deneyecektim.
O dar sokağa yaklaştıkça göğsümü sıkıştıran boğucu hisle yumru yumru oldu parmaklarım. Ufak beyaz bir kamerayı sokağa doğru bakarken yakaladığımda heyecanla dükkana baktım ve bir kuyumcu olduğunu gördüğümde tereddüt etmeden içeri girdim. Günün bu saatinde polis üniforması giyen birini beklemiyordu ak saçlı adam. "Günaydın efendim," selamladım onu.
"Bir sorun mu vardı Polis Hanım?"
Polis Hanım...
Ahh..
"Hayır endişelenmenize gerek yok. Bir ricada buluncaktım."
"Buyrun."
Kapıyı örttüm ve henüz ısınmamış mağazaya ufaktan göz attım. Temizdi. Altınlara göz atarken tezgaha yaklaştım ve polis rolümü kesmeden "Geçen haftanın kamera kayıtlarına bakmam gerekiyor." Adam kaşlarını çattı. "Geçen hafta iki polis memuru da benden kamera görüntülerini istedi," dediğinde yanağımı ısırdım. Memur Se Hun, ben ve Jeong Guk'un ne yaptığını görmek için gelmiş olabileceğini hesaba katmamıştım. "Evet biliyorum," dedim bozuntuya vermeden. "O gece bir kavga olmuş," diye devam etti adam dedikodu havasında. Kuyumcudan çok saat tamircisi izlenimi veren bu tatlı amcaya yaklaştım. "Geçen hafta gelen sunbae,lerim kavgayı görmek için geldiler. Ben kavga edenler arasında bir şüpheliyi tespit etmek için geldim," dediğimde adam bana artık güveniyordu.
Yalan söylüyorum sayılmazdı.
Sadece henüz polis değildim, o kadar.
Amca çok geçmeden bir laptopla geri geldi ve bana kayıtları açtı. Ekranı kendime çevirdim. Olurda kavga esnasında parlayan yüzümü tanırsa hiç hoş olmazdı. Gerçi kameranın kalitesi güzelliğimi birkaç yüz kareye ayırmıştı ama neyse.
Zamanı biraz ileri sardım. Jeong Guk ve benim sesler üzerine durduğumuz kısım geldiğinde nefesimi tuttum, laptoba gömüldüm.
25/012/2017 - :22:37:46:28- 00:00:00:00
Kenara geçiyorduk
25/012/2017 - :22:38:52:03- 00:00:00:00
Bay Kang kaçıyordu.
25/012/2017- :22:39:44:10- 00:00:00:00
Sekiz kişi arkasından kovalıyordu.
Kaydı durdurdum. Beş saniye geriye sardım, ağır çekime aldım ve yaklaştırdım. Göz altında olanların üçünü net eledim. Koştuklarından, karanlıktan ve yan yana gelmelerinden dolayı seçmek çok zordu. Sıkıntıyla tekrar geriye sardım, tekrar, tekrar ve tekrar. "Yüzleri belli olmuyor," dedi amca döktüğüm terlere.
"Belki ufaktan yakalayabilirim. Küçük bir detay...Argh!" O bulanık görüntüyü telefonumla çektim ve laptobu amcaya uzattım. "Teşekkür ederim ajusshi." Staja geç kalmamak için koşar adım oradan ayrıldım.
ㅁㅇㅁㅇㅁ
Şehir hastanesinin etrafını devriye gezmiştik. Şimdi polis merkezine geri dönüyorduk. Arka koltuktan Lider Ho'yu kesip kesip duruyordum. Onun kameralara yansıyan görüntüsünü bulamadığım için hala sinirliydim. Takıntı olmaya başlamıştı ve bu takıntı beni hafızamla çeliştirip duruyordu. Kendime oyun oynuyor gibi hissediyordum. Etrafımda ki herkes o olmadığını bana göstermiş ama ben hafızama güvenmiştim. Şimdi ise adi beyin hücrelerim gördüğüm şahsı Lider Ho'ya benzetemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ꮃꮋꭺꭲ Ꮖꮁ̵ ꭲꮋꭼ Ꮪꮻꮇꭼꮻɴꭼ ⚝ ᎫᎫᏦ
RomanceARA VERİLDİ ❝ "Ne düşünüyorsun?" Başını çevirdi, gözlerime baktı. Kısa bir süreydi. "Seneye bugün ne olacak diye düşünüyordum." Tekrar geceye döndü ve derin bir nefes aldı. Dudaklarımı aralarken gözlerim yüzünden ayrılmayarak şu kelimeler döküldü: ...