0.3

527 72 230
                                    

ben geldim! yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı lütfen unutmayın, birlikte büyüyoruz ❤️ iyi okumalar perisiii 🧚‍♀️

bu bölüm, _polstar için 🐣

aybike & berk whatsapp özel konuşması

aybike: berk

aybike yazıyor...

berk: aybike
sakın
tek bir şey söyleme

aybike: ne dedim ki
👉🏻👈🏻

berk: söyleyeceğin şeyi biliyorum
kremi kullanmadım
sadece hoca geldiği için atamadım
eve gidince de unutmuşum
hepsi bu
aklına farklı bir şey gelmesin

aybike: anlıyorum
yalan söylemezsin tabii ki
kremin kapağı açılmıştı|
sadece bugün sabah çantanda görmek
bırakmak zorunda olmamak
mutlu hissettirdi
bir şeyleri çok küçük olsa da
söylediklerine göre yalandan olsa da
başarmışım gibi
seni hayata kısa süreliğine de olsa
bağlayabilme ihtimalim olmuş gibi

berk yazıyor...

berk çevrimiçi.

berk yazıyor...

berk: eh be kızım...
sen de biliyorsun her şeyi
neyini zorluyorsun hâlâ
ömrünün en güzel yıllarını
kafasını ölüme takmış bi' manyağın tekine
neden harcıyorsun

aybike: manyak değilsin
ama nesin biliyor musun
kendi halin dışında
kimseyi görmeyen
hayatlarını oldukça kolay sanan
kör herifin tekisin

berk tarafından görüldü.

berk çevrimdışı.

aybike: kaç, dimi
hemen kaç
sürekli güzel sözler söyledim sana
her zaman
hep
beni terslesen
salak yerine koysan bile yaptım bunu
ama sen benim hakkımda hiçbir şey bilmeden
hayatıma dair zerre bilgili olmadan
zor olan tek şeyi kendin yaşıyormuş gibi davranmayı seçtin
neden peki
sen kötüsün çünkü ölmek istiyorsun
ben iyiyim çünkü ömrümün en güzel yılları
öyle değil mi?

berk çevrimiçi.

berk yazıyor...

berk: sen beni salak mı sanıyorsun kızım?
bilmiyor muyum canından çok sevdiğin
kaan'ın intihar ettiğini
onu kurtaramadığını
haberim yok mu sanıyorsun?

aybike yazıyor...

aybike çevrimiçi.

aybike yazıyor...

aybike çevrimdışı.

berk: güzelim
biliyorum
hepsini biliyorum
istiyorum ki
yine yaşama
bağlanma bana
kurtaramayacağın herifin tekine
kendini bağlama

aybike çevrimiçi.

aybike tarafından görüldü.

berk: ağlama...

aybike: kolay dimi
ağlama deyince
ağlamayı bırakmak
çok kolay:)

berk: değil
kim kolay diyorsa
yalan söylemiş sana
sadece
sırtını yasladığın o deponun zemini
soğuktur
çok soğuktur
üşürsün

aybike çevrimdışı.

kıvırcık saçlı kız, uzandığı yerde doğruldu. kolilerin arkasındaki küçük yere uzanmıştı, karanlıktı ve kapı açılınca buradan görebilmek kolilerden dolayı zordu.

gözlerinden akan yaşı sildi, burnunu küçük bir çocuk gibi çekerek kızıl oğlana baktı. parmaklarının arasında tuttuğu kremi gördü, ama gülümseyemedi. kötü hissediyordu.

berk biliyorsa, duygularını da anlamıştı. ihtimal dahilinde bile değildi ki... öylesine birisi olarak görse çırpınmazdı bu kadar, seviyordu. kalbi parçalansa da kızıl oğlanı seviyordu ve bundan başka hiçbir şey yapamıyordu.

zordu. imkansızı sevmek, ona dokunmaya da engeldi. ne oluru vardı, ne olmazı... öylece yerinde sayardınız, elinize ise hiçbir şey geçmezdi.

şefkatli bakışları gördü, sessiz kalacağını ve öylece duracağını düşündü. "buraya herhangi bir yere atabilirsin kremi," dedi üzgünce. "nasılsa kolilerin arasına atıyorlar bir şeyler, en azından artık seninle durmamış olur."

kremi kızılın parmaklarının arasından almaya çalışmadan önce, "kaç," dedi. kremi tuttu, ama berk buna izin vermedi. parmaklarının arasından kremin kayıp gitmemesi için boştaki eliyle kızın elini tuttu.

"neyden kaçayım?" diyerek sordu. aybike, elini tutan kızılın sıcak tenini hissettikçe kelimeleri toparlamakta zorlanıyordu. "seni sevenden," diyerek cevapladı kızıl oğlanın sorusunu.

usulca tebessüm etmeye çalıştı, berk. başarılı olamasa da denedi. eskiden olsa, böyle bir itirafın karşısında elinden gelenin en iyisini yapar, tüm güzel cümleleri sarf ederdi ama ölecek birisi bunları söylese kime ne yarardı?

seni seviyorum diyemezdi, ama iyi hissetmesi için sadece bir günlük onun istediği birisi gibi davranabilirdi. birkaç saat...

"kremi," dedi söylemekte zorlanarak. aybike bir süre berk'e baktı, başladığı cümleyi tamamlamasını sabırla bekledi. bu sırada kızılın parmakları gergin, ama ona bunu hissettirmeyecek kadar belli belirsiz dokunuşlarla elinin altındaki küçük, yumuşak eli okşamaya başlamıştı.

bunu fark etti, elini çekti. kremi aybike'nin elinde bıraktı, çünkü deri ceketini çıkarması gerekiyordu.

ceketi çıkardı, gömleğinin kollarını yukarı doğru kıvırdığı sırada bileklerindeki kesik izleri ortaya çıktı. "sür," dedi emirden ziyade şefkatli, sessiz çıkan tonuyla.

aybike izleri görmek istiyordu, onlara dokunmak... kremin kapağını açmadan önce kesikleşen nefesleriyle sol bileğini kavradı, kendisine çevirdi.

henüz kurumayan pınarları yeniden ıslandı. her bir izin taşıdığı yük berk için ne kadar ağırsa, aybike için de öyleydi. kim bilir neler yaşamıştı... neler oluyordu da beyaz tenini bunlarca kaplıyordu...

"hiç..." dedi titreyen sesiyle. "acımıyorlar mı?" tebessüm etti, kızıl. gözlerinin dolduğunu hissetti. başını iki yana salladı acımıyor dercesine. "korkma."

"korkmuyorum." işaret parmağını en derin olduğu belli olan izin üstünde gezdirdi. "sadece..."

kaşlarını çattı, berk. "sadece ne?"

kremin kapağını açtı, hafif hareketle izlerin üstüne yavaşça uygulamaya başladı. "endişeleniyorum."

"sonumdan mı?" sağ bileği kavradı, aybike. sola göre daha azdı, sürmeye başladı.

"toprağa uzanmak..." dedi yutkunamadan. "deponun soğuk zeminine uzanmaktan daha zordur." bakışları derinleşti, kızıl anladı. gözünden bir damla yaş süzüldü.

"soğuk toprağa uzandığımda da üşüteceksin diyerek beni kaldırabilecek misin, berk?"

ecza deposu / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin