ben geldim! yıldıza basmayı ve lütfen bolca yorum yapmayı unutmayın, bu çok özel bir bölüm. medyayla birlikte ❤️
iyi ki doğdun zezekuşum zezeamaolu 🧚♀️
ellerinin titrediğini hissediyordu, aybike. boğazı kurumuş, yaşları pınarlarında bir enkaza takılı kalmış... oysa kızılın ölmek istediğini zaten bilmiyor muydu? neden canı eskisinden daha çok yanıyordu?
yutkunamadı, düşünmekten başka hiçbir şeyi beceremiyordu. korkuyordu. berk, yaşamak istiyordu. onu intihar fikrine sürükleyen şey yalnızca çevresi değildi, beynindeki tümördü ve o çok korkuyordu. aybike nasıl korkuyorsa, kızıl iki katı korkuyor ama kendisini ölüme inandırmaya çalışıyordu.
ölüme inandırmaya çalışıyordu...
avcuyla ağzını kapattı, gözleri yarı baygın bir hâl aldı. ne haldeydi böyle... gözlerinin önünde erimiş, yorgunluğuna yorgunluk katmıştı ama aybike hiçbir şey fark edememişti! siktiri boktan bir uyku sorunu değildi, berk ölebilirdi.
berk, yaşamak isterken ölebilirdi.
olumsuz anlamda başını salladı. kulaklıkla dinlediği şarkı son bulup yenisi başladığında, kızıl çoktan karşısındaydı. geceydi, hava soğuktu. bir parkta buluşmuşlardı, aybike korkuyordu. üşürken canı acır mıydı?
kulaklığını çıkardı, şarkıyı kapatamadan berk en saf duygularıyla ona yaklaştı, bunca zamanın özrünü barındıran bir mahcubiyetle kollarını ince bedenine doladı.
cebimde inanmışlıklarım,
sen yarım bırakmıştın kadın.
tutunur bir merhamet sesine,
affın bir enkazdan ağır.
berk'in dolaylı yoldan dilediği bu af, kıvırcık saçlara sahip genç kızın burkulmuş, yarabantlarıyla sabitlenmeye çalıştırılmış kalbinin üstüne çöktü, enkaz altında bıraktı.
kızılın affı bir enkazdan ağırdı.
başını kızın boynuyla omzu arasındaki o girintiye gömdü; güzel, hayat dolu kokusunu içine çekerek yaşamaya çalıştı. onu çok özlemişti, onu çok sevmişti. yaşam, aybike demekti. bu yüzden yaşamı da sevmişti.
bağır çağır sevdim hep sağır.
duyan olmadı,
kalan olmayı tercih etmedim
aşk beni mıhladı
kırdın kanadımı, unuttum uçmayı...
aşk, kızılın ölüme giden uçuşundaki kanadını kırmış, uçmayı unutturmuştu. ölmek istemiyordu. telefonu kapattıktan sonra çok ağlamıştı, ölüm onu korkutuyordu. sonsuza dek gözlerini kapatmak, aybikesinden uzak, çok uzak kalmak...
sonsuz bir belirsizlik okyanusunun içerisinde kaybolmak... o okyanusun tek limanıydı aybike, ama ayrılıyordu. yaşamsa çıkardı yönü limana, ölüm sustururdu.
geri çekilmek istedi, berk. aybike izin vermedi, sıkıca sardı kollarını, engelledi gitmesini. sanki bıraktığı an kopacaktı kızıl yaşamdan, ölüme gidecekti. çok korkuyordu.
"ben sana veda edemem,
kır, dök, parçala... ama gel, hemen.
ben seni kadere teslim edemem,
başına bir şey gelir hesabını veremem."
onu görmek istiyordu. kulağına bıraktığı şarkı sözlerinden sonra onu görmek, titreyen sesine öpücükler bırakmak... daha güçlüydü, sarılışlarını sonlandırdı ama elini tuttu, yüzünü sevdi. akan yaşları sildi, ama başta kıyamadı. kızın gözyaşı bile hayata dair umut suyuydu.
"ölme..." daha fazla konuşmasına izin vermedi, berk. aybike'nin söyleyeceği şeyler hayattan kopuşla ilgiliydi, o da kendince en doğrusunu yapmıştı.
kızın dudaklarına kapanmış, ölümü içine çekmiş ve enkazına gömerek yaşama bir adım atmıştı.
ben sana veda edemem,
göz göre göre canımdan vazgeçemem.
ben seni uğurlamaya gelemem,
son kez gülersin,
geriye dönemem...
geri çekildi, aybike gülümsedi. berk, kızın şarkıyla eş zamanlı gülümsemesinden huzursuz olsa da belli etmedi, belki de şarkıda bahsedilen geriye dönüş ölümdü ve berk, bu gülüşten sonra geriye dönmeyecekti.
başka bir ihtimal olamazdı.
"iyileşebilirsin," dedi kız, titrek bir sesle. berk birbirine bastırdı dudaklarını, başını bilmem dercesine salladı.
"senin için." kız yine gülümsedi, kollarındaki acıyı yok saymaya çalıştı.
"beni..." dedi ve sesi sonlara doğru kısıldı, ağlamaya başladı. "beni sana veda etmek zorunda bırakma, çünkü yapamam. vedaları hiç sevmem."
gülümsedi, kızıl. hayata dönme isteği sürecinin başlangıcı olacak cümleyi kurdu.
"ben sana veda edemem."
şarkı ise aybike dudaklarını araladığında son sözünü söylemişti.
ama sen bana ettin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ecza deposu / ayber
Fanfictionaybike, berk'in intihar izlerini görmekten nefret ediyordu.