12. Bölüm

105 4 0
                                    

Bölüm biraz gecikti kusura bakmayın. Multimedyada GECE ve DORUK var.Bölüm şarkısı DEMI LOVATO-SKYSCRAPER. Hikayemiz hakkındaki düşüncelerinizi yazarsanız seviniriz. Oy ve yorumlarınızı bekliyoruz Keyifli okumalar :)))

Gece'nin Ağzından

Doruk yolda giderken önümüzdeki arabalara makas atmaktan zevk almış olmalı ki her önüne gelene makas atıyordu.
'Doruk kafam sikildi doruk.'dedi Alaz isyankar bir şekilde.
Doruk hiç duymamış gibi arabalara makas atmaya devam etti.
Ben bu olaylara abimden alışkın olduğum için rahattım.
En sonunda deniz kenarında bir restorantın önünde durduk.
Alaz ve Doruk seri bir şekilde arabadan indiler. Ben onlara nazaran daha yavaş ve uyuşuk bir şekilde indim.
'Yardım etmemi istermisin?' diye bir ses duydum. Tabiki de Alaz'dan gelmişti o ses.
'Hayır teşekkür ederim yürürüm.'dedim.
Restorantın içine girdiğimizde buranın dışarıdan görüldüğü gibi sıkıcı ve daraltıcı bir havasının olmadığını fark ettim. Aksine çok şeker bir yerdi.
Doruk cam kenarında bir masaya doğru ilerledi bizde peşinden tabi.
Masaya oturduğumuzda Doruk garsona işaret verdi ve garson menüleri getirdi.
Ben balık siparişi verdim balık diyince akan sular durur benim için. Alaz ve Doruk spagetti sipariş etti.
Siparişlerimizi beklerken Alaz ve Doruk bir masaya gözlerini kenetlemiş bakıyorlardı ve ikisininde gözlerinde tedirginlik vardı.
'Arkada ne var ya.' diyerek arkamı dönüyordum ki Doruk beni kendine döndürdü.
'Sakın arkana bakma.'dedi kalın sesiyle.
'Neler oluyor?'
'Sana ne dediysem onu yap soru sorma.'dedi gözlerimin içine bakarken.
Alaz mırıldanarak
'Siktir.'dedi ve kafasını Doruğa çevirdi.
O sırada yanımıza bir adam geldi .
'Oo kimleri görüyorum. Derin ve Alas beyler nasılsınız.'dedi adam pis pis sırıtarak.
Derin ve Alas mı ? Karıştırdı heralde.
'Biz iyiyizde sizi pek iyi görmedim ve duymadım. 'Dedi Doruk.
Ben şaşırmış bir şekilde Doruğa bakarken adam yanıma oturdu.
'Yanlış görmüşsün ve yanlış havadisler almışsın.'dedi rahat bir şekilde.
Doruktan cevap alamayacağımı bildiğim için Alaz'la göz göze gelmeye çalıştım.
Alaz bir iki saniye sonra bana bakınca "Neler oluyor" der gibi göz kırptım .
Alaz birşey yok dercesine kafasını salladı.
Bende "Sence ben bu yalanlara inanırmıyım."adlı bakışımı atarak bakışlarla iletişimimizi sonlandırdım.
Doruk masaya dirseklerini koyarak adama biraz yaklaşarak konuşmaya başladı
'En son seni ben halletmiştim yalan söylemeye gerek yok kariyerinde o gün suratının dağıldığı gibi dağıldı gitti.'dedi rahat bir şekilde.
Adam Doruğun sözleriyle birlikte sinirlendi. Ve arkasına tıslayarak yaslandı
'Benim kariyerim falan dağılmadı sen çok yanlış adlandırmışsın o olayı.'dedi ve bana bakmaya başladı.
'Derin bey sen fahişelerini yemeğe getirirmiydin.'dedi ve gülmeye başladı.
İsmini bilmediğim adamın kahkahalarıyla sağolsun herkes bize bakmaya başladı.
Adam gülmeyi kesince tek kaşımı kaldırıp adama bakmaya başladım şu an vücuduma aşırı sinir yüklemesi gerçekleşti.
Bu şerefsiz kim oluyorda bana bunları söylüyor acaba. Ben tam adamın üzerine atlamayı düşünürken Doruğun sözleriyle donup kaldım.
'Sana hesapmı vericem istediğim yere götürürüm.'
Adam karşımda pis pis sırıtmaya başladı.
'Vay be Derin KARADUMAN artık sürtükleriyle geziyor.'dedi ve yine gülmeye başladı.
Artık bu manzaraya dayanamayacağım için sert bir şekilde masadan kalktım.
'Sen kendi adamlığını sorgula önce sonra insanları yargıla tamam mı? Ha ayrıca sen kendinle karıştırma insanları. Sürtük ve fahişe derecesinde olan sen ve senin gibi olanlar bilmem anlatabildim mi?.'dedim ve masadan kalkıp çıkışa doğru yürümeye başladım.
Restorandan çıkarken adam arkamdan bağırmaya başladı
'Sen kim oluyorsun lan. Kim veriyor bana bu lafları söyleme hakkını sana.'
'Neden söyleyemiyormuşum? Sen kimsin? Kendini adam yerine falan mı koyuyorsun sen?' Dedim ve restorandan çıktım.
Şu an sinirden geberebilirim. Gelmiş bana sürtük diyor. Sen kimsin be bok beyinli.
Onu geçtim Doruk'tanda sürtük lafını yedik iyi mi.
En iyisi deniz kenarında sakinleşmek.
Sahil boyunca yürümeye başladım. Hızlı yürüyemediğim için sahilin sakin yerlerine gelmem uzun sürdü.
Bir banka oturup denizi izlemeye başladım.
Deniz havasın insanlar üzerindeki etkisi hiç değişmez. Üzgünken gelirsin oturursun karşısına sadece izlersin ama rahatlarsın sanki içinde kimsenin bilmediği dertleri anlatmışsın gibi olursun hafiflersin sadece izlersin oysa ki. Bütün dertlerini alır götürür sen fark etmeden. Deniz kenarına mutluyken gelirsin paylaşır mutluğunu seninle havasıyla dalgasıyla içinin huzur dolmasını sağlar. Sinirliyken gelirsin oturursun karşısına unutursun neye sinirlendiğini. Deniz bizim bilmediğimiz bir dilde konuşur bizimle işin garip tarafı biz bileyiz o dili ama anlarız denizin bize ne anlatmak istediğini.
Ben böyle düşüncelere dalmış gitmiş bir şekilde otururken yan taraftan bir ses geldi kafamı çevirip baktığımda 15 yaşlarında bir kızın yan bankta ağladığını gördüm. Yanına gidip gitmemek arasında kalmışken kızla göz göze geldim. Ayağa kalkıp yanına gitmeye başladım . Kumral mavi gözlü bir kızdı ve masum bir güzelliği vardı. Kızın yanına oturdum ilk önce kızdan bir tepki bekledim. Kızdan bir tepki gelmeyince konuşmaya başladım.
'Neden ağlıyorsun?' Diye sordum içtenlikle.
Kız ilk önce göz yaşlarını sildi.
'Kim ben mi ağlıyormuşum. Sen yanlış görmüşsün.'dedi bana bakarak.
'Hadi ama az önce ağladığını gördüm yalan söyleme bence.'dedim ve gülümsedim.
'Tamam kabul ağlıyordum.'dedi gözleri dolu bir şekilde. Kafasını çevirip denizi izlemeye başladı.
'Peki seni bu kadar üzen şey ne?'dedim bende denizi seyrederek.
'İnsanlar çok bencil.' Dedi iç çekerek ve devam etti.
'İnsanlar sanki dünyada kendileri varmış gibi. Kimse birbirini umursamıyor. Kimse karşısındakinin kalbi kırılır mı veya üzülürmü diye düşünmüyor. İnsanlar bu dünyaya yaşamak için gelir ama ben yaşamaya değilde yaşarken ölmeye gelmişim gibi. Sen yaşarken ölmek nedir biliyor musun?' Dedi. Karşımda sanki 70 yaşında bir insan varmış gibi hissettim.
'Seni böyle düşüncelere sokan nedir peki?'
'Sadece beni mi sende böyle düşünmüyor musun? İnsanlar bencil. Sen şimdi diyorsundur bu kızın yaşından büyük düşünceleri var diye.'dedi ve hafif gülümsedi.
'Aklımı okudun.'dedim bende gülümseyerek.
'İnsanın düşünceleri yaşa göre değil yaşadıklarına göre şekillenir.'dedi.
'Bunları düşünücek kadar ne yaşadığını anlat belki yardımım dokunur sana.'
'Hiç sanmıyorum ama rahatlamak için anlatıcam. 16 yaşındayım. Ben 10 yaşındayken babam bizi bir sürtük için terk etti. Annem yıkıldı tabi . Babam gittiği zaman ilk 1 hafta neredeyse hiç yemek yemedi uyumadı. O 1 hafta içerisinde resmen çöktü ben annemi ilk defa öyle gördüm. Benimle ilgilenmek zorunda olduğu için bana bişey belli etmemeye çalışıyordu ama beni yatağıma yatırıp uyuduğumu zannettiğinde hıçkırıkları tüm evi dolduruyordu. Annem beni uyudu zannederken bende annemle birlikte ağlıyordum ama o bunu hiç bilmiyor. Her gece annem beni yatırmaya götürürken biz bahane bulup uyku saatimi uzatıyordum. Annem daha fazla ağlamasın diye. Ne kadar geç yatarsam o kadar az ağlardı sonuçta. Bütün mahalle arkamızdan konuştu mahallenin çocukları benimle artık oynamaz oldu. Annem bir sene içinde zayıfladı ve hastalıklarla mücadele etmeye başladı. Kanser dedikleri bi illete yakalandı. Annem sadece 1 hafta gözyaşı döktü ondan sonra hiç ağladığını görmedim hep güçlü bir kadın oldu. Herneyse annemin kanser olduğunu öğrendikten sonra hayatım başıma yıkıldı. Annem hayattaki tek dayanağım sırdaşım arkadaşım annemide kaybedemezdim. Doktorlar tedavinin yurt dışında olabiliceğini söylüyorlar ve hazır ol çünkü çok klasik bir şey söylüyorum. Tedavi masraflarını asla karşılayamayız. Anneme eğer bir şey olursa ben yaşayamam. Annemi de kaybedersem...'dedi ve birden ağlamaya başladı. Hemen sarıldım
'Şşt ağlama annene bir şey olmayacak. Hem sen demedin mi annem çok güçlü diye. Sen hiç güçlü insanların yenildiğini gördün mü?'dedim
'I-ıh hayır.'dedi burnunu çekerek.
'Senin annen çok güçlü bir insan. Sakın üzülme ayrıca annen tedavi olucak sen merak etme.'dedim ve gülümsedim. Bu kız o kadar masum ve iyi yürekliydi ki herhangibir insan şu konuşmasından bile anlayabilir.
'O nasıl olucak ki. O kadar paramız yok.'dedi masum bir şekilde.
'Sana benden tavsiye her karşındaki insanı bencil görme.'dedim ve göz kırptım.
İlk önce anlamadığını belli eden birkaç ses çıkardı sonra gözlerini fal taşı gibi açarak
'Hayır. Olmaz. Saçmalama.'dedi.
'Neden saçmalıyormuşum sen benim arkadaşım değil misin? Yardım edemezmiyim sana.'
'Ne zaman arkadaş olduk biz seninle?' Dedi gülümseyerek.
'Şimdi.'dedim ve elimi uzattım.
'Ben Gece.'dedim gülümseyerek.
Elime baktı ve elini yavaşça uzattı.
'Doğa'dedi elimi sıkarken.
'Evet Doğa'cım şimdi bana telefon numaranı veriyorsun.'
'Bak seninle arkadaş olma konusunda bi sıkıntı yok ama ben o parayı kabul edemem.'dedi. Ayakkabılarına bakmaya başladı ve sıkıntılı bir nefes verdi.
'Sen şimdi bunları düşünme numaranı ver hadi. '
Doğa telefon numarasını verdi ve artık kalkması gerektiğini söyleyip kalktı.
Hava kararmış ve etrafta kimse kalmamıştı. Bende ayağa kalkarak caddeye yürümeye başladım. Hava iyice soğumuş ama konuşurken fark etmemişim. Yürürken hafif yağmur yağmaya başladı. Keşke şimdi kulaklığım yanımda olsaydı tam müzik dinlemelik hava var. Caddede bir taksi durdurdum ve bindim. Evin adresini verdim. Kafamı cama yasladım ve yağmuru izlemeye başladım.
Eve geldiğimde korumalardan birisine taksi ücretini ödemesini söyleyip bahçe kapısından içeriye girdim.
Dark'ın yanına gittim. Beni görünce hareketlenmeye başladı. Dışarıya çıkarıp sevmeye başladım.
' Ah be oğlum. Mutluluk bazı insanların dibinden ayrılmaz. Her an onun yanında olur. Ama bazılarımızın yanından bile geçmez. Yüzüne bile bakmaz . Tabi senin için mutluluk yemek uyumak ve sevilmek. '
Dark'ı biraz daha sevdikten sonra yerine koyup içeriye geçtim. Odama gitmek için yukarıya çıkıcakken salondan gelen sesler ilgimi çekti ve salona gitmeye karar verdim.
Salona girdiğimde bütün gözler bana çevrildi.
'Kızım hoşgeldin.'dedi annem.
'Hoşbuldum anne.'dedim.
'Hoşgeldiniz'dedim. Selçuk amcam ve Simay teyzem aynı anda
'Hoşbulduk.'dediler.
Yağız sırıtarak
'Nerelerdeydin bakalım sen.'dedi.
'Yanında oturan abine sorabilirsin.'dedim bende imayla.
'Herneyse ben kendimi iyi hissetmiyorum. Biraz uzansam iyi olur.'
'Tamam kızım sen git yat.'dedi babam.
Yukarıya yine paytak adımlarla çıkmaya başladım.
Odama girince direk üzerime kısakollu bir tişört altımada şort geçirip yatağın üzerine kendimi attım.
Gözlerim tam kapanıcakken odamın kapısı açıldı. Kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdığımda ufak çaplı bir şok yaşadım. Gıcık dana benim odama hiç gelmezdi.
Yatakta oturur pozisyona geçtim ve üzerimi düzelttim.
'Neden burdasın'dedim soğuk bir ses tonuyla.
'Bana sinirli olduğunu biliyorum. Ama herşey seni korumak içindi.'dedi yatağın kenarına otururken.
'Hah beni korumak için mi? Sürtük muamelesi gördüm ben orda. Hayatımda bu kadar aşağılandığımı hatırlamıyorum.'
Dedim sinirimi bariz bir şekilde belli ederek.
'Bak Gece eğer sana orda sürtük demeseydim zarar görücektin.'dedi tıslayarak.
'Neden beni korudun korumasaydın sonuçta kimse umrunda değil senin neden ben umrunda oldum.'dedim özgüven patlamasıyla.
'Sana benim yüzümden bir zarar gelseydi.. '

Kurtuluş OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin