Onunla geçirdiğim bu dört günde, yeniden yaşadığımı hisettim. Seneler sonra ilk kez mutluluğu tattım.
Butun zamanımı onunla geçirmiştim; kokladım, dokundum, nefes almaktan yeniden haz almaya başladım... Unuttuğum her duyguyu geri çağırıyordum... Hayatı yeniden sevmeye başladım. İçimde taht kuran karamsarlık ile vedalaşıyordum. Artık hayatımın bir anlamı vardı ve o Ahu'ydu. Kısa bir sürede, bütün vücudum olmuştu. Dün tatilin son günüydü. Gitmesi gerekiyordu. Gözlerimi sıktım. Bu 2 kişilik tatlı rüyamdan uyanmak istemiyordum... Herkesten uzak, insanlardan uzak... Saatin alarm sesi düşlerimi dağıttı. İstemsizce gözümü açtım. Uyandığını farketmemiştim. Ellerini çenesinin altına koymuş, hala gozleriyle beni izliyordu. Yoksa hala rüyadamıyım? Bu melek benim mi şimdi? Sanırım gurur ve şaşkınlığa karışmış yüz ifadem aklımdan geçenleri ele veriyordu ki bir anda başını geriye atarak kahkaha attı. Yaklaşti anlımdan öptü.
"Bu kadar kafanı yorma istersen o güzelim beynine yazık..."
Odamdaki her yer, kahkaha sesiyle dolmuştu. Gülümseyerek gözümü kapadım. Sesi kesilince durumdan haber almak için, açmak istedim izin vermedi dudağini dudaklarıma bastırdı böylece gözünü yeniden bağlamak zorunda kaldım. Binbir tür belayla odadan salona ve ordan mutfağa ve sonra nihayet parkinge yetişebildik.
Arabada her zamanki gibi suskun kalmadık vakitden istifade, sürekli sorularımla onu daha da iyi tanımaya çalıştım. Hayatınınn en ince detaylarına kadar öğrenemek istiyordum artık ve o da sorularımı bıkmadan ve yorulmadan cevaplayabiliyordu. O anda duymak istediğim sadece onun huzur verici sesiydi fakat bu isteğimi bir telefon sesi kesti.
Bir an önce ortama geri dönmek istiyordum, hemen cevapladım...
"Efendim?"
"Şeyda? Sen misin?"
"Alo Şeyda duyuyor musun sesimi? Ao?"
Kırmızı tuşa basarak telefonu kapattım!
Arkamdan gelen korna sesleriyle kendime geldim. Caddenin ortasında durmuştum! Bir iki araba yön değiştirip küfürleyerek yanımdan geçti. Toparlayıp milletin yolundan çekildim. Ellerim titriyordu..
"İyi misin sen?"
İyiyim diyerek hızla gaza bastım.
"Noldu? Piskopatlar gibi sürüyorsun yavaşla."
"Hey.. Heeey Durdur arabayı diyorum ben kulanacağım. Yalvarırım Şeyda durdur şu lanet arabayı bas bas bağırıyordu.
"Ha!!"
Kafam ona döndü. Gözlerindeki korku hiç bir şeye benzemiyordu ve daha önceden tatmadığım bir duyguyu uyandırmıştı bende. Belki de beni, hayatıma giren herkesten daha fazla önemsemesinin sinyaliydi bu bakışlar! Omuzlarımda ağıt bir yük bırakan o gözler ve şu anda bu sorumluluğun üstesinden gelebileceğimden pek emin değildim. Korkuyordum! Bir an o telefonu unuttum. Kenara çektim. Direksiyona geçmesine izin verdim.. Sadece önüme bakiyordum.. Biliyordum bu mutluluğun gerçek olmadığını biliyordum. Bu kadar rahat mutlu olmam için fazla şanssızdım. Neden aradı? Hatta bir mail bile atmadan, 4 senden sonra neden aradi? Tanrım benim günahim ne!? Bunca sene çektiğim işkence yetmedi mi. Öyle habersizce çekip gittiğinde bir buçuk ay bu lanet şehirde deliler gibi usanmadan onu aradım durdum. Ölüp ölüp dirildim. Şimdi tam herşeyi unutmuşken neden böyle oluyor. Tanrım neden bunu bana yapiyorsun? Neden şimdi?! Hem de tam mutluluğu bulduğum derken! Başimi yine Ahu'ya çevirdim. Son derece gergin ve endişeli görünüyordu. Başımı elerimin arasına alıp derin bir nefes aldım.. DERİN..DERİN..DERİN...
Ah lanet olsun tanrım yardım et. Yalvarırım bu bir şaka olsun yanılmış olayim. Lütfen sadece bir ses benzerliği olsun. Ama oydu! Biliyorum.. Senelerdir rüyalarimi süsleyen o sesi biliyorum.. Başkasi olamaz emindim! Oydu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşüş
RomanceHikaye bir universite öğrencisi (Ahu) ve hocasi (şeyda), arasinda oluşan bir lezbiyen ilişkisini anlatiyor..fakat bu aşki gölgeleyen şeydanin geçmişi oluyor ve işte AŞK...