(1.4) KARANLIKTAKİ KAHRAMAN

916 93 139
                                    

Bu bölüm Kıvılcım kitabının 4. bölümü ile bağlantılıdır.

[[[✒️__]]]

Batı'nın ağzından;

Arabada oturmuş, iğrenç adamın sürekli bacaklarıma dokunuşunu engellemeye çalışırken suratımı buruşturuyordum. Ben elini ittikçe o sırıtarak yeniden dokunuyor, bunu kendisi için bir oyuna çeviriyordu.

"Dokunma bana!"

"Güzel oğlan, istesende istemesen de benimsin artık. Baban, sırf işine çomak sokan İtalyanı engelleyebilmek için benim yatırımcı olmamı istedi. Çıkarım doğrultusunda hareket ettiğim için elde edeceğim şey beni tatmin edecek bir şey değilse arkadaşım da olsa parmağımı oynatmam. Ama baban beni iyi tanıdığı için bu cezbedici güzelliği de bana sunmuş oldu."

Sanki yeterince ağlamamışım gibi sinirden gözlerim yeniden doldu. Bu adam bedenime dokunup kendini tatmin edecek şeyler yaparsa kesinlikle kendimi öldürürdüm.

Ağaçlık yola girdiğinde ilerleyen araba arkadan hızla gelen jeeplerle çevrildiğinde ne olduğunu anlamaya çalıştım. Acaba Yaman'ımın haberi olmuştu da yardım mı göndermişti?

"Bas gaza!" Şoföre panikle bağıran pislik adama baktım. Belli ki canı herşeyden daha tatlıydı.

Şoför ne kadar gaza basarsa bassın araçlardan biri önümüzü keserken diğerleri iki yanımızda ve arkamızda ilerliyor bizi sıkıştırarak yavaşlatıyordu. Araba küçük darbelerle sarsılırken ben korkuyla oturduğum yere tutunmaya çalışıyordum.

İki yandan gelen silah sesiyle tekerlekler patladı ve araç yalpalayarak yoldan çıktı.

Sonunda durduğumuzda belirsizliğin getirdiği korku yüzünden durumuma sevinemiyordum. Eğer bu pisliğin düşmanlarıysa beni de harcarlardı. Böylelerinde merhamet olduğunu sanmıyorum.

Şahin Turan'ın bulunduğu taraftaki kapı sertçe açıldığında bir çift el onu tutup sertçe dışarı çekti. Şoför onu korumak için dışarı çıktığı anda başından vuruldu.

En kötüsü beynini patlatan silahın etkileri benim olduğum tarafta ki cama sıçrayan kan ve beyin parçasını görmek olmuştu. Korkunun, gerginliğin ve bu görüntünün verdiği etki ile eğilip arabanın zeminine kustum. Kendimi hasta gibi hissediyordum.

Elimin tersiyle ağzımı silip derin nefes alıp vererek sakinleşmeye çalıştığım sırada benim bulunduğum tarafta ki kapı açıldı ve adamın biri bileğimi sertçe tutarak bedenimi dışarı çıkardı. Alçılı bacağımla ayakta durmak zor olduğu için ağırlığımı tek ayağıma vererek beni tutan adama tutunmak zorunda kaldım.

Arabaların farlarından çıkan ışığın tam önünde, arkası bana dönük iri yapılı bir adam duruyordu. Bir eli cebinde rahat bir duruş sergilese de, tıpkı filmlerdeki mafya babalarında olduğu gibi diğer elinde 44 kalibrelik, gümüş renkli bir magnum tabanca tutuyordu.

Şahin Turan tam bu adamın önünde diz çöktürülmüştü. Yüzündeki şaşkın ve korku dolu ifadeyi izlerken karşısında duran adamı tanıdığını fark ettim.

"Yapma!" Avazı çıktığı kadar bağırırken istemsizce yüzümü buruşturdum.

"Daha önceden annemin ölüm sebebi oldun. Şimdi kazanacağım sevdiğim adam için ölme vaktin geldi. Bu senin kefaretin baba."

Baba mı? Yoksa bu adam magazin dergilerinde gördüğüm, ünlü ve başarılı iş adamı Volkan Turan mıydı?

Dudaklarım hayretle aralanırken aksiyon filmlerini aratmayan önümdeki bu sahneyi sessizce izliyordum. Az sonra ne olacağını biliyordum. Ve şimdiden kendimi o görüntüye hazırlamıştım.

Tek bir el tabanca sesinden hemen sonra Şahin Turan'ın bozulmamış şaşkın ifadesi yüzünde yerini koruyordu. Gözleri sabit ve boş bakarken alnının tam ortasındaki delikten kan süzülüyordu. Geç gelen bir hareketle yere devrildi ve bir daha kalkamadı.

Şahin Turan'ın günahlarının bedeli oğlu tarafından öldürülmekti.

Bir insanın bilmeden bunca yıl kendi katilini büyütmesi tuhaf bir ironiydi bana göre.

"Kaldırın şu pisliği ve onun için güzel bir ölüm hikayesi ayarlayın."

Adamlarının büyük bir saygıyla baş sallamasını izlerken başka bir adamın ona, beni işaret ettiğini görünce içimdeki korku daha da büyüdü. Acaba şahit oldum diye beni de öldürecek miydi?

Bakışları bana döndüğünde gözlerimi kırpmadan soluğumu içime çektim. Eliyle beni tutan adamına işaret verince oraya doğru yarı sürüklenir yarı taşınır vaziyette getirildim.

Kara gözleri içinde sanki ateşler yanıyordu. Belki de arabaların farlarından çıkan ışıkların bir oyunuydu. Bilmiyorum ama gerçekten korkutucu görünüyordu.

"Sen Hakkı Köroğlu'nun oğlusun değil mi?"

Demek beni tanıyordu. "E-Evet."

"Babamın kendini tatmin etmek için yapacağı eziyetlerden seni kurtardım. Bana bir borcun var. Burada gördüklerini unut. Birine bile anlatırsan seni öldürürüm."

Hızlıca başımı iki yana salladım. "Anlatmam. Te-Teşekkür ederim. O-O bana dokunsaydı zaten yaşamak istemezdim. Babam... beni çıkarı için kullandı. Ondan-Ondan nefret ediyorum."

Gözlerin de kısa süreliğine geçen küçük bir şefkat kırıntısı dikkatimden kaçmış olmasa da sanki benim hayal ürünüm gibi o duygu bir anda kayboldu.

"Minnet duyduğun insanları asla sırtından vurma. Bu sana hayat dersi olsun. Şimdi adamlarım seni eve-"

"Hayır!"

Lafı bölünecek bir adam değildi ama ev kelimesini duyunca istemeden tepki göstermiştim.

Kaşının biri yukarı doğru kalkarken benim konuşmaya devam etmemi bekledi.

"Beni eve bırakmayın. Babam artık benim için büyük tehlike."

Elini sakallarında dolaştırırken düşünceli bir şekilde bana baktı. "Haksız sayılmazsın. Babanın yaptığı bu şerefsizliği tekrar yapmayacağı belirsiz. Gidebileceğin başka yer var mı?"

"Evet. Sevdiğim adamın yanı."

Volkan Turan'ın yüzünde ilk defa bir gülümseme görünce şaşırdım. Adamın karakteristik yapısı sanki bunu yapmasına uygun değilmiş gibiydi.

"O zaman adamlarıma adresi söylersin seni götürür. Bugün senin için zor bir gündü. Gider gitmez sevdiğine sarıl ve uyu."

Başımı sallayarak onaylarken gülümsedim. Aklıma Yaman gelince nedense korkum biraz dinmişti.

Beni tutan adamına güvenli bir şekilde istediğim yere götürme emri verir vermez arkasına bakmadan gitti.

Beni kurtaran kahraman kesinlikle iyiliğin içinde doğmuş temiz biri değildi. Zaten zalim bir dünya da kötüleri bertaraf edebilecek kişilerde yine onlar gibi gölgelerde yürüyenler olabilirdi.

[[[✒️...]]]

Kıvılcım kitabını okuyan arkadaşlar Volkan'ın bunu yapma sebebini net bir şekilde biliyor. Bu hamle açıkçası Batı'ya yaradı.

Bu Sevda Pek YAMAN [GAY]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin