Oldukça uzun bir bölüm sizi bekliyor.... 4400 kelimelik.
Hızlıca toparlayıp buralardan yok olmak için de hızlandırmış olabilirim tabi...!!!
Herkes ikinci bölümden #AlNaz olsun istiyor ama olayların işleyişi ve olgusuna aykırı..
Normalde bu bölüm sonrası zaman atlaması yapıp flörtleşmeye arada ise Nazlı ve Ali açısından nasıl bu duruma geldiklerini anlatan bölümlere yer verecektim ama bizler o kadar alışmışız ki ikinci bölüm aşk üçüncü bölüm yatak okumaya dizi deki saflığı dahi istemiyor olmuşuz...!
Neyse çok konuştum yaaa.. Hepinizi seviyorum iyi okumalar.
⏳ ⏳ ⏳ ⏳ ⏳
Son sütürlar atılmış ve yoğun bakım ünitesine götürülmüştü. Peki bu esnada tam beş saat boyunca dışarıda neler yaşanmıştı?
Beliz'den;
Acil serviste herşeyin yolunda olup olmadığını kontrol ediyordum Doruk birden yanıma gelip ;
Doruk. Beliz hanım Ali beyin kan grubunu öğrenmemiz gerekiyor? Acil!
Beliz. Neden? Bulunmuş mu? Ama Sinan aramadı. Aramadılar ki beni! Bişey mi olmuş, ne olmuş? Doruk konuşsana!
Doruk. Beliz hanım bilmiyoruz sadece hızlıca kan ayarlamamız istendi. Lütfen söyler misin? Vakit kaybediyorum.
Beliz. Sıfır, sıfır pozitif. DORUK GELİYORLAR Mİ? DORUKKK...
Doruk duyduğu ile hemen kan bankasına koşmaya başladığında bağırdığını dumamıştı bile.
Hemen telefonumu arayıp Sinan'ı aradım ve yolda olduklarını, hızla geldiklerini Ali'nin baygın olduğu dışında bir bilgisinin olmadığını söyleyip telefonu kapatmıştı.
Şimdi de ameliyahanenin kapısında bir sağa bir sola dolaşıyor, bazen oturup bazen kalkıyorduk içimde fırtınalar kopuyordu, güçlü olmalıydım çocukluğumdan beri tanıdığım Ferda ve Selvi ablayı ilk kez bu denli dağılmış görüyordum yanımda bana destek olan Kıvılcım şu an Ferda'nın geçirdiği krizin geçmesi ve sakinleşmesi için çaba sarf ediyordu Selvi abla, Güline sarılmış boş gözlerle kapıdan çıkacak birini bekliyordu.. Hiç birimiz iyi değildik ama onlar hiç iyi değildi...
Belirli aralıklarla Açelya, Güneş ve Ayşegül çıkıp kısa kısa bilgilendirmeler yaparak tekrar ameliyata dönüyorlardı.
En son saatime baktığımda içeri girdikleri tahmini bir saat olmuştu ve onun üzerinden dört saati aşkın bir zaman geçmişti yani tahminen altıncı saate yaklaşmıştık. Selvi ablam ve Ferda daha fazla bu strese dayanamayıp bir ara acile götürülmüş ama kendilerine gelmeden tekrar buraya gelmişlerdi.
Sinan... Canım dostum belli etmese de ne çok seviyormuş Ali'yi... Buraya geldiğinden beri iki, üç defa telefon görüşmesi dışında kapının önünden ayrılmamış köşede elleri başında bekliyordu. Aklı sıra ağladığını gizleyecek.
Az önce Savcı arkadaşının aradığını, önemli olduğunu söyleyip çıkarken içeriden gelecek haberi hemen ona iletmemizi istemişti.
Saat sabah 04.24 Allah'ım daha fazla dirayetli olamayacağım. Neden kimse çıkmıyor. Uzun süredir kimse çıkıp bilgide vermemişti. Sahi en son Ayşegül çıkıp ufak tefek komplikasyonlar olduğunu ama kontrol altına alındığını söylediğinde saat 02.18 olmalıydı...
Ayakta duracak gücüm kalmamıştı yine arada kendimi kaybetsem de onun iyi olduğunu öğrenene kadar salmayacaktım kendime söz vermiştim o iyi olacak sonra gidip sarılarak ağlayacaktım..
