2.Bana Oğlumu Getir

579 72 4
                                    

Aynı zamanlarda Berhayat Hastanesi ;

Adil hoca odasında oturmuş sabahki konuşmayı ve oğlunun biri tarafından zorla, baskı ile evlendirilmek istenmesi, krizi ve yine hüsranla biten bir iş görüşmesi onu çok üzmüştü keşke yanıma gelmeyi kabul etse, keşke buradan gönderilen teklifi kabul etse zaten kurul dünden razı onunla çalışmaya Beliz herkesten önce kabul etmişti - ki zaten bu teklifi sunmakta onun fikriydi. Ferda, Beliz ve Ali ne çok şey yaşamışlardı, çocukluğundan beri çok iyi dost oldukları ve birbirlerine nasıl değer verdikleri geldi gözünün önüne birden..

O sırada Selvi ise Adil'in sabah anlattıklarından sonra oğlunun nasıl olduğunu merak edip aramış ama oğlunun anlattıkları karşısında ve  anlatırkenki o hevesi... Sanırım bu kez kaybetme korkusunu en içten yaşıyor, yakıyordu onu...
Elinden telefonu düşürmüş şoka girmiş gibi tepkisiz sadece duvarda bir yere odaklanmış kendi kendine oğlumu kaybediyorum diye sayıklarken gözyaşlarını umursamıyordu dahi dekste oturan Gülin ne olduğunu anlamaya çalışıyor fakat bir türlü cevap alamıyordu tüm çabasına rağmen.. Çareyi asistan odasına gidip arkadaşlarına haber vermekte buldu çünkü Adil hocanın kalbi bu aralar iyi olmadığı için biraz bekleyebilirdi...
Kapının birden açılması ile odada sohbet eden Nazlı, Demir, Doruk, Güneş ve Açelya yerlerinden sıçramış Gülin'e bakıyorlar Gülin ise sadece Selvi abla diyebilmişti o kadar hızlı hareket etmişti ki nefes almakta zorlanıyordu herkesin aynı anda birbirine bakıp koşarak dekse gitmeleri çokta uzun sürmemişti.

Nazlı Selvi ablanın ağladığını gördüğünde anlamsızca etrafına bakmış sonra diğerlerine bakıp bir anne gibi gördüğü ablasının yanına gidip birşeyler öğrenmek umuduyla sarsmıştı. Selvi o an yere çökmüş sessiz gözyaşlarını hıçkırıklara dönüştürdügünde herkes çok korkmuş ve bir an önce Selvi ablalarını sakinleştirip neler olduğunu öğrenmek istiyorlardı. Yere düşen Selvi'nin haline zaten ağlamaya hazır olan Nazlı dayanamayıp kollarıyla sarmış Selvi'nin sarsılan bedeni ile sarılmaya başlarken oda gözyaşlarını serbest bırakıp sorular sorarak rahatlatmaya çalışmıştı..

Nazlı. Abla, ablacım neyin var? Seni bu denli kahreden ne! Lütfen sakinleşmeye çalış abla lütfen kendine gel.

Diyerek yalvaran bir tonda süre gelen cümlerlerini devam ettirmiştir.

Bir süre sonra hıçkırıkları iç çekişlere dönen Selvi kendini tamamen Nazlı'nın kollarına bırakmış sabah Adil ile Ali'nin konuştukları, öğrendiği şeyler ve oğlunun biriyle evlendirilmek istenmesi fikrini hazmedemeden gitmesi ihtimalinin olduğu yetmezmiş gibi bir kaç saat önce başvurduğu bir hastaneden hemde Atlantikte kilometrelerce uzakta bir hastahaneden davet alması onu mahvetmişti. Ne yani bu kadar başarılı olmasına rağmen yurt dışına mı gidecekti? Hem de tüm korkuların rağmen? Asla izin vermemeliydi bir evladına hasretti diğerine hemde göz bebeğine de hasret kalamazdı. Göz yaşları ve iç çekişlerini arasında

Selvi. N-Nazlı oğlum o-oğlum kayacak ellerimden kaybedicem oğlumu.

Diyip yeni bir ağlama krizine girmişti. Bu hayatta kızından Ferdasından sonra en değerlisiydi Ali. Ferdadan sonra onu da kilometrelerce uzağa gönderemez buna yaşlı kalbi dayanmazdı zaten aynı ülke içinde bile aylarca göremediği, sesini duymadan geçirdiği gecesi oluyordu hem o Aliydi biricik oğlu... Kalbi en saf bebekten daha saftı hem yapamazdı ki o başka bir ülkede, başka bir şehirde başka bir iklimde ne yani oğlu artık olmayacak mıydı?

Hayır hayır diye sıçradı birden Selvi herkes ona bakıyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Ne yani şimdi Adil Hoca ve Selvi ablanın bir oğulları mı vardı?

Ya da Selvi ablalarının Adil Hocalarının dışında başka birinden bir oğlu?

Ne oluyordu?

Nasıl bilmezlerdi bir oğlu olduğunu?

Sen tek umudumsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin