8. Bölüm.

704 34 8
                                    

Barış olarak yazmaya devam edeceğim. Biraz edepsizlik yapalım bence artık kaç bölüm oldu hâlâ kanlı bıçaklılar. İyi okumalar.
***

Bir hafta boyunca arsız gibi durmadan mektup yollayıp durmuştu. Tanrı aşkına sen çocuk musun itin dölü! Bildiğin tacizdi bu.

Akşam eve döndüğümde kendimi yorgun bir şekilde koltuğa atıp üzerimdeki askeri ceketi çıkartıp yanıma attım.

Tam ben koltuğum ile aşk yaşarken zil çaldı.

"Sik gibi bir saatte kim zili çalıyor?"

Kaşlarım çatılmış bir şekilde oturduğum yerden kalkıp kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda Doruk ile göz göze gelince yüzüne kapıyı kapatmıştım.

Yeniden zil çaldığında bezgin bir şekilde konuştum.

"Evde kimse yok, siktirip gidiniz lütfen. Randevusuz almıyoruz beyefendi."

"Barış açsana kapıyı mal mısın?"

"182'den randevu alınız "

Kapıya sert bir tekme attığında yerimden sıçramıştım. Sanırım fazla sinirliydi bu gün. Kapıyı yavaşça açtığımda gözlerinde ateş püskürüyordu. Beni omuzumdan itip içeri girdi. Postallarını ayaklarından çıkartıp ceketi de aynı hızla çıkartıp yere fırlatmıştı.

"Neyin var senin böyle?"

Omuzumu kapıya yaslayıp onu izledim.

"Umrumda mı?"

Dudağımı büzüp omuzlarımı silktim. Yüzüme doğru eğildi ilk dudaklarıma sonra gözlerimin içine baktı.

"Bu gece misafirinim, bana kıyafet ver."

Burnumdan nefesimi bırakarak güldüm. Yaslandığım yerden doğrulup dikleşerek yüzüne eğildim tehtitkâr bir şekilde?

"Sen bana emir mi verdin?"

Bir kaç adım geriye gitmiş evi gezmeye başlamıştı. Umrumda değildi salona geçtim.

"Git ne istiyorsan bul giy nerede uyumak istiyorsan uyu. Bana yakın olma kâfi"

Gözlerini devirip içeriyi gezmeye devam etti. Çok geçmeden benim pınarlarımla gelmişti. Bu defa ben oturduğum yerden kalkıp üzerindeki askeri üniformaları çıkarmış pijamalarımı giymiştim.

Döndüğümde askeri ceketleri kaldırıp vestiyere astığını görmüştüm.

Salona geçip karısına oturdum.

"Anlat hadi niye geldin"

"Fare."

"Fare? Eee ne olmuş."

"Evde fare vardı amına koyayım."

Yeniden sinirlendiğini görünce gülmüştüm.

"Ne gülüyorsun lan haysiyetsiz?"

"Bana koskocaman yüzbaşının Fare'den korktuğunu söyleme sakın"

Gözlerini devirdiğinde çok tatlı gözükmüştü. Açtığı kanalda reklam oynuyordu beni görmemek için reklam izliyordu.

Oturduğum yerden kalkıp ona doğru ilerleyince bana kaçamak bir bakış atıp yeniden televizyona dönmüştü. Omuzlarından tutunarak kucağına oturduğumda şaşkın bir ifadeyle bana bakmıştı.

"Bakma öyle kalkarım bak."

"Her zaman bu güzelliği yakından görme şansım olmuyor"

Hoşuma gitmişti peşimden koşması şimdi canı sıkkın olunca kendimi kötü hissetmiştim. Ona çok kötü davranıyordum bazen farkındaydım.

Vasat. (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin