Sizi bilmiyorum ama ben minho asagi minho yukari diye geziniyorum tsk.
ve bölüm
_____
"Abi,abi uyan okula geç kalacağız kalk hemen."
Soojin'in üstümdeki yorganı çekmesiyle uyanmıştım."Noluyor ya ne geç kalması, okul mu vardı?" Sabahları ciddi anlamda salak oluyordum.
"Abicim kusura bakma ama sende biraz geri zekalılık var mı?"
Demesiyle gözlerimi fal taşı gibi açıp dikilen kardeşime baktım."Ne biçim konuşuyorsun lan terbiyesiz, abinim ben senin git bana sandviç hazırla, köle seni." konuşmamın üstüne Soojin gülerek odamdan çıkmıştı. Annemler işe gitmiş olmalıydı sabah erkenden çıkarlardı biz de her gün Soojin'le kahvaltı ederdik.
Dünkü olaydan sonra bir süre Soojin'le oturup konuşmuş onun içini rahatlatmıştım. Onun en değerlim olduğunu söylememezlik etmemiştim. Bir süre sonra odasından İngilizce test ve ders kitabını getirip 'anlat abi, ben gerçekten eksik olduğum dersi bilmek istiyorum, annemlerin yetersiz bulduğunu değil.' bunu diyince gerçekten çok üzülmüştüm o fazlasıyla olgun gelmişti gözüme, henüz 16 yaşındaydı ama çoğu ergenden hep daha mantıklı olmuştu.
Aileme hep direnirdi benim gibi susmazdı, sözü geçmemişti işte neyse ki ben vardım. Susmam onu koruyamayacağım anlamına gelmezdi. Ailemin artık baskı yapamayacağından emindim, dün konuşurken ikimizin de tavırılı davranması gerektiğini söylediğim kardeşim beni onaylamıştı.
Elalemin 'İki çocuğuda görüşmüyor kim bilir ne yaptılar.' demesi onlar için önemliydi. Bizden çok denilecekleri düşüneceklerini biliyordum o yüzden kafam rahatlamıştı. İşimi elime aldıktan sonra ailemin bir çöpünü bile almadan kardeşime bakıcaktım ta ki o kendi başının çaresine bakabilene kadar.
Hak etmiyorlardı hem de hiç, iyi bir işim olacağından emindim, netlerim yüksekti bu yüzden iyi bir işim olma ihtimali fazlaydı. Yani dünden beri baya rahattım. Gece en rahat uykumu çekmiş bile olabilirdim.Ayaklanıp banyoya girip üstümü giydikten sonra aynadan kendime baktım. Bok gibi gözüküyordum, böyle gözükmek istemiyordum.
'Ne oldu?, neden böylesin?','Ne bu halin oğlum gece uyumadın mı. Ne kadar önemli bir işin vardı da dersimde uyukluyorsun?'
'Annem, yine çok mu ders çalıştın?' Öncelerde duyduğum laflar canlanırken son anımsamaya gülmüştüm, bir ay kadar önce annemle babamın üstüme gelip, odama kapanıp bir sürü ders çalışıp ağladığım günün sabahındaki halime demişti Jisung. Annemden çok onların 'annem' demesini seviyordum, annemin ki sahte geliyordu.
Ben de ' evet öyle oldu' demiştim, Hyunjin 'kanka mal mısın? bi'sakin ol daha yeni başladı dönem, ne bu çalışma aşkı.' demişti. Onlara ailemden dolayı diyemezdim. Onlar cidden çalışma aşkıyla yanıp tutuşuyorum sanıyordu. Karşılarına geçip anlatsam onları üzmekten başka bir şey elde etmezdim o yüzden her zaman olduğu gibi şunu mırıldandım.
"Siktir et Seung"
Elimi yüzümü bir kez daha yıkayıp saçımı başımı düzelttikten sonra gülerek mutfağa girmiş bana gülerek bakan Soojin'e
"Günaydın meleğim." dediğim de gülümsemesi genişlemişti.
"Günaydın abicim." demişti. Normalde ciddi anlamda iltifat etmeyi sevmezdim ama dediğim gibi Soojin benim meleğimdi.Yaptığı sandviçi bana uzatıp
"Afiyet olsun, ben çıkıyorum iyi dersler abicim. Oyalanma bak saat geçti." okulu benimkine göre uzaktı bu da daha erken çıkması anlamına geliyordu.
"Sana da." dedikten sonra anında sandviçi yemeye başlamıştım, Soojin'in de dediği gibi oyalanırsam ciddi anlamda geç kalıcaktım. Hızlıca yiyip dişlerimi fırçaladıktan sonra evden çıkmıştım. Geç kalmaktansa biraz daha erken gidebildirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flawless-seungchan ✓
Fanfiction"Ve kendini hor görmenden nefret ediyorum Seungmin ne yetersiz ne de kusurlusun sen, kendinin farkına varmalısın. Sen kusursuzsun, benim kusursuzum." gülerek dediğiyle ben de gülümsedim. "Kusursuzun?" "Kusursuzum." diyip gülümsemişti, ikimizde bili...