XVI. beni böylesine nasıl seversin?

134 18 54
                                    

bölümle aşk yaşıyorum

önce çeviriye baksanız daha iyi olabilir.

🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍

———

^SEUNGMIN^

"Sana inanamıyorum Seungmin bunu nasıl yaparsın?"
"Neyden bahsediyorsun, ben bir şey yapmadım." demiştim bana iğrenerek bakan Jisung'a ve ardındaki Minho'ya

"Başka olacak birini bulamadın mı? Bu kadar mı açsın birinin ilgisine. Eski sevgilim mi gerçekten, hah konuşsana." omzumdan ittiren Minho fazlasıyla hayal kırıklığına uğramış duruyordu. Onu ilk defa böyle görmüştüm.

"Chan'la bir şey olduğu yok gerçekten, inan bana." neden ağladığımı bile bilmiyordum. Ortam çok basıktı sesleri bazen uzaktan gelir gibi oluyordu, sanki beynim uyuşmuştu.

"Onu seviyorsun Seungmin söylesene beni öpen dudakları seni öptüğünde bir önemi olacak mı senin için?" kafamı olumsuz yönde sallıyordum, konuşamıyordum.

Bağırmayı bile denedim ama hiçbir şey olmuyordu.
"Onunlayken sakın arkadaş olabileceğimizi düşünme Seungmin." Minho konuşurken konuşamamayı kabullenip sadece dolu gözlerle kafamı sağa sola sallıyordum.

"Seung en çok sevdiğim insan, sevgilimi nasıl böylesine üzebildin. Söylesene gerçekten başka bir adam bulamadın mı? onun kibarlığından mı etkilendin? sevgi gösterince sonsuz sanıp bağlandın mı? artık bir önemi kalmadı sen çoktan seçimini yapmışsın Kim Seungmin."

Jisung'un nefretle söylediklerinden sonra bir anda yok oldu ikisi de, etrafımda döndüm çıkmayan sesim çıkar oldu birden bağırdım, seslendim dönmediler.

Karanlıkta öylece kaldım, görebileceğim en ufak bir ışık bile yoktu kapkaranlık.

"Abi korkuyorum lütfen uyan artık." net olmayan o sesler gittikçe daha yakın geldi, kulaklarımdaki basınç azaldı.
"Seungmin lütfen." gözlerim açıldı loş ışıkta gördüğüm tek şey kardeşimin yüzüydü.

Derin derin nefes almaya başlamamla Soojin bana sıkıca sarılmıştı. "Geçti, kabustu tamam mı? bir şey olmadı güvendesin. Ben seninleyim... çok korkuttun beni."

O kadar yorgun hissediyordum ki kollarımı ona zar zor sarabilmiştim. Kabustu Seungmin, geçti. Kardeşin seninle, karanlıkta değilsin. Soojin adeta bir güneş gibi parlıyor.

"Saat kaç?" demiştim kısık sesimle.
"4.30, geri uyu hadi."
"Hayır uyuyakalmışım test çözmem lazım yeteri kadar çözemedim." diyerek kalkmaya çalıştığımda Soojin beni yatağa geri bastırmıştı.

"Kes şunu Seungmin, yeterince fazla çalışıyorsun uyumuyorsun bile. Uyuyunca bile en fazla üç, dört saat uyuyorsun ne zaman görsem hep ders çalışıyorsun. Öğünlerini bile aksatıyorsun, odandan çıkmıyorsun günlerdir."

"Hayır dedim yeterli değilim birkaç günüm kaldı, sınav geldi Soojin anlayamıyor musun? sadece üç günüm var nasıl uyuyayım ben." uzanan bedenim sessizce ağlarken cılız sesimle devam ettim.

"Uyuyamıyorum ki her uyuduğumda onu görüyorum, o kadar güzel ki rüyalarım, o kadar mutluyuz ki. Çok sıradan şeyler Soojin doğaüstü bir şey değil, bir gün piknik yapıyoruz, diğer gün birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi anlatıyoruz, ondan sonra ki gün sarılarak uyuyoruz." derken aklıma gelen rüyalarımla gözlerimi kapadım yüzlerce kez yaptığım gibi yine tekrarladım hatırlayabildiklerimi, unutmak istemiyordum.

"Onu sevdiğin için kendine daha ne kadar acı çektireceksin Seungmin, seviyorsun işte onsuz olamayacak kadar çok seviyorsun onu. Neden biraz bencil olamıyorsun, bu bencillik bile değil. Eskide kalmış Seungmin yıllar olmuş düzgünce konuştuktan sonra sana saygı duymak zorundalar." dediğinde lafını bölmüştüm.

flawless-seungchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin