3. bölüm -Aşkımın çaresizliği-

501 27 11
                                    

İyi okumalar...

1 HAFTA SONRA

Evliliğimizin üzerinden tam bir hafta geçti. Şu bir haftayı özetleyecek olursak, benim nefret etmek istediğim ama benden nefret eden bir kocam var.

Balayı saçmalığı yüzünden Çağlar ve imâları bir hafta boyunca evde kaldı. Çağlar'ın benimle neden evlendiğini bilmiyorum. Bilmekte istemiyorum, sadece boşanmak istiyorum.

Tamam, belki biraz merak ediyor olabilirim ama bir daha asla Çağlar'a evlilik konusuyla ilgili soru sormayacağım. Çağlar bu konudan çok rahatsız oluyor.

Ne kadar rahatsız olursa olsun. Hatta ne kadar bir ömür boyu evli kalacağız derse desin, er yada geç Çağlar'dan boşanıcam. Bir ömür boyu Çağlar'ın ezici ve nefret dolu bakışlarına maruz kalamam.

Bu eve geldiğimden beri tek dert ortağım olan Pars'la dertleştim. Beni o kadar dikkatli dinliyor ki, bazen acaba beni anlıyor mu diye düşünmüyor değilim. Çağlar'ın Pars'a karşı ayrı bir düşkünlüğü var, o da benim gibi Pars'la dertleşiyor.

Belki de sevdiği kızdan hediyedir. Hayır! yani Çağlar, yapmaz değil mi böyle bir şey, eski sevgilisinin ona aldığı hediyeyi ikimizin evinde olmasına izin vermez değil mi?

Off! bunları düşünmenin sırası değil. Asıl düşünmem gereken şey bu koskoca evde bugün ne yapıcam? Çağlar bugün işe gidecek ve evde tek başımayım. Aslında bu benim için daha iyi ama can sıkıntısından ölücem.

Bugün belki anneme giderim. Canım annem benim! Seni çok özledim.

Merdivenlerden aşağıya inerek mutfağa girdim. Mutfakta tost hazırlamak için dolabı açıp malzemeleri aldım. Kendime tost yapıp bir bardağa da meyve suyu koyarak masaya oturdum. Bir hafta boyunca tost ve meyve suyuyla idare ediyorum.

Annemin yemeklerini çok özledim. Hiç yemediğim yemekleri bile annem yaptı diye yiyebilirim.

Çağlar'da benim gibi kahvaltıyı tostla geçiştiriyor. Sadece kahvaltı da değil tüm öğünleri atıştırmalıklarla geçiriyor. Aslında çok güzel yemek yaparım. Bu eve bir türlü alışamadığım için herşeyi yabancı bana. Sanki bu ev benim değil de misafirlik için geldim.

Ben tostumu büyük bir afiyetle yerken Çağlar'da merdivenlerden indi. Yüzünde kocaman ve içten bir gülümseme vardı.

Sanki karşımda bana şu haftayı zehir eden adam değilde başka biri duruyor. Bugün Çağlar'ı bile mutlu edecek ne oldu, gerçekten merak ettim. Ben onu şaşkın şaşkın izlerken, en samimi sesiyle

"Günaydın" diyerek mutfak tezgahına yaslandı. Kollarını göğsünde birleştirip bana bakmaya başladı.

Bugün buna ne olmuş? Banyo falan yaparken elektrik çarpması oldu da devreleri mi yandı. Hadi hayırlısı! Ben tekrar tostuma döndüğümde yine onun hayranı olduğum sesini duydum.

"Akşam yemek için bir şey hazırlama, annemlere gideceğiz" dedi.

Anlaşıldı beyfendinin mutluluğu, annesine gidecekmiş.

Bir dakika bu bana az önce laf mı çarptı? Akşama yemek hazırlama mı dedi? Kendini beğenmiş ne olacak. Elimdeki tostu masaya bırakarak,

"Bir kere ben çok güzel yemek yaparım" dedim.

Evet ben çok güzel yemek yaparım. Hatta annemden bile güzel. Tamam biraz abartmış olabilirim ama güzel işte!

"Evet zehirlenmeyecek kadar güzel!" dedi.

VUSLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin