2 GÜN SONRA
Aşıktım.. Vücudumun son damlasına kadar.. Nasıl olmuştuki bu. Ben bu kadar seviyomuydum Çağları. Bana acı çektiriyodu sürekli. Ama bitti herşey boşanıcaktım artık. Zaten evlilik değilki bu.
Eve girdim. Anahtarım vardı artık. Sahiplenemediğim evin anahtarı bendeydi. İki gün annemde kalmıştım. Sürekli bişeymi oldu diye soruyodu. Bense onu özlediğimi söylüyodum
Belkide boşaydı. Boşa kürek sallamıştım. Ama başkasını sevemezdimki ben. Başkasına öyle bakamazdım.
İceri girdim herşey aynıydı. hiçbişey değişmemişti. Kanepedeki battaniye bile duruyodu.
Sonra ayak sesleri ve peşinden dünyayı bile susturabilcek o güzel ses.
"hoşgeldin"
dedi umursamazca. gerçek bi hoşgeldin degildi bu. sanki denmesi gerekiyomuş gibi denilen bi hoşgeldin. koltuğun başlığına oturdu ben yokmuşum gibi. gömleğinin kolunu düğmeliyodu. bense yoktum. hiçtim.
"dinledinmi kafanı" dedi yüzünü bana dönerek. içimi eriten bakışları yine. o bakıslarda tek kaybolmak isteyen benim heralde. hiç bikmadan hiç gözlerimi gözlerinden çekmeden bir ömür bakabileceğim tek insan.
"Aybike, evliyiz biz ama..." yoktu devamı..
Aybike deyişi.. hiçbişeye değişmem. Özlemişim be.. dilim ne derse desin kalp onsuz olmuyo..
"bu akşam bi toplantı var herkes eşleriyle gelcek. Tabi gelmek zorunda değilsin. Zorla....." lafını tamamlamadan.
"gelirim" dedim.
rengine aşık olduğum o güzel gözleriyle odaklandı gözlerime. Şaşırdı farkındayım. Ama bende Aybikeysem bundan böyle hep böyle şaşırcak.
eğdi dünyam olan gözlerini yere ve o tebessüm. beni benden alan o gülüş. herşeyimi verebileceğim o masumiyet..
"Tamam o zaman akşam 9 da buluşuruz" dedi yerinden kalkarak. kapiya doğru giderken önüne geçtim. Bedenlerimiz yakındı. gözlerine baktım. o an kaynar sular döküldü başımdan aşagıya oda bakiyodu gözlerimin içine. hafiften önünden çekileceğim sırada belimden tuttu.
Dondum o an. ölümüme az kalmıştı sanırım. küp küp atan kalbime inattı herşey. çenemden tutarak havaya kaldırdı yere bakan yüzümü."bişey yaparken.. " dedi gözlerimin içini delerken
" devamını getir eğer cesaretin yoksa hiç başlama." diye devam etti uyarıcı ses tonuyla.bıraktı beni boşluğa. onsuz boşluktu her yer.
"bazen gerçekten şapşallaşıyosun" dedi nefret eder gibi.
Aptaldım. Aptal gibi davranmamın sebebi neydi böyle.
"herkesi şapşallaştıran biri vardır."
"aşıklar şapşal gibi davranır sadece"
"haklısın sadece aşıklar..." dedim ümitsizce.
"tabi bide senin gibi aptallar" dedi iğrenir gibi.
Cennetim olan gözleri ne alaycıydı ama. Her fırsatta beni küçük düşürmekten zevk alan birine aşıktım ben. Buda bana verilen kader yada ceza.. ama bu adamın her hali güzeldi be.. Evet aptaldım. Aptal aşık. Seviyodum işte yasakmı. Bu adamı seviyodum ben.
Kendimden emin bir şekilde yaklaştım. Alaycı gözlerinin içine baktım derin derin.. boynuna yaklaştırdım burnumu. O an adım gibi emindim donup kalmıştı. İçime dolan o koku. Cennettenmi gelmişti ne. Daha çok yaklaştım kendimi tutamayarak. Burnum boynuna değiyodu bu sefer. O ise gerçek anlamda donup kalmıştı tepkisizdi. Dengemi kaybettim bi an. Sevdiğim adama kendi isteğimle bu kadar yakın olabilmek sarhoş etmişti beni. Kolundan tutundum. Hersey kontrol dışına çıkmıştı. Kontrolümü sağlayamıyodum uzaklaşamıyordum. Tutamadım kendimi masum bir öpücük kondurdum boynuna. Yarimi ilk öpüşümdü bu. Belimdeki elle kendime geldim sanki. Kırmaya korkar gibi dokunmuştu. Özlemiştim. Bu adamın her halini özlemiştim be. Oda burnunu saçlarımın arasında gezdirdi. Sanki oda özlemiş gibiydi. Ama yok işte. İnsan sevdiğini özlerdi. Bir ömür böyle dursak geri çekilen taraf ben olmazdım.
"Aybike" dedi o dünyama renk veren hayranı olduğum sesiyle. Herşeyi güzeldi be bu adamın.
"Görünen herşeyin bi iç yüzü vardır biliyomusun"
Melodi gibi gelen sesine karşılık başımı göğsüne yasladım. Belki bugün sınırların aşıldığı gün olucaktı.
"Bi an" dedi
"Bi an sevdiğim kadın gibiydin. Seçildin sanki" dedi caresiz sesiyle. Çağlar çaresizdi. Bense bana söylenenleri sindirmeye calışıyordum. Ben ne düşünüyordum o ne. Oda ben gibi sevdiğini düşünüyordu. Her defasında aşağılıyordu beni işte. Bense hep bi iyilik arıyordum. Kendimi geri çekmek istedim. O ise izin vermedi.
"Lütfen" dedi.
"Sadece iki dakika"
Bense her saniye kahroluyodum. Her saniye ölüyordum. Sadece iki dakika. İki dakika sevdiğini bulmak ne güzeldir kim bilir. Yıkıldım. Bacaklarım boşaldı. İnatla çömeliyordum yere. O ise inatla ayakta tutuyordu. Boynuna sarıldım güç almak için. Yorulmuştum. Tek kelimesiyle yorulmuştum. Boynuma bastırdı burnunu. O da özlemiş gibiydi. Beni değil tabiki. Sevdalısını, yârini...
Boynumdaki öpücük.. beni benden alan o büyü.. sevdaliyaydı bu kadar incelik.. Seçileydi.. tek aşkına.. yarini başka birinde aramak.. ne zordu kim bilir.. ya ben, ben karsılıksız aşık olandım. Asıl sevdalanan bendim. İçimin erimesine inat ayakta duran... asıl sevda bu değilmiydi..
"Aybike "
Aşığı olduğum o ses..
"Çağlar dur nolur" tek dediğim buydu. Tek diyebildiğimde.. ne kendime engel olabiliyodum ne Çaglara ..tüm kalbimle istiyodum onu, o ise sevdiğini..
Seviyodum be seviyodum. Varmı dahası.. aşkmı gurur mu? Çağların aşkı bana yeterdi be..
Çağlar yavaşca serbest bıraktı beni.. kendine gelmeye çalışıyordu.. bense boşlukta tutunmaya..
"Özür dilerim.. çok, çok özür dilerim.. Allahım naptım ben.." dedi panikle..
Bense yıkılan bi binanın altında kalmıştım. Ölüp ölüp dirilmeye çalışıyodum her defasında.."Aybike.."
Gözlerimin önünde ellerini sallamaya başladı. Bense ölü duygularım ve bedenimle sevdalımın yüzüne bakıyordum. Tek anlamıyla aptaldım. Başka hiçbir açıklaması olamazdı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT
Ficción GeneralKalp midir insana sev diyen, yoksa yalnızlık mıdır körükleyen, Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı? - Zorla evlendirilen iki genç , Yıllar önce birbirine ait iki kalp , Saklanan sırlar, Yaşanmamış ilk aşklar, ve...