İyi okumalar...
Bedenim ne kadar güçlü olsa da, ruhum çok yoruldu artık. Yıllardır sevdiğim adamdan aşkımın karşılığını nefret olarak mı alacaktım. Sevdiğim adamın bana bu kadar yabancı olması, her geçen gün kalbimi derinden parçalaması...
Dayanamıyorum artık. İnsan sevdiği biriyle evlendiği için hergün ölmek ister mi? İstiyorum işte,
ÖLMEK İSTİYORUM.Ben nasıl bir günah işledimde bunları yaşıyorum.
İçimden lanetler okuyorum Çağlar'ı gördüğüm o güne,
Keşke hiç girmeseydim o odaya diyorum.
Keşke hiç uymasaydım Aslı'ya, kaptırmasaydım kendimi bu kadar.
Keşke başından beri Uğur'u dinleseydim. Yapmasaydım bu hatayı.
Benim hayalimdeki aşk bu değildi. Benim hayalimdeki aşk, iki insanın birbirlerini koşulsuzca sevip, korumalarıydı. Benim hayalimde yaşattığım aşk, huzurdu... mutluluktu...
Belkide benim de aşkımı feda etmem gerekti. Aşkımdan Vazgeçmem...
Lakin ben, aşkıma karşılık hürriyetimi sattım... Özgürlüğümden Vazgeçtim... Kendimi aşka köle yaptım... sevdiğim adama taptım...
Hani bazen ağlamak istersin ama gözyaşın gelmez, bazen gülmek istersin ama içten gülemezsin, bazen sevmek istersin ama nefret edersin. Sevgiyle nefret bir arada olmaz dersin ama yaşarsın. Tüm duyguların hepsini bir anda yaşarsın yada yaşatan birine sahipsindir.
Ben ise bana sadece nefreti yaşatan birine sahibim. Yada yanlış oldu, o bana sahip. Ben ona hayatım boyunca sahip olamadım ve olamayacağım da. Ben onun bana uzaklığına sahibim.
Ben bunları hak edecek birşey yapmadım demiştim ya.. Ben bunları dibine kadar hak ediyorum. Ben aşk acısından korkup vazgeçmedim, şimdi ise sevdiğim adamın beni yavaş yavaş öldürmesinin acısını çekiyorum. Hâlâ sevdiğim adam diyorum değil mi? Gerçekten çok aptalım...
Bana bunları yaşatan, gururumu defalarca kıran, beni tüm benliğimle mahveden bir adamı hâlâ sevecek miyim?
Ona hâlâ aşkla bakabilecek miyim?
Çağlar'ın söylediği kelimeler beynimde yankılanırken, sessizce önümdeki sandalyeye yıkıldım. Hem ruhumla, hem bedenimle...
Sıkıca tutundum sandalyelerin kenarlarına. Tüm sinirimi sandalyeden çıkartmak ister gibi. Dışarı yansıtamadığım içimdeki korkuyu, nefreti, yorgunluğu, sevgiyi,aşkımı bu sandalyeden çıkartmak istedim. Bu kelimeleri bana Esma abla deseydi, yada başka biri, Asla umursamazdım. Bu cümleyi, bu iğrençliği sevdiğim adamdan, kocamdan duymak...
Masaya sabitlenmiş olan bakışlarımı yavaşça karışımdaki adama çevirdim. Hiçbir şey den habersiz çorbasını yudumlamaya çalışan genç ve bayağı yakışıklı olan adama. Ağabisi nin bizim için yakıştırdığı cümleyi duysa ne yapardı?
Bir daha benimle konuşur muydu?
Benden uzak mı dururdu?
Yoksa benden ağabisi gibi nefret mi ederdi?
Hayır! Bu adam hiçbirini yapmazdı. Kesinlikle ağabisine inat bana daha çok yaklaşıp Çağlar'ı kızdırırdı. Karşımda görünüş olarak Çağlar'dan genç duran bu adam, düşünce olarak ağabisinden daha olgun.
Ben bu düşündüklerime küçük bir tebessüm ederken, kulağımın yanındaki sıcak nefesle ürperdim.
"Sana demiştim. Sen düpedüz kardeşimi ayartmaya çalışıyorsun. Sen Emir'den hoşlanıyorsun." diye fısıldadı beni çileden çıkartan nefesiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT
Ficción GeneralKalp midir insana sev diyen, yoksa yalnızlık mıdır körükleyen, Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı? - Zorla evlendirilen iki genç , Yıllar önce birbirine ait iki kalp , Saklanan sırlar, Yaşanmamış ilk aşklar, ve...