"Dersinizi böldüğüm için özür dilerim sensesi." Okulun bugünkü nöbetçi öğrencisi, öğretmenden izin alıp içeri girdi. "Bir duyuru yapabilir miyim?" diye sordu. Öğretmen evet anlamında başını salladı, nöbetçi elindeki kağıtta yazanları okumaya başladı.
"Okullar arası düzenlenen müzik festivaline bizim okulumuz da ismini yazdırmıştır. Bu sebeple okulumuzun korosu için öğrenci aranmaktadır. Koroya katılmak isteyenlerin bugün öğleden sonraya kadar Mikami Sensei'ye gidip isimlerini yazdırmaları gerekmektedir. Koroya katılacak olan öğrenciler bu listeden seçilecektir." Nöbetçi duyurusunu yaptıktan sonra, öğretmene dönüp, "İyi dersler sensei." dedi. Tam çıkacakken öğretmen onu durdurdu. Nöbetçi öğretmene döndü. "Efendim sensei?"
"İsmin neydi senin çocuğum?"
Nöbetçi sakın bir sesle yanıtladı. "Adım Akutagawa."
"Hangi sınıftaydın?"
"9-C sınıfındayım."
"Ah, ben de neden görmedim bu öğrenciyi hiç diyorum. Demek yeni geldin. Peki, şimdi çıkabilirsin."
Akutagawa öğretmene selam verip sınıftan çıktı. Ne kadar da saygılı bir öğrenci tipi değil mi?
Bu duyuru yaptığı son sınıftı, bu yüzden rahatlamıştı. Kaç dakikadır tüm sınıfları dolaşıp aynı duyuruyu yapıyordu, dili kurumuştu.
Tam nöbetçi masasına oturmuştu ki yan odadaki müdür yardımcısı onu çağırdı. Hemen kalkıp, "Geliyorum!" diye seslendi ve müdür yardımcısının odasına gitti. Nöbetçi olduğu günler ona rahat yoktu. Acaba diğer öğrenciler için de mi aynı şey geçerliydi?
Müdür yardımcısı Akutagawa'ya bir kağıt uzattı. "Bu öğrenci 11-B sınıfında. Şuan 11-B sınıfı 3. Edebiyat dersliğinde. Git onu çağır." diye emretti. Akutagawa başını sallayarak hızlıca merdivenleri tırmanmaya başladı.
3.Edebiyat dersliği neredeydi? Daha okula geleli 1 ay ya olmuş ya olmamıştı, okul çok büyüktü ve hala tam öğrenememişti.
Uzun bir arayışın sonunda sınıfın önüne geldiğinde nefes nefeseydi. Sınıfın kapısını çaldı. Sonra da içeriye girdi. Sınıfa bakınca yutkundu. Öğrencilerin hepsi çok büyüktü. Onu görmeyip ezmezlerdi değil mi?
"Sensei... Dersinizi böldüğüm için özür dilerim." Akutagawa kendini toparladı. "Müdür yardımcımız Mori-sensei bir öğrenciyi çağırıyor. Götürebilir miyim?"
Öğretmen soran gözlerle baktı. "Neden çağırıyor?"
"Bilmiyorum. Söylemedi."
"Peki, alabilirsin." dedi öğretmen.
Akutagawa kağıda döndü. "Chuuya Nakahara, 624."
Orta sıralardan bir öğrenci ayağa kalktı. Diğerlerine göre bu öğrencinin boyu daha kısaydı.
Öğrenci sessizce söylenerek Akutagawa'nın yanına vardı. Akutagawa öğretmene iyi dersler dileyip kapıyı kapattı.
"Okulda yeni misin sen?" diye sordu öğrenci.
"Evet. 9.sınıfım."
"Hoşgeldin." dedi ama hiç istifini bozmadı.
Akutagawa öğrenciyi müdür yardımcısının yanına götürdükten sonra odadan çıktı. "Birisi ile kavga filan etmiştir. Ondan çağırmışlardır." diye söylendi. Ama yine de merak etmişti. Bu yüzden kapının yanından ayrılmadı.
"Chuuya-kun, aldığım duyumlar karşısında çok üzüldüm." diyordu müdür yardımcısı. Sesini netçe duyabiliyordu Akutagawa. Müdür yardımcısı devam etti. "Okulumuzun kemanının tellerini nasıl kopardın?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙺𝚊𝚕𝚋𝚒𝚖𝚍𝚎𝚔𝚒 𝚂𝚎𝚜 || soukoku ✓
RomanceSchool Au Soukoku- B×B -- I wish that my heart was made of stone Yeah, if I was bulletproof I'd love you black and blue If I was solid like a jewel If I had a diamond heart, oh-oh I'd give you all my love, if I was unbreakable If I had a diamond hea...