Arkadaşlarından birisi yerde yatan Lucy'e yaklaştı. Nabzına titreyerek baktı. "Ya-yaşıyor... A-ambulans! Birisi arasın!"
Bunun üzerine ambulansı aradılar. Ambulans Lucy'i aldı, hastaneye götürdü. Ardından olay yerine polis geldi. Tek tek öğrencilerin ifadesini almaya başladılar.
Öğrencilerin hepsi aynı şeyi söylüyordu. Sadece birkaç kişi, Lucy'nin sarhoş olduğunu ve onlardan ayrılarak odasına gittiğini söylemişti.
Bunu söyleyen birkaç öğrencinin isimleri ayrı bir yere yazıldı. Anlaşılan tekrar ifade için çağırılacaklardı.
Dazai ve Chuuya da ifadelerini vermiş, odadan çıkmışlardı. Onlardan sonra Kyoka çağrıldı, o içeriye girdiğinde Chuuya duvar dibine sinmiş Akutagawa ve Atsushi'yi fark etti. Dazai ile beraber oraya yürüdüler. "Aku," dedi Chuuya Akutagawa'nın adını kısaltarak. "İyi misiniz?"
Atsushi yere oturmuş, öylece duruyordu. Dazai eğildi, onun omzuna koydu elini. "Atsushi-kun, sakin ol. Belli ki sarhoşken kendisi düşmüş işte."
Atsushi irkildi ve ona baktı. Korkmuş görünüyordu. Akutagawa'nın açık tenli yüzü de sapsarı kesilmişti. İkisi de etkilenmişti bu olaydan anlaşılan.
"Aku, çok mu korktun?" Chuuya huzur vermeye çalışan bir sesle konuştu. Akutagawa yavaşça ağzını açtı, "Ş-şaşkınım. Onun yerine kendimi koydum... Çok korkunç." dedi. Atsushi de başını salladı. "E-evet. Bir de öyle kanlar içinde görünce..."
"Tamam tamam." Dazai Atsushi'nin saçlarını okşadı sakinleşsin diye. Chuuya'ya baktı. "Ne yapmalıyız?" diyordu bakışları ile.
Chuuya, "Bilmiyorum." dedi gözleri ile. Kyoka içerden çıktı, onların yanına geldi. "Ne söyledin Kyoka?" diye sordu Akutagawa.
"Görmediğimi söyledim. Çünkü düşerken görmedim öncesinde de. Naomi ile takılıyordum ben. Siz benimle gelmediğiniz için." Son cümlesi trip içeriyordu. Atsushi ve Akutagawa'ya bozulmuştu anlaşılan. Ama şuan kimse Kyoka'nın tribini çekemezdi.
İfade için Atsushi'nin ismi okunduğunda, Atsushi panik olmuştu. Akutagawa'nın koluna yapıştı. "A-Atsushi... Sakin ol tamam mı?" dedi. Kulağına eğilip, "Konuştuğumuz gibi söyle." dedi. Atsushi kafasını salladı, Akutagawa'nın kolundan ayrıldı ve odaya girdi, arkasından kapı kapandı.
Polisin işaret ettiği sandalyeye oturdu Atsushi. Yutkundu. "Yanlış bir şey söylememeliyim." diye geçirdi içinden. Polis konuşmaya başladı. "Bu olay olmadan önce nerdeydin?"
Derin bir nefes aldı Atsushi. "Arkadaşımla beraber havuzun yanında oturuyorduk." dedi. Polis onun dediği şeyi yazıya geçirdi. "Sonra?"
"Hep ordaydık efendim. Olay gerçekleşince de oraya gittik, gördüğümüzde şaşırdık zaten."
"Düşen şahısa yakınlık derecen nedir?"
"Lucy sınıf arkadaşımdı efendim."
"Anladım." Polis Atsushi'nin ismini de ayrı bir yere yazdı, tekrar ifadesi alınacak kişilerin içine. Sınıf arkadaşı olduğundan onu tekrar sorgulayacaktı anlaşılan.
"Eklemek istediğin bir şey var mı?" diye sordu polis. Atsushi kafasını hayır anlamında salladı. Sonra da çıktı odadan. Olduğu yerde durdu. Akutagawa bunu fark edince yanına geldi. "Ne dedin Atsushi ifadende?"
"Senin bana söyle dediklerini." Atsushi dişlerini sıktı. Bu durum hoş değildi ve ağlamasına sebep oluyordu. Akutagawa da kendini kötü hissediyordu. Atsushi'nin kafasını göğsüne yasladı yavaşça. "Geçecek. Hem kendini kötü hissetme. Suçlu değilsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙺𝚊𝚕𝚋𝚒𝚖𝚍𝚎𝚔𝚒 𝚂𝚎𝚜 || soukoku ✓
RomanceSchool Au Soukoku- B×B -- I wish that my heart was made of stone Yeah, if I was bulletproof I'd love you black and blue If I was solid like a jewel If I had a diamond heart, oh-oh I'd give you all my love, if I was unbreakable If I had a diamond hea...