"Kaçırılmış falan olmasın?" dedi Chuuya. Dazai'ye baktı. Dazai'nin yüzünde bir gram endişe yoktu. "Kaçırılmamıştır. Partiden onu kim kaçırsın." demişti Dazai. Chuuya'ya dönüp gülümsedi.
Chuuya onun gülümsemesine karşılık şaşkın bir surat ile baktı ona. "Dazai... Nasıl bu kadar rahatsın?"
"O kızdan pek hoşlanmıyordum Chuuya. O yüzden umrumda değil." dedi ve ellerini cebine attı, su sebiline doğru ilerledi.
Su sebilinin yan tarafına dizilmiş pet bardaklarda bir tanesini alıp soğuk su kısmından bardağını tamamen doldurdu. Chuuya yanına gelmişti o sıra. Gerçekten endişeli görünüyordu. "Bir şeyler mi biliyorsun?" dedi Dazai'ye. Dazai içtiği suyun son damlasını da yutarken konuştu, "Hm? Ben mi?" dedi. Bardağı sağ tarafındaki çöpe fırlattı. "Benim ne alakam olur kızla? Ne bileyim ki?"
"Bilmiyorum... Az önceki gülümsemenden bir şeyler bildiğini sandım."
"O sadece sana karşı gösterdiğim dostça bir gülümsemeydi Chuuya. O kızla ilgili bir anlam çıkarma. Ama tabii, kendinle ilgili başka şeyler de çıkarabilirsin."
Chuuya kafasıyla onayladı bu sözleri. Çevresine bakındı. Fellik fellik Yuan'ı arayan insanlar. Onu gerçekten seviyorlardı demek. Yoksa neden arasınlardı ki?
Günlerdir her şeyden korkup duran Atsushi'ye gelmişti sıra. Çocuklardan birisi ona arkasından yaklaşıp, omzuna dokundu. Atsushi bununla birlikte ufak çaplı bir çığlık ile çocuğa dönmüştü.
Çocuk şaşkın bir şekilde ona bakıyordu. Atsushi hemen kendisini toparladı. Boğazını temizledi. "Üzgünüm... Kusura bakma. Birden öyle yaklaşınca korktum."
Çocuk başını salladı. "Yuan'ı gördün mü?" Atsushi düşündü. "En son partide gördüm. Ona ne oldu ki?"
"Ortalıkta yok. Kayıp." dedi çocuk. Atsushi'ye teşekkür edip onun yanından ayrıldı. Çocuk gittikten sonra derim bir oh çekti Atsushi. Kendini diken üstünde hissediyordu, bir de bununla uğraşmak istemiyordu.
Onun az ötesinde bulunan genç ikili, bütün her şeyi görmüştü. "İyi misin Atsushi-kun?" diye sordu Dazai. Beyazlı genç kendisine seslenen kişiye döndü. Onların yanına doğru ilerledi. "İyiyim. Sadece biraz korktum, o kadar."
"Biraz? Hepimiz çığlığını duyduk Atsushi." diye araya girdi Chuuya. "Ayrıca farkında mısın bilmiyorum ama bu sadede bugün olmadı. Şu partiden beridir sende bir şeyler var. Her şeyden korkup çığlık atıyorsun. Gerçekten iyi olduğuna emin misin?" Son sözlerini yumuşak bir ses tonu ile ifade etmişti Chuuya. Elini Atsushi'nin omzuna yerleştirdi. Omzundaki ele baktı Atsushi. Dazai'nin şüpheli bakışları, Atsushi'nin üzerinde dolaşıyordu. Atsushi bunu farketmişti. Şuan kendisini stres altında hissediyordu. Hem de çok fazla. "Ben... Uhm..."
"Burda ne yapıyorsunuz?" İşte bu, Atsushi'nin kurtarıcısıydı. Atsushi bunu söyleyen kişiye döndü, ona minnet dolu gözleri ile bakarken diğer ikisi ise bu soruya cevap vermeye hazırlanıyordu. "Öyle sohbet ediyorduk, Akutagawa." dedi Chuuya. Akutagawa yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirdi. "Oh, bu güzel. Fakat izniniz olursa Atsushi'yi alabilir miyim?"
Atsushi tek kaşı havaya kalkmış bir şekilde Akutagawa'yı izlerken, Akutagawa bir saniyeliğine ona bakmış ve tekrar gözlerini ikiliye çevirmişti. "Şu oda arkadaşınız gideli beri sen de iyice Atsushi-kun'u sahiplenmeye başladın ha!" dedi ve güldü Dazai. Atsushi alt dudağını ısırdı. "Öyle bir şey yok Dazai-senpai..." Bunu söylerken hafif yanakları kızarmıştı, lanet olsun! Kafasını hafif aşağı eğerek bunu gizlemeye çalıştı.
Akutagawa arkadaşlarının üstünde gezdirdi gözlerini tek tek. İç çekti. "Sadece işimiz var."
"Ne işiii~~" Dazai'nin yanlış şeyler ima etmede üstüne yoktu. "Öyle bir şey değil Dazai-san."
Chuuya Dazai'nin kolunu yakaladı, "Shut up Dazai, let's go.(Kapa çeneni Dazai, hadi gidelim.)" dedi. Dazai üzgün bir yüz ifadesi ile baktı. "İngilizcem çok kötü olduğu için bana inat ingilizce konuşuyorsun değil mi Chuuya?"
Chuuya sinirleri zıplamadan önce son bir kez "Come on, Dazai.(Hadi, Dazai.)" dedi. Dazai sızlanıp, "Ama Chuuyaaaa!!" dedikten sonra artık daha fazla kendini tutamamıştı Chuuya.
"START WALKING DAZAI, NOW! COME ON! (Şimdi yürümeye başla Dazai! Hadi!)" Bunu söyledikten sonra parmağı ile kapıyı işaret etti. "If we don't leave now, I'll be speaking English forever.(Şimdi gitmezsek sonsuza kadar İngilizce konuşacağım.)"
Dazai hiçbir şey anlamadığı için bebek gibi ağlayarak Atsushi'ye döndü. "ATSUSHI-KUN! CHUUYA NE DİYOR? HİÇBİR ŞEY ANLAYAMIYORUM!!"
Atsushi küçük bir kahkahadan sonra cevap verdi. "Eğer şimdi gitmezseniz sonsuza kadar İngilizce konuşacakmış Dazai-senpai!"
Dazai korku ile Chuuya'ya baktı. "OH NO!" dedi. Bildiği tek şey de buydu belki şu an. Chuuya'nın koluna girip onu dışarı sürükledi.
"STOP!" Chuuya hala İngilizce konuşmaya devam ediyordu. "Chuuyaaa~~ Lütfen artık İngilizce konuşma! Bak dışarı çıktık."
"Tamam tamam." dedi ve temiz havayı içine çekti. "Dazai, bu Akutagawa ve Atsushi bir şeyler döndürüyor." Chuuya'nın yüz ifadesi ciddileşmiş, gayet tok bir ses tonu ile bunu söylemişti. Fakat Dazai, aynı ciddiyeti gösteremiyordu şu anda.
"Chuuyaa! Bence onlar sevgili.""Ha?!"
"Bence öyleler. Yani, çok belli gibi aslında. Çok yakınlar."
"Yakın arkadaş oldukları için olabilir mi?!"
"Hayır. Bu öyle bir yakınlık değil."
"Ayrıca Akutagawa gay miydi?"
"Bilmiyorum. Ama onun değişik zevkleri var gibi duruyor."
"Agh!!" Chuuya göz devirdi. Dazai'nin ciddiyetsizliği onu öldürecekti. "Zevkten kastının o şeyler olduğunu söyleme Dazai."
"Hayır Chuuya, o şeyler." Ve Dazai bunu söyledikten sonra, kafasına büyük bir yumruk yedi. "Ahh! Acıyor Chuuya!!"
"ARKADAŞIM HAKKINDA BOŞ BOĞAZLIK ETME DAZAİ!"
"OOO SEN NE ZAMANDAN BERİ AKUTAGAWA'YI SAVUNUR OLDUN?"
"ŞİMDİ!"
"Kafam çok acıyor Chuuyaaa!!" Chuuya'nın üstüne atlayıp onunla birlikte yere düştü kahveli. Chuuya yere düştüğü için ve üstünde bir adet Dazai olduğu için sinirden küplere binerken, Dazai Chuuya'ya sarılıp kafasının çok acıdığından bahsediyordu. Bunlar bir süre daha devam ettikten sonra, Chuuya'nın öfke dolu bağırışı bütün yurtta yankılandı.
"DAAAAZAAAAAİİİİİİ!!!!!!!"
Dazai bu bağırış ile durdu. Chuuya'ya baktı. Chuuya ateş fışkıran gözleri ile ona bakıyordu. Dazai mahcup bir ifade ile gülümsemiş ve ondan ayrılıp koşmaya başlamıştı.
Chuuya hiç vakit kaybetmeden onun peşinden koşmaya devam etti. Okulun bahçesi Dazai'nin yardım çığlıkları ve Chuuya'nın öfkeli sesi ile doluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙺𝚊𝚕𝚋𝚒𝚖𝚍𝚎𝚔𝚒 𝚂𝚎𝚜 || soukoku ✓
Roman d'amourSchool Au Soukoku- B×B -- I wish that my heart was made of stone Yeah, if I was bulletproof I'd love you black and blue If I was solid like a jewel If I had a diamond heart, oh-oh I'd give you all my love, if I was unbreakable If I had a diamond hea...