M.
"Ne ?"
"Ne duyduysan o."
"Felix ne diyorsun sen ?!"
"Ne olmuşsa onu diyorum Hyunjin."
"İnanamıyorum sana Jisung hakkında nasıl bunu söyleyebilirsin ?!"
" Aptal mısın Hyunjin ? Fark etmiyor musun Jisung'un seni aldattığını ?"
"Kapat şu telefonu Felix. Kendi ilişkini bile düzeltememişken bizimkine burnunu sokma."
Hyunjin sinirle kapattığı telefonu aynı şekilde önündeki masaya koyunca Jeongin boğazını temizleyip ona baktı.
"Alsana."
Henüz doldurduğu kırmızı şarap dolu bardağı Hyunjin'e uzattıktan sonra kendi şarabından ufak bir yudum aldı.
"Sorun ne ?"
Hyunjin tek nefeste neredeyse dibine kadar içtiği bardağı masaya koyup Jeongin'e baktı bir süre. Felix'in dedikleri onu çok sinirlendirmişti. Ama Felix'e değildi siniri. İçten içe böyle bir şeylerin olabileceğinden oldukça emindi Hyunjin. Özellikle son zamanlarda Jisung onunla yalnızca morali bozulmasın diye iletişim kuruyordu, bunu herkes fark edebilirdi. Artık eskisi gibi aramıyordu Hyunjin Jisung'u, Jisung da halinden şikayetçi gibi değildi hiç.
Hyunjin kendine içinden küfürler etmeye başladı. Bir anda ve arka arkaya aldığı çeşitli alkoller beynini bulandırıyor, mantıklı düşünme yetisinin önüne geçiyordu. Jisung ve Felix'e olan öfkesini kusmak istedi ama zaten içkiden karışan aklı, hissettiği öfkeden dolayı tamamen etkisiz hale geldi. Mantıklı düşünemiyordu, mantıklı düşünmek istemedi de. Kadehin dibinde kalan bir kaç yudum şarabı da içtikten sonra Jeongin'in bileğini kavrayıp ikisini de aceleyle küçük barın dışına çıkardı.
Strasbourg'un eski binalar ve suyla kaplı olmasına rağmen rüya gibi görünen, çoğunlukla renkli ve sarı rengi led ışıkların aydınlattığı sokaklarında Jeongin'i çekiştirerek hızlıca yürüyordu Hyunjin. Jeongin neler olduğunu sormak istese de Hyunjin'in sarhoş ve gergin olduğu her halinden belli olduğu için ne istiyorsa yapmasına izin verdi. Uzun saçlı olan ikisini de oldukça sessiz bir caddeye, yalnızca tek bir sokak lambasının aydınlattığı bir ara sokağa sürükledi. Loş ışıkta bile hafifçe kapanmaya başladığı belli olan gözlerini Jeongin'in parlak, koyu renkli gözleri ile birleştirdi.
(a/n: italic yazılan kısımlar minsung normal yazılan kısımlar hyunin. iki olay da aynı anda yaşanıyor diye beraber yazdım)
"Hyunjin..."
Hyunjin Jeongin'in ona seslenmesini görmezden gelerek sarışın olanın sırtını sertçe grafitilerle süslenmiş duvara yasladı. Dizini Jeongin'in bacak arasına yasladıktan sonra yüzüne iyice yaklaşıp sıcak nefesini dudaklarına doğru üfledi.
"Bu gece seni mahvedeceğim."
"Mahvet beni Lee Know~"
Jisung sevdiği adamla sertçe öpüşürken kısık kısık inleyerek sürtünüyordu kucağında.
"Mhh Ji rahat dur."
"Yaramazlık yapmak istemiyor musun Jeongin-ah~ ?"
Jeongin kasıklarında hissettiği elle kendisini tutmayı bırakıp Hyunjin'in dudaklarına kapattı kendi dudaklarını. İkili hararetli bir öpüşmenin içine sürüklenirken Hyunjin ellerini Jeongin'in kasıklarında ve karnında gezdirmeye devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unqualified || minsung
Fanfic"Lütfen yine tiyatroda yaptığın gibi becer beni Lee Know. Bunu istiyorum. Buna ihtiyacım var." [yetişkin içerik]