Bir pazartesi sabahı çok güzel bir yaz günüydü.Sabah güneşi odamın içine doğmuş gibi tam penceremin perdesinden içeriyi aydınlatıyordu. Yine her zamanki gibi güzel sesiyle öten komşunun horozu, adeta kurulmuş alarm gibi uykumdan etmişti. İlk defa horozun beni erken uyandırmasına kızmamıştım.
Tam aksine çok sevinmiştim.Gözlerimi ovuşturup hemen duvarda asılı, babaannemden kalma eski ve hala ilk günkü gibi çalışan saate baktım.
Zaman çok çabuk akıp gidiyordu. İlk günden okula geç kalmamak için yatağımdan bir hışımla kalktım.. Genelde çok uyuşuk olduğumdan yarım saat önceden kalkmam gerekiyordu . Çünkü hazırlanmam uzun sürüyordu.
Salona fırlayıp " Anne beni neden uyandırmadın okula geç kalıyorum" dediğim de annem "kızım kaç kere seslendim tamam anne uyanıyorum sen git dedin bende kahvaltı hazırlamak için mutfağa indim " dedi.Annem, babam, ben ve bir buçuk yaşında olan ikiz kardeşlerim İdil ile çağla' yla mutlu bir aileyiz. Bugünün hayat pahalılığına rağmen mutlu olmayı basarıyorduk . Annem ve babam bana asi kızım diye hitap eder sebebi ise biraz asabi oluşum galiba . Ben üniversiteyi kazanmış ve gelecekten beklentisi olan sabırsız bir genç kızım .
Annem üç çocuklu ev hanımı , ikiz kardeşlerimle aramda epey bir yaş farkı olmasının sebebi ise benden sonra annemin sağlık probleminin olması aradan uzun yıllar geçtikten sonra mucize eseri annemin ikizlere hamile olduğunu öğrendik. Annem ikiz kardeşlerimi dünyaya
getirdikten sonra hayatına yorucu bir tempoyla başlamak zorunda kalmıştı.
Babam geceleri uzun yol şoförlüğü yaptığı için bazen günlerce babamı göremezdik .
Babamın yokluğunda anneme daha çok iş düşüyordu derken gözüm zamanın işleyişine kayıyordu geç kalıyordum.Annem"Aysima kızım hadi biraz acele et, ilk günden geç kalacaksın" deyip beni dahada tedirgin ediyordu.
Hızlı adımlarla odama çıktım akşamdan hazırladığım kıyafetlerimi giyip aynanın karşısına geçtim. Tenime yakışan tonlarla hafif makyajımı yapıp, omuzlarıma kadar inen dalgalı saçlarımı salıverdim.
Aynadan kendimi süzerek bir şeyin eksik olduğunu fark ettim.
Evet olmazsa olmazım bana her konuda şans getirdiğine inandığım doğal ametist taşı olan kolyemi takmadan dışarıya çıkmazdım . Kutusundan alıp kolyemide ince boynuma yaktıktan sonra artık çıkmam gerektiğini anlamıştım.
Hemen aşağıya inip" anneciğim ben çıkıyorum bana şans dile" dedikten sonra annem " Allah zihin açıklığı versin güzel kızım dikkat et"dedikten sonra bende masanın üzerinde duran çantamı alıp evden çıktım.Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Biraz yol aldıktan sonra servis aracını görünce geç kalacağım düşüncesi yok oluvermişti. Heyecan duygusunu bu denli yaşamamıştım. Servis aracına bindiğim sırada aralarında konuşan teyzelerden biri " kızım sen de öğrenci misin? diye sordu . Bende " Evet teyzeciğim " diye yanıt verdiğim sıra içlerinden biri " maşallah sana kızım oku adam ol, biz okumadıkta ne oldu" diye söylenmeye başladılar .
Biraz geçmeden servis aracı üniversitenin girişinde durdu ve artık inmem gerektiğini biliyordum.. Oturduğum yerden kalkıp ineceğim sıra servisteki yolcuların hep birlikte iyi temennilerde bulunmasi hoşuma gitmişti. Bende dönüp teşekkür ettikten sonra servisten indim. Bir iki adım attıktan sonra başımı kaldırıp "Nihayet emeğimle kazandığım üniversitenin kapısındayım" dedikten sonra tekrar girişe doğru yürümeye başladım.
Bir an duraksadım ve okula giriş yapan gençleri takip edip onlarla birlikte içeri girmek istedim. Boynumdaki kolyemi avuçladım ve şans getirmesini dileyip emin adımlarla yürümeye başladım.
Heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Hayalini kurduğum üniversiteyi iyi bir dereceyle kazanmıştım ve hedefime yaklaşıp başarılı bir doktor olmak istiyordum. Evet zoru başarmıştım bunun düşüncesi bile ilham vericiydi. Şimdi ise yeni okul yeni arkadaşlıklar ve de her şeyden önemlisi yeni bir başlangıç .Etrafa meraklı gözlerle bakınırken tanıdık bir yüz arayışındaydım . Kimseyi tanımıyordum ve ilk günden arkadaş bulmak çok zordu .Belkide ben çok aceleci davranıyordum.
Etrafı keşfetmeye koyulmuşken koridorlarda benim gibi okulu merak edip dolaşan gençler ilk günün verdiği sevinç ve heyecanı birlikte tadıyorduk.Bir süre gezindikten sonra biraz yorulmuş gibiydim, dinlenmek için kafeterya bölümüne gittim. Kafeterya tıklım tıklımdı. Elime aldığım kahvemle boş masa ararken orta masadan kalkan birini görünce hemen geçip oturdum . Kahvemi yudumlarken bir ohh çekmiştim . Biraz oturup zaman geçirdikten sonra bir sesin heyecanla " Aysima" dediğini duydum. İrkilerek sesin geldiği yöne baktım ve o an şaşkınlığımı gizleyemedim. Evet bu karşımda duran yıllardır göremediğim çocukluk arkadaşım Esma'ydı. Gözlerime inanamamıştım . Söze nasıl başlayacağımı bilememiştim. " Esma bu sen misin ? " diye şaşkın bakışlarımla sordum. Esma hemen "Tabiki benim şaşkın
anlaşılan yine birlikteyiz "dedi. İkimizde uzun uzun kucaklaştığımız sıra da Esma'nın heyecanlı oluşunu kalp atışlarından anlıyordum .Esma'yla çocukluğumuz birlikte geçmişti. Çok iyi anlaşıyor olmamız herkes tarafından bilinirdi. Esma 'nın babası öğretmen olduğu için başka bir şehire tayini çıkınca taşınmak zorunda kalmışlardı. Esma kıvırcık saçlı zayıf beyaz tenli japonlar gibi çekik göz yapısına sahipti. Biraz hırçın dediğim dedik aslında benim gibi inatçı olduğu için çok iyi anlaşırdık. Aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen çokta değişmiş sayılmazdı.
Esma" Aysima söylemeden edemeyeceğim çok değişmişsin küçükken de güzeldin şimdi dahada güzelleşmişsin" deyip beni utandırmayı başarmıştı.
"Sende hâlâ çok tatlı ve güzelsin . Ee söyle bakalım görmeyeli neler yaptın ?"
" Yani iyi geçti bildiğin gibi babamın tayin işleri yüzünden oradan oraya işte" .
" Anladım şimdi ailen nerede ? "
" Ankara'dalar üniversiteyi kazanınca artık buraya geldim ."
" Seni gördüğüme o kadar sevindim ki Esma bilemezsin..
Esma "al bendende o kadar . Bu arada gözlerimi senden alamıyorum bu güzellik burda yem olur bence "diye latife ettikten sonra " konuşmamızı başka yerde devam edelim şimdi de derse gidelim " dedim
Artık kalkmamız gerekiyordu oturduğumuz yerden kalkıp Kafeteryanın çıkışına doğru kol kola giderken bir an Esma'nın birden kolumu çekiştirip " Hadi Aysima biraz acele et geç kalıyoruz " deyip telaşlı bir sekilde , ne olduğunu anlamadan, o an etrafına bakmam gerektiğini anladım.Hızlı bir şekilde göz gezdirdim ve birden dikkatimi çeken birinin koridorda bize baktığını gördüm. Esma beni çekiştirdiği için kim olduğunu net görememiştim. Hızlı adımlarla hiçbir şey konuşmadan oradan uzaklaştık .
Birşeylerin yolunda gitmediği aşina idi. Bu hareketinin sebebi koridorda gördüğüm genç miydi?.
Esma'yı tanıyordum, bu hareketler ona göre değildi.
Yada tanıyorum dediğim arkadaşımı gerçekten tanıyor muydum? Yoksa zaman onu çok mu değiştirmişti . Olanlara bir anlam verememiştim.Anladığım tek şey ayrılan yollarımızı kaderin tekrar birleştirmiş olmasıydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/324545987-288-k6188.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİLİĞİN KÖTÜ KARŞILIĞI
No FicciónHayatta ne kadar değer verirsen ver değersiz olursun. Genç bir kızın güzel giden hayatından sonra aniden değişen ve kötüye giden gerçek yaşanmış bir hayat hikayesi. Sevmek, sevilmek, değer vermek bu çağımızın probleminin ne dereceye vardığını...