4. Bölüm

218 52 11
                                    

Burak'ın kapıdan gelen sesiyle düşüncelerinden sıyrılıp ayağa kalktı Pelin.

Tekrar o anlara geri dönmek inanılmaz ağır gelmişti ruhuna da bedenine de. Sanki bir ton taşıyordu üzerinde.

Kapıyı açınca Burak ellerindeki poşetleri uzattı.

"Abla Tayfun Amca ne zaman isterse gelsin, aşağıdayım" dedi

"Tamam" dedi Pelin poşetleri alıp kapıyı kapattı mutfağa geçti. Tezgaha bıraktığı poşetleri açtı. Kocaman bir gülümseme yerleşti suratına. En sevdiği karamelli, bitter çikolatalar, cipsler, meşrubatlar... Onu mutlu edecek ne varsa gidip alıp gelmişti büyükbabası.

"Canım benim" diye mırıldandı. Bir çırpıda hepsini yerleştirip dolaba yatak odasına geçti. Valizine doldurabildiği kadarını almıştı eşyalarının diğerlerini Zehra kargo ile gönderecekti.

Birden durdu. "Zehra!!!" Diye haykırdı. Kızı aramamıştı. Kimbilir ne kadar merak etmişti onu. Saatlerdir eline telefonunu almadığı geldi aklına. Çantasını bulup çıkardı içinden. Otobüste sessize aldığı aklına geldi. Tahmin ettiği gibi bir sürü araması vardı, wp mesajları vardı. Direk arama tuşuna bastı.

"Pelinnnn"

"Canım yaaaa çok üzgünüm telefonum sessizde kalmış, otobüste kapatmıştım sesini."

"Ama Pelomya çok merak ettim, çok kızdım"

Sesinde merak vardı da kızgınlık yoktu. Güldü

"Ya şöyle ki uyudum, uyandım filan gelince de büyükbabamla hasret gidermece, banyo filan derken anca vallahi kusura bakma"

"İyi tamam, sıkıntı yok iyiysen. İyi misin?"

Derin bir iç çekti Pelin

"Geldiğimden beri iyi hissediyorum, özlemişim buraları. İyi gelecek bana biliyorum. Sen ne yaptın?"

"Ne yapayım kuzum ortalığı toplarladım işte. Pizza kutuları, şarap şişeleri ile kocaman bir çöp yığını oluşturdum kapının önünde."

Pizza ve şarap. Gözlerini kapattı Pelin, birden mola yerindeki ana geri döndü

"Ay Zehraaaa ben yediğim pizzaları, içtiğim şarapları mola yerinde bir adamın ayaklarına kustum"

Yüzü kızarmıştı cümleyi kurarken.

"Demeeeee!!! Eee naptın sonra? Adam bir şey yapmadı değil mi sana?"

"Yok, bir şeyler dedi ama duymadım vallahi, kardeşi geldi sonra çubuk kraker verdi, öyle işte"

"Amannn, davalık olay yeminle. Rezalet yolda gidiyorsun molada kadının biri geliyor kusuyor üstüne."

"Üstüne değil ya ayaklarına. Off olmasaydı iyiydi de oldu napayım."

"Büyükbaban nasıl?"

"Yaşlanmış canım ya. Ama çok sevindi beni görünce. Demin markete gitmiş bana bir sürü abur cubur almış bir görsen sanırsın 14 yaşındayım. Anlamış bende bir şeyler olduğunu neyin var diye sordu ama ısrar etmedi canım benim."

"Şimdiden özledim seni Pelom. Gelmez misin bir daha buraya?"

İç çekti Pelin

"Kısa zamanda hayır. Ama hayat ne gösterir bilmem ki? Sen gelirsin belki, buraya kış gelmiyor hemen"

"Bakarsın ben de yaparım sana bir sürpriz, yarın eşyalarını gönderim güzelim. O zaman öpüyorum seni"

Telefonu kapatınca valizde kalan eşyaları iki gözlü dolabına yerleştirdi. Bir elbise aldı içinden, geçirdi üzerine. Durvardaki aynaya baktı şöyle bir. Mavi beyaz minik kareli, kolsuz, dizlerinin üzerinde biten, tam yazlık İfil İfil bir elbisedi. Tepesine topuz yaptığı siyah saçlarını döktü omuzlarından aşağıya. Solgun yüzü içinde çantasından makyaj malzemelerlerini çıkarttı. Büyükbabasına iyi görünmek istiyordu. Bu makyaj malzemeleri keşke yüzüne yaptığı sihri ruhunada yapabilseydi.

Gün Batımı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin