12

2.9K 393 329
                                    

"Söyle dedim Taehyun!" karşısındaki adamın sinirle masaya vurmasından ürkünce sıçradı. Dakikalardır buradan kurtulmanın bir yolunu arasa da öyle bir yol yoktu ve azarlanmaya devam ediyordu. Gözlerinin dolmaya başlamasıyla kendisine sövdü. Kimsenin karşısında ağlamak istemiyordu.

"Kim olduğunu bilmiyorum." Sesi titrese de sert bakışlarıyla elinden geldiğince karşı çıkmaya çalışıyordu.
"Bildiğini biliyorum Taehyun. Takımına karşı her kimi koruyorsan, kaptan olmayı hak etmiyorsun demektir."

Buraya kadar gelebilmek için verdiği tüm uğraşların bir anda ufak bir şey yüzünden bir hiç olabilecek olma ihtimaliyle sarsıldığında gözleri daha çok doldu. Bu sırada Yeonjun ve Hueningkai onu endişeyle izliyordu. Taehyun'u korumaya çalışmışlardı ancak bu hiçbir şey değiştirmemişti.

"Söylemek için on dakikan var Taehyun. Bu odaya geri döndüğümde bana bir isim versen iyi olur."

Koçları üçünün de gözünün içine öfkeyle baktıktan sonra hiddetle kalkıp odadan çıktı ve o çıkar çıkmaz Taehyun'un tutmaya çalıştığı yaşları birer birer dökülmeye başladı.

Yere çöktü ve telefonunu aldığı gibi mesajlara girip, aradığı kişinin adını bulup sohbete tıkladı. Gözyaşları yüzünden net göremiyordu bu yüzden yazdıklarının okunabilecek durumda olmasını umdu.

t kisisi: özür dilwrim

beomgyu: taehyun??
noluyo



**

Kaç dakikadır okul kapısının önünde dikilip mesajına cevap gelmesini beklediğini bilmiyordu. Tek bildiği Taehyun'un iyi olmadığına emin olduğuydu ancak ne kadar yazsa ve arasa da ona ulaşamıyordu. Umutsuzca okula baktı ve yüzünü buluşturdu. Burada olmaktan nefret ediyordu.

Soğuk hava ve aniden esen rüzgar yüzünden yüzü daha da buruşurken iyice montuna sokuldu ve başka bir seçeneği olmadığı için okula girmeye karar verdi. Bir iki adım derken tam bahçe kapısından girecekken, birden görüş açısına giren minik çocuk yüzünden olduğu yerde durdu.

Çocuk nefes nefese kalmış bir şekilde oma doğru koşuyordu ve bu Beomgyu'yu endişelendirdi.

Daha fazla koşmaması için çocuğa doğru yürürken, çocuk sonunda ona ulaştı ve bir süre nefes alıp verdi. Beomgyu'nun soracak çok fazla sorusu vardı çünkü olan biten hiçbir şeyi anlayamıyordu.

Yere çömelip boylarını eşitledi ve sakinleşmesi için miniğin sırtını sıvazladı. "İyi misin?"

Çocuk kafasını sallayınca, Beomgyu rahat bir nefes aldı. "Bir yerden mi kaçtın?" çocuk bir kez daha kafa salladı.
"Nerede olduğunu biliyor musun peki?"
"Evet."

Bu sefer Beomgyu kafasını salladı.

"Bu arada benim adım Beomgyu, burada okuyorum." eliyle okulu işaret etti. "Senin adın ne?"

Çocuğun ürkmemesi için olabildiğince yumuşak konuşuyordu.
"Suheon."
"Memnun oldum Suheon."

Elini uzatıp minik eli sıktıktan sonra gülümsedi. Onunla beraber Suheon da gülümsedi. Suheon'u gülümsetebildiği için mutlu hissediyordu.

"Benden korkmana gerek yok kötü biri değilim tamam mı?" Suheon gülümseyerek kafasını salladığında, Beomgyu saçlarını okşadı.

"Peki neden tek başınasın Suheon?"

attention • taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin