8

3.1K 394 238
                                    

"Orada durup korkunç olduğunu sandığın bakışlarla bana bakmayı daha ne kadar sürdüreceksin?" Beomgyu'nun başını şişirmek için bilerek sektirdiği topu en sonunda pes ederek attı ve topun filenin içinden geçişini izledikten sonra Beomgyu'ya döndü.

Karşılaştığı manzara karşısında güldü. Beomgyu kollarını göğsünde birleştirmiş, kısık gözlerle ona bakmaya devam ediyordu ve yorgunluktan saniyelik aralıklarla gözleri kapanıyordu ama bozuntuya vermeden öylece dikilmeyi sürdürüyordu.

"Bunun yerine oraya gelip seni boğmamı mı isterdin yani?"

Omuz silkti. Sessiz durup ortamın daha da sıkıcılaşmasını sağlayan Beomgyu'dan ziyade ortalığı karıştıran ve sürekli laf sokan Beomgyu'yu tercih ederdi. Yani evet boğulmak bundan daha cazip geliyordu.

"Belki, en azından eğlenirdim."
"Palyaçon muyum ben senin? İşi gücü bırakıp seni mi eğlendireceğim?"
"Anlaşmamız yok muydu?"

Gözlerini devirdi ve Taehyun'a doğru orta parmak çekti.

"Derse girmeyelim."

Yorgunluktan kapanan gözleri Taehyun'un söylediğiyle şaşkınlıkla aralandı ve Taehyun'a baktı. "Dersim matematik yalnız? O derse girmezsem hoca götümden kan alır."
"Ben onu hallettim sayılır."
"Nasıl hallettin?"

Taehyun Beomgyu'yla göz temasını kesmeden sırıtarak elini cebine attı ve cebinden çıkardığı anahtarı Beomgyu'ya doğru salladı. "Spor salonunda kilitli kaldık."
"Taehyun seni öldürürüm."

Taehyun'a doğru koşmaya başladığında Taehyun da onun tersi yönüne doğru koştu ve Beomgyu ona yetişemeden spor salonunun kapısına ulaşıp kapıyı üstlerine kilitledi.

"Bittin sen."

Zaferle gülümserken Beomgyu üstüne doğru gelmeye başladığında gülüşü silindi ve geri geri adımlamaya başladı.
"Niye geliyorsun?"
"Anahtarı ver."
"Hayır."
"Seçenek sunmadım."

Beomgyu yaklaştıkça geriye atacak adımı kalmıyordu. "Gelme öyle."
"Anahtar."
"İyi gel de al o zaman."

Beomgyu anahtarı almak için uzandığında Taehyun ondan önce davranıp anahtarı şortunun içine attı. Bunu yapmasıyla ise Beomgyu karşısında şok olmuş bakışlarla ona bakmaya başladı. "İnanamıyorum sana."
"Buradan da gelip alacak değilsin herhalde."
"Taehyun sen kafayı mı yedin bak bu ciddi soru."
"Derse giresim yok."
"Ben sana boydan bir girersem görürsün şimdi."

Kendisinden bile beklemediği bir anda kahkaha attı ve daha sonra kendi sesine şaşırıp gülmeyi kesti.
"Hani yorgundun sen? Söylenmeyi bir bırakmadın bu nasıl yorgunluk?"

Beomgyu'nun yanından geçip oturacak bir yer aradı ve bulduğu ilk yere kendini attıktan sonra yere vurarak Beomgyu'yu yanına çağırdı. İnat eder ve gelmez sanmıştı ancak Beomgyu hiç laf etmeden geldi ve Taehyun'un yanına oturup boşluğu izlemeye başladı.

İkisi de konuşmuyordu ve çalan ders zili yüzünden koridorları saran gürültü yavaş yavaş yok olurken konuşmamayı sürdürdüler. Taehyun bir şey söylemek istemiyordu ve görünen o ki Beomgyu da aynı hissediyordu. Yine de sessizlikten rahatsız olup konuşmaya başladı.

"Herkese karşı bu kadar uyuz musun yoksa bana karşı mı bir sorunun var?"

Bu soru Taehyun'u güldürdü.

"İnsanlarla pek konuşmuyorum aslında. Yani bilmiyorum herkes beni böyle uyuz görüyor olabilir ama olmayadabilir."

Düzgün bir cevap almayı bekleyerek sorduğu bir soru değildi bu yüzden Taehyun'un ciddi ciddi cevaplaması şaşırmasına sebep oldu.

attention • taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin