on üç, son

854 77 55
                                    

yoongi o sabah uyandığında basık hava yüzünden havanın aymadığını düşünüyordu, ama bu yataktan kalkmayacağı anlamına gelmezdi. kalkmak zorundaydı.

bir ay içinde hayatında aşırı bir şey olmamıştı, jimin'in sınav haftası o gün bitiyordu, yoongi'nin sınavları ise bir hafta sonra başlayacaktı. yoongi hayatın hiçbir zaman ona gülmeyeceğini düşünüyordu yüzünü yıkarken.

geçen yılları düşündükçe ne kadar cahilmişim diyordu. kim sorunlarından kaçmak için sosyal medyada herkesden kendini soyutlardı ve bundan pişman olup geri dönerdi ki?

ama hayatın ona güldüğü tek kısım jimindi.

aslına bakarsak yoongi'nin, jimin'in kendisini hala sevdiğini öğrenene kadar hayata dair bir umudu yoktu.

bunlara daha fazla kafayı takmak yerine kütüphaneye gitmek üzere hazırlanmaya başladı. jimin'e derslerden ne kadar nefret ettiğini anlatan, şikayet ve küfür dolu kocaman bir paragraf yazmayı unutmadı.

jeongguk'a dalaşmak için sebep bulmuştu ki jeongguk'un sabahki dersi için erken saatlerde evden ayrıldığını hatırladı. bu çocuk çoraplarını ne zaman toplayacaktı?

tam evden çıkacaktı ki kapının çaldığını duydu. eğer bayan kang ise eve girmeden onu postalaması gerekiyordu çünkü yaşlı kadın eve bir girdim mi bir daha akşama kadar çıkmıyordu. bayan kang evine giderken kütüphane muhtemelen kapanmış olurdu.

"jeongguk! kapıya ba-" ağzından çıkanların saçmalığıyla kendisine söylenmeye başladı. "jeongguk evde sanki de kapıya bakacak, salak kafam inanılmaz gerçekten..." diye söylenmeye devam ederken hızla kapıya yöneliyordu.

kapıyı bir hışımla açtığında karşısında bayan kang'ı görmemişti.

birkaç yıldır yakından görmek istediği aşığı şimdi karşısındaydı ve ne fotoğraf ne de uzaktan gördüğü birkaç saniye onun etkileyici suratını yansıtamıyordu. jimin yakından çok daha çekiciydi.

"jimin... sen, senin sınavın yok muydu? hem tanrım, evi nereden buldun?"

jimin sevgilisinin suratına garip bir tutulmayla baktıktan sonra kendine geldi.

"sen evden çıkmadan yetişmeme sevindim." telefonundan yoongi'nin ona attığı mesajları gösteriyordu. "içeri almayacak mısın?"

yoongi elini ensesine götürürken sersem bir şaşkınlıkla içeriyi gösterdi  "şey, tabi, kendi evinmiş gibi. her yere girebilirsin. biraz dağınık ama önemseyeceğini sanmıyorum. şu jeongguk var ya-" derken jimin içeri dalmış ve kollarını yoongi'ye sarmıştı.

yoongi hiç düşünmeden kollarını sevgilisine sarıp sarılışına karşılık verdi.

kokusunun bu kadar hoş olacağını hayal bile edememişti. jimin cennetten gelmiş çiçek gibi kokuyordu.

ayrıldıklarında içeri geçmek yerine kapı ağzında kalmaya devam ettiler.

yoongi, jimin'in yüzünün her bölgesine öpücüklerini kondururken karşısındaki çocuk durmaksızın gülüyordu. ikisi de halinden memnundu.

jimin yoongi'yi kapıya yaslayana kadar her şey masum öpücükten başka bir şey değildi.

"şimdi seni burada öpsem ne yapacaksın?" yüzündeki tuhaf gülümseme yoongi'yi endişelendirmedi bile, bunu bekliyordu.

"deneyerek öğrenmen laf kalabalığını önleyecektir."

ikisi de hipnoz olmuş bir şekilde yüzleri birbirine yakınken, birbirlerinin dudaklarına bakıyordu. lafı geçtiği üzere hamle yapan taraf jimin oldu.

dudakları birbirine yapışmışken nefes almayı unutmuşlardı, birkaç saniye sonra bu sakinliğe katlanamayan yoongi karşısındaki çocuğun dolgun alt dudağını dudakları arasına almıştı bile.

öpücüğün içinde bir an gülümseyen jimin, yoongi'nin karnında tepişen fillerin mancınık oynamasına sebep olmuştu.

nefes almak için bir saniyeliğine ayrılan dudakların mıknatıs gibi birleşmesiyle ikili diğerine kıyasla daha hızlı bir öpüşmenin içine dalmıştı.

nasılsa şikayetçi olan taraf yoktu.

dudakları ayrıldığında ilhamını bulmuş gibi konuşan jimin oldu.

"izlediğin yol gittiğin yerden daha önemlidir derler, ama ben buna katılmıyorum. izleyeceğim yolu seninle çıktım ve yol bana seni getirdi."

yoongi, gün doğumunun gün batımını hiç öpemeyeceğini düşünüyordu ancak o sabah bu imkansız olayın nasıl gerçekleştiğine şahit olmuştu.

en sonunda kapı ağzını yalnız bırakıp salona geçmeyi akıl ettiklerinde turuncu saçlı olan aklındaki soruları almak için hazırdı.

"anlat, sınav?" dedektifçilik oynamaya oldukça hevesliydi.

"beyaz yalanların zararı olmaz diye düşündüm." demişti sevgilisi suratındaki kendine güvenen ifadeyle

kısaca hmlamış, "ev adresi? ne oldu konumu tanrı mı beynine soktu?" demişti. ancak bunun cevabını telefon bildirimi ziyadesiyle vermişti.

'ne oldu öpüştünüz mü? öpüştüyseniz yeter ayrılın evime girmek istiyorum hava çok soğuk'

yoongi ters bakışlar atarken jeongguk gelmeden sevgilisinin kucağına tekrar atladı.

o sabah en güzel sabahına uyanmıştı.

.
.

bu kurguda böyle bitti umarım sahneler çok boğmamıştır

midnight'ı dinlemekten kulaklarım kopsa bile midnight'ı dinlemekten vazgeçmeyeceğim

midnight'ı dinlemekten kulaklarım kopsa bile midnight'ı dinlemekten vazgeçmeyeceğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

yt, nili

afterglow / yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin