bir

1.9K 92 33
                                    

"gece üç kavşağı'nda sarhoşlar cirit atıyor
jeon jeongguk, aşığının ikizinden teselli arıyor."

cigarettes after sex, k.

"Baba sorunların mı var?" Diyor, elinde salladığı metal şişenin içindeki renkli sıvıyı ince uzun bardağa boşaltırken. Anlamıyorum bu sorunun nedenini. "Neden soruyorsun?" Diye mırıldanıyorum kollarım yeterince temiz olmayan tezgahın üzerine boylu boyunca seriliyor, yüzüm kollarım üzerine yaslanıyor ve onun başka işlerle ilgilenmesini seyrediyorum. Gözlerim yaka kartına ilişiyor, soyadının yanındaki isme takılı kalırken o ismin yerini başka bir isim alsaydı ne olurdu diye düşünüyorum içten içe. "Jaewon'dan hoşlanıyor olmanın en mantıklı açıklaması bu."

"Bu ne?" Diyorum bana doğru uzattığı bardağa bakarken. "Alkolsüz kokteyl." Derken ilgisi bütünüyle benden çekilip başka bir siparişle uğraşıyor, yüzü yüzümden çekiliyor ve ben sızlanıyorum ufak bir çocuk gibi. "Alkol istiyorum ben."

"Çocuklara alkol hazırlamıyorum."

"Çoktan reşit oldum."

"Tekrar ediyorum," Diyor ve bana doğru dönüyor aydınlık suratı, dönüyor dönmesine ama etrafı aydınlatan ışığın soluk yanı suratının ayrıntılarını seçebilmemi engelliyor. "Çocuklar için alkol hazırlamıyorum."

"Seni şikayet edeceğim."

"Kime?" Gülüyor kısık sesle. Sesi boğuk, inkar edemediğim bir titreme sarıyor bedeni. Boğuk sesi kulağımı okşuyor, aynı onun sesi gibi. Fakat benden yana bakmıyor. Kızıyorum. "Buranın sahibi benim."

"Hyung." Diye mırıldanıyorum, elindeki işi bitiriyor, tezgahın arkasından bana doğru yanaşıyor. Onun elinde bardak yok, hiç alkol içmiyor. Ama bu semtteki en güzel içkiler nedense onun elinden çıkıyor. "Hyung benim canım yanıyor." Ellerim bardağın etrafında dolanırken bana doğru yaklaşan yüzüne bakıyorum. "Sen ona çok benziyorsun ve senden başka dinleyenim yok. Neden o değilsin, hyung?"

"Bunu ben de çok istiyordum bir zamanlar."

"O olmayı mı?"

Cevap vermiyor. Yüzü gölgeleniyor sanki ama yine de benden gizliyor. Önemsemiyorum. O an düşündüğüm tek şey kendi yüreğimin fısıltısı. Yalnızca tek bir adı fısıldıyor.

"Neden ona bu kadar benziyorsun ki?"

"O benim ikizim çünkü."

"Ama yine de..." Diyorum, sesim inceliyor, ağlayacağımı anladığı için bana tezgahın arkasına sakladığı ellerinden biri saçlarıma çıkıyor. Bir köpeğe merhamet gösterir gibi, belki de ufak bir kardeşe, öyle seviyor saçlarımı. Yine de dinmiyor içimdeki aşka benzeyen yanılsamanın verdiği sancı. "Yine de neden ona bu kadar benzemek zorundasın?"

"Yakından bak bana." Diye mırıldanıyor. Yüzü kollarıma yaslanmış yüzüme yakınlaşıyor, bar ışığının sakındığı yüzü bir ışık gibi gözümün önünde beliriyor. "Aslında ona hiç benzemiyorum." Yakından bakıyorum gözlerine, göz renkleri birebir aynı fakat bir farklılık seziyorum bu bakışlarda. Kirpikleri daha seyrek, fark ediyorum. Gözleri daha ufak sanki ama daha bir doluluk var o ufak gözlerde, Jaewon'un iri gözlerine nazaran daha yumuşak. Gözlerinden kopup ucu hafifçe kalkık olan burnuna iniyorum. Daha geniş olduğunu görüyorum fakat bu yüzünde hiç sırıtmıyor. En sonunda, kaçındığım, bakmakta zorluk çektiğim dudaklarına bakıveriyorum adım adım. Daha dolgun, fakat daha soluk bir dudak karşılıyor bakışlarımı. Belki hiçbir şey sürmediğinden, Jaewon gibi yüceltmeye uğraşmadığından bu kadar solgundur, bilmiyorum. İnce bir sızı gibi bir fikir sokuluyor zihnime, o dudaklar nasıl öper, merak ediyorum.

"Evet." Diye mırıldanıyorum gözlerimi yan tarafa doğru kaçırırken. "Aslında ona hiç benzemiyorsun." Park Jimin'i hayatımda ilk kez o gün görüyorum.

Bir yumuşaklık emaresi var o çehrede, okunur, bilinir bir merhamet rüzgarı. O rüzgar yalnızca bana değil etrafındaki herkese esiyor. Dikkatimi yalnızca kardeşine olan benzerliğinden dolayı çekiyor. Başka bir sebep aramıyorum, dudaklarına duyduğum o manasız düşün altında.

"Çok çocuksun Jeongguk." Diyor, alay eder gibi değil. Nasihat verir gibi. "Jaewon'un elde edilmez davranışlarına hayranlık beslemen, onu elde etmeyi istiyor olman senin yaşındaki çocuklar için çok alışagelmiş bir durum. Biraz yaş aldığında, artık eskisi kadar acıtmadığında anlayacaksın bunun gelip geçici bir hayranlık olduğunu."

"Beni küçümsüyor musun?" Mızmız bir ses tonum var ama yine de yanıltmıyor beni, dinliyor durgunca. "Sence benim aşkım ufak mı?"

"Senin hissettiğin şey aşk değil, Jeongguk."

"Buna sen mi karar veriyorsun?"

"Duyduğun her cinsel isteğe aşk adını koyamazsın."

"Ona karşı cinsel bir istek besliyor olmam aşık olmadığımı göstermez!"

"Hayır, ergenliğinin doruklarında seni tatmin etmiş bir adamı istiyor olman tam da aşık olmadığının göstergesidir."

"Yanlış düşünüyorsun."

"Ne biliyorsun onun hakkında?" Diyor biraz sitemle. "Yaşının yirmi altı olduğunu ve iyi sevişiyor olduğunu bilmek dışında başka bir şey biliyor musun? En çok hangi yemeği yer, en çok hangi tür müzikleri dinler? Kötü huyları nelerdir, evde nasıldır, makyajını yüzünden sildiğinde nasıl bir ifadesi vardır, biliyor musun?" Başka bir müşterinin siparişini almadan önce son kez bana bakıyor. "Sen onun dıştan görünen o kusursuz hâlini, herkesin arzu ettiği o adamı düşlüyor ve bu düşe aşk adını veriyorsun. Sana bunu son kez söylüyorum, ona karşı duyduğun cinsel isteği aşkla karıştırma."

Saatler geçiyor, kaç kez birileri için içki hazırlıyor, sayamıyorum. Yalnızca yüzüne düşen gölge daha belirgin oluyor gittikçe. Geç olduğunda, sarhoşlar kavşağa akın ettiğinde ve etrafımda dolanan insanların sayısı çoğaldığında tezgahın arkasından çıkıp yanıma geliyor. Her zaman yaptığı gibi. Elleri belimin etrafını kavrarken beni barın en arkasına, kendi özel odasına götürüyor. Elleri sardığı belimden çekilmiyor. Ne kadar inkar etsem de onda Jaewon'u görüyorum. O gün olduğu gibi.

"Birazdan geleceğim." Diyor. "Burada bekle beni."

"Hyung!" Diye sesleniyorum. "Bugün sende kalabilir miyim?"

Park Jimin bana hiç karşı koymuyor.

**

uzunca bir süredir gençlik kurgusu yazmak istiyordum. ağır kurgulardan başımı kaldırıp derin bir nefes alacağım. ama açıkçası jeongguk'un saflığına birazcık kızacağız.

öptüm :)

öptüm :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
k.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin