7.

52 6 3
                                    

Güzel bir hafta geçirmiştik. Doğrusu ben okula gidiyor, sürekli ders çalışıyor açıklarımı kapatıp bir kaç hafta rahat etmek istiyordum. Akşamları geç eve geliyordum ama taehyung alışmıştı tek başına kalmaya, ilk günkü gibi çok korkmuyordu ve zaten her saat arayıp ne yaptığını soruyor ondan haber alarak içimi rahatlatıyordum bir nevi.

Ve tekrar güçsüzce tırmandım merdivenleri. Sonunda evime gelebilmiştim, bunun verdiği huzur bambaşkaydı.

Kapıyı açmış, içeri geçip ayakkabılarımı çıkarmış ve taehyung'a seslenmiştim. Ses gelmeyince salona adımlamıştım orda yoktu. Ona beni duyar duymaz cevap vermesini daha önce söylemiştim neden şuan sesini duyamıyordum. Diğer odalara, mutfağa, banyoya her yere bakmıştım ama yoktu. Tanrım neredeydi bu şimdi.

Hemen cebimdeki telefonu çıkarmış ve arama tuşuna basmıştım, ses yakından geliyordu. Sesin geldiği yöne gittiğimde, kanepenin üstünde başı boş çalan telefonu görmemle korkum misli misli artmaya başlamıştı. Ne yapacağımı bilemez halde evin içinde dört dönüyor, olmamasını bilmeme rağmen hâlâ arıyordum. Sonunda bunun böyle olmayacağını anlayıp hızla ayakkabılarımı giymiş evden çıkmıştım bir şekilde onu bulucaktım.

Dışarı çıkıp binanın sağına dönüp yürüdüğümde duyduğum sesle hemen binanın köşesindeki aralığa gözüm kaymıştı. Etrafındaki bir sürü yavru kediyi besleyip onlarla oynayıp gülücükler yayan taehyung'u görünce içimi büyük bir rahatlık sarmıştı . Ayrıca ben korkudan neredeyse ölecekken onun habersiz bir şekilde dışarı çıkıp beni böyle korkutması da çok sinirimi bozmuştu. Hızla yanına yürüyüp kolunu kavramıştım o ana kadar beni fark etmeyen beden birden anlık hareketimle irkilmiş, korkuyla yerinde sıçramıştı, sonra kolunu tutan kişinin ben olduğunu fark ettiği an rahatlamış ancak kolunu sertçe kavrayıp hızla binaya doğru yürümeye başladığımda afallamıştı.

Ben hızla yürüyüp binaya girmiş ardında taehyung'u arkamdan sürükleyerek merdivenleri çıkmıştım. Kapıya gelince aynı hızla kapıyı açmış, arkamdaki taehyung'u bileğinden tutup fırlatırcasına içeri atmış kendimde içeri girip sertçe kapıyı kapatmıştım. Arkamda duran bedenin üstüne sinirle yürümüştüm hıncımı çıkarırcasına bağırmaya başlamıştım.

"SEN NE YAPTIĞINI ZANNEDİYORSUN TAEHYUNG NASIL BU KADAR DÜŞÜNCESİZ DAVRANABİLİRSİN NE KADAR KORKTUM HABERİN VARMI BAŞINA BİŞEY GELDİ SANDIM"

Korkmuş köşeye sinmişti.

"Ben özür dilerim jungkook yavru kedileri beslemek-"

"NE YAVRU KEDİSİ YA SEN NEYDEN BAHSEDİYORSUN SENİN HAYATIN BURDA SÖZ KONUSU İKİ KEDİYİ Mİ DÜŞÜNÜYORSUN"

"Bak haklısın ama ben dayanamadım ve-"

Sinirle arkamı dönmüş ellerimi saçlarıma geçirmiş sakinleşmeye çalışıyordum.

"Sana inanamıyorum cidden nasıl bu kadar rahat olabilirsin ki, ben geç gelsem kim bilir ne olurdu düşündün mü bunları ben cevap vereyim, hayır yavru kediler daha önemliydi değil mi?"

Tekrar önüme dönüp korkudan küçülmüş bedene bağıracakken sessizce göz yaşı döktüğünü ve iç çekişlerini görünce sesim anında kesilmişti. Az önce söylediklerim aklıma gelmiş, söylediklerimin altında ezilmiş kalmıştım. Ben ne yapıyordum.

Kafasını önüne eğmiş iç çekerek sessizce ağlayan bedeni ani bir hareketle kendime çekmiş kollarım arasına almıştım. Hızla kollarını belime sarmış göğsümde hıçkırarak ağlıyor, bir şeyler söylüyordu ama ne dediğini anlamıyordum. Sakinleşmesi için saçlarını okşuyordum.

"Özür dilerim taehyung"

Kısa bir süre sonra kafasını göğsümden kaldırmış. Kızarmış gözleri ve yanaklarıyla masum masum bana bakıyordu. Burnunu çekerken tıpkı küçük bir çocuğa benziyordu ve ben az önce bu çocuğa bağırdığım için kendime kızıyordum içten içe.

flower of heaven ●taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin