1.

235 9 5
                                    

Son kitabı da rafa yerleştirdikten sonra herşeyin yerli yerinde olduğuna kanaat getirip, saatler süren temizliğin verdiği yorgunlukla, kendimi koltuğa boylu boyunca uzattım.

Her ne kadar taşınma işlerinden hoşnut olmasam da, eski oturduğum binanın yıkılma kararı alınmıştı. Bu yüzden elimize yalandan bir miktar para verip başlarından def etmişlerdi. Daha önceden taşınma kararı aldığım için çok sorun etmemiştim. Zaten üniversitemde yakın olduğu için taşındığım yerden memnundum.

Ama sabahtan beri aç olan midem aklıma gelince huzurla uzandığım koltuktan  doğrulamak zorunda kaldım. Kendimi temizliğe öyle kaptırmıştım ki hâlâ sabah kahvaltısıyla durduğumu unutmuşum. Ama gel gör ki evde yiyecek hiçbir şey yoktu, henüz yeni taşındığım için mutfak alışverişi yapmamıştım. Saate baktığımda on biri çeyrek geçiriyordu bu saatte açık market bulmak umuduyla üstüme kot ceketimi geçirip dışarı çıkmıştım.

Buraları çok iyi bilmiyordum ama taksiyle gelirken yol üstünde bir market görmüştüm oranın açık olduğunu düşünerek. Dar bir sokağa sapıp hızla yürümeye devam ettim. Havlayan köpek seslerini duydukça acaba aç kalmak daha mı iyiydi diye düşündüm. Fazla tekin bir yer sayılmazdı buralar zaten her sokak başında yüksek müziğini kaç metre öteden duyuran ucuz barlar da bunu kanıtlıyordu. Cidden şuan aç uyumak daha cazip gelmişti.

Hızımı iki kat artırarak yürürken geçtiğim sokakların birinin başında bir ses duydum dikkatimi fazlasıyla dağıtan bir ses, o kadar ki sokağın başına doğru yürümeme neden olacak bir ses. Hıçkırıklarla ağlayarak yalvaran bir ses.

Merak etmiştim, ne için böyle içten ağladığını, bu içten yalvarışların kimin için olduğunu. Onu görmek için sokağın başındaki iki binanın arasına doğru yürümeye devam ettim. Binanın köşesini döndüğümde de dizleri üstüne çökmüş karşısında onun sıska bedenine oranla fazlasıyla kalıplı olan iki adama ağlayarak yalvaran bir genç.

Beni görmemeleri için hızla duvarın arkasına saklandım ve orda neler olduğunu izlemeye devam ettim. Bananeydi değil mi banane şuan yoluma gidebilirdim ama yapamıyordum.

"Nolur yapmayın götürmeyin beni söz veriyorum bir daha sözünüzden çıkmam nolur tanrım nolur bana yardım et." Dedi sıska ve ağzı yüzü yara bere olan genç.

"Başlatma lan tanrından bırak tanrıyı sana bu sefer kimse yardım edemez." İri olan adam bunu söyledikten sonra yüzüne doğru bir tekme savurmuştu.

Sıska beden yere yığılırken.

"Seni daha kaç kere kaçmaman için dövücez aptal ama bu sefer sınırını aştın patrona götürüyümde aklın başına gelsin" dedi bir diğer herif .

Yerdeki daha çok ağlamaya başladı. Öyle içten ağlıyordu ki bu patron denen adam onun eceli olmalıydı bir kaç saat sonra canı alınacak ve o son kalan bir umut kırıntısıyla tanrıya dua ediyor gibiydi.

"Tanrım yardım et bana" içli içli ağlarken sessizce fısıldıyordu. Ama ben duyuyordum sesindeki çaresizliği. Yüreğindeki korkuyu. Kurtarmak istedim.

Aptalca bir düşünceydi onu tanımıyordum bile belki de suçlu olan oydu, bilmiyordum. Ama hayır o suçlu olamayacak kadar masum gözüküyordu tanrıdan yardım dileyen çaresiz bir çocuğa benziyordu. Belki de bir çocuktu, bedeni çok zayıftı ve küçük görünüyordu.

Bir çocuğa yardım edecek merhamete bir çok acımasızlığa şahit olmama rağmen henüz sahiptim. Ve bu gece başıma bela alıcaktım.

Düşünmeme çok fırsat verilmedi çünkü yerden kalkmaya direnen çocuğu sürükleyerek götürmeye çalıştıklarında, saklandığım duvarın arkasından çıkıp koşar adım arkası dönük olan adamın yanına vardım ve kolunda tutup kendime çevirdim yüzüne doğru sert bir yumruk savurup sendeleyerek yere düşmesini sağladım. Yanında ki bir diğer adam olayı hemen idrak edip çocuğun kolunu bırakıp üstüme doğru atıldı, onun da bacak arasına sert olduğunu düşündüğüm bir tekme geçirdim adam aldığı sert darbeden ve yoğun acıdan yere yığılıp iki elini bacak arasına götürdü, arada ki boşluğu fırsat bilip hemen çocuğun kolunu kavradım ve hızlı bir şekilde sokağı sapıp koşmaya başladım.

Yanımda ki hiç tereddüt etmeden benimle koşmaya başladı. Kim olduğumu yada onu nereye götürdüğümü sormamış yada gelmemek için direnmemişti. Kötü adamları dövüp onu onlardan kurtarmıştım o zaman iyi adamdım ve benden zarar gelmezdi, böyle düşünmüş olması muhtemeldi.

Bir iki sokaktan sapıp kestirme yoldan evimin olduğu binaya koşmaya devam ettim o adamlar ayağa kalktıkları anda peşime vermislerdir büyük ihtimalle bu yüzden bir an önce evime varmam gerekiyordu. Daha hızlı koşmaya başladım ama yanımda ki çocuk yorulmuş olmalıydı ki yavaşlamaya başladı nefesini düzene sokmaya çalışken

"Nefes alamıyorum" demişti

Vakit kaybediyorduk ve her an yakalanabilirdik bu yüzden arkamı döndüm ve ona sırtıma atlamasını söyledim. Dediğimi hemen yapıp sırtıma atladı. Kollarını boynuma dolarken  bacaklarını sıkıca tutup hızla koşmaya devam ettim.

Sonunda binaya vardığımda girmeden önce arkamı dönüp birileri varmı diye kontrol ettim.

Boş sokak adamların izimizi kaybettiğini gösteriyordu. Hemen binaya girip daireme doğru adımladım. Sırtımdaki çocuğu yavaşça indirip kapıyı açtım ve eve girmesini bekledim bana bir kaç saniye şüpheli gözlerle bakıp sonunda içeri girmişti. Kim olduğumu merak ediyordu doğrusu bende onun kim olduğunu çok merak ediyordum. O adamlar ne için onu böylesine dövmüştü nerden kaçmıştı ve bu cok korktuğu patron da kimdi? Öğrenicektim.

Taehyung'un hikayesini o gece öğrenicektim ve bende o hikâyeye o soğuk, karanlık gece dahil olucaktım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İlk ficim ve yazdığım ilk bölüm aşırı heyecan yaptım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İlk ficim ve yazdığım ilk bölüm aşırı heyecan yaptım. Umarım beğenirsiniz ve destek olursanız çok sevinirim şimdiden okuyan herkese teşekkürler.

flower of heaven ●taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin