Merhaba parlayanlarım!
Umuyorum hepiniz çok iyisinizdir ve bölümü keyifle okursunuz, çok öpüyorum<3
Bölüme girmeden önce yıldızlarımızı bırakmayı unutmayalım. ✨
63. Bölüm: "RÜYA."
Bazen uyanmaktan korkuyorum. Rüyadan uyanmaktan. Kaybolmaktan ve her şeyin hayal olmasından, kalbimin sol tarafının boş olmasından.
Hazer hiç var olmamış,
Melek Yakut hiç var olmamış,
Her şey bir rüyaymış,
Ben hâlâ yalnızmışım,
Ve sevilmemişim.Aradan geçen günlerin haftalara kavuşma hızını takip edemiyordum. Bir bebek sahibi olmanın hayatımı bu kadar hızlandıracağını düşünemezdim, bazen ertesi gün nasıl oldu anlayamıyordum ve en çok da Melek Yakut'un bazı anlarını kaçırmaktan korkuyordum. Dördüncü ayının içine girmişti, hayata güçlü bir kız olarak başlamıştı ve sanırım annesiyle babasının talihsizliği yüzünden duygusal bir kız olarak devam ediyordu.
Sonbahar mevsimine girdiğimiz için yağmurlar başlamıştı. Bugün de babamın mezarından ayrılırken o yağmura tutulmuştum ve taksinin arka koltuğunda, yüzümü selpakla silerken bir an önce evime varmak istiyordum. Yağmur yağacağını biliyordum, çünkü anne olduktan sonra hava durumunu sıkı şekilde takip etmeye başlamıştım. Ne zaman güneşin açacağını ne zaman yağmurun yağacağını bilmem gerektiğini hissetmiştim Melek için. Çünkü kızımı ona göre giydirebilirdim, ona göre dışarıya çıkarabilirdim, ona göre hazırlayabilirdim. Fakat yaşadıklarımdan sonra iyi hissetmediğim için babamın mezarına gelmiştim, onu görmek istemiştim.
Elimdeki selpağı kucağıma bıraktım ve kendime fazla hassas davrandığımı söyleyerek yola baktım. Taksinin evimizin olduğu sokağa girdiğini görünce de rahatlayıp çantamı karıştırdım, cüzdanımdan para çıkarıp borcumu ödedim.
Evin bahçe kapısından, şifreyi girerek geçtim ve sokak kapısına ulaşınca anahtarımı çıkardım. Hole geçtiğimde birkaç saniye eve kulak verip Hazerle Melek'in sesini duymayı bekledim fakat duyamadım. Hazer, bugün benim işlerim olduğu için evde kalıp Melek'e bakmıştı, sessizlikte yürüttüğüm fikirse onun Melek'i alıp dışarıya çıktığı oldu.
Odamıza çıkmadan önce eşyalarımı portmantoda bıraktım ve koridora çıkıp odamıza ilerledim. Aralık kapıyı açtığımda onları göremedim, beşiğe ilerlediğimdeyse Melek'in uyuduğunu gördüm. Bebeğimi görünce bir saniyede değişti yüzümdeki ifade, dünyaya onun gibi güzel bir şey getirdiğime inanamayarak ürperdikten sonra uzanıp karnındaki tombul elini okşadım. "Aşkım, iyi misin? Bugün canın acıdı mı?"
Uykusu derin olduğu için onu uyandırmaktan çok korktum, elimi çekip geriledim. Melek buradaysa Hazer çok uzakta olamazdı, banyoya gidip kapıyı yavaşça açtım ama orada bulamadım. Tekrar koridora çıkıp aşağı kata inecekken misafir banyosunun kapısının aralık olduğunu görüp açtım. Hazer'i küvetin içinde görünce de omuzlarımı düşürüp yanına ilerledim. Nadiren bu banyoyu kullanırdı, su içinde oturmak istediğinde. Şimdi de gözleri kapalı, köpüklerden vücudunun görünmediği küvette, başını arkasına yaslamış şekilde uzanıyordu. Kapıyı açık bırakma sebebinin Melek olduğunu anladım, ağlarsa diye sesini duymak istemişti. Pembe, pileli eteğimin altındaki beyaz çorabımı çıkarıp kenara bıraktım ve küvetin ıslanmış taşına oturup, "Mi vida," diye seslendim.
Gözlerini açışı çok aheste oldu, irkilmediğinde anladım geldiğimi anlamış olduğunu. En son sabah yatakta bırakıp gittiğim gözler benimle birleşince, kendimi güvenli kozamın içinde hissettim. Hazer'in dudakları kıvrılmaya başladı ve dirseğini taşa yaslayıp elini şakağına koydu. "Hoş geldin karım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSESİZLER MATEMİ.
Teen FictionSafir Mila Safkan, şu an olduğu yaşından çok daha ufakken, hayatının taşlarını yerinden oynatan bir olay yaşar ve kendini ansızın, yetimhanenin soğuk duvarları arasında kimsesiz bulur. Sahip olduğu şeyler, her ne yaşarsa yaşasın iyi kalan kalbi ve t...