6. Bölüm: "Bir Küçük Hediye."

230K 15.4K 46.6K
                                    

Multimedya:

Selena Gomez, The Heart Wants What It Wants.

Merhabalar :') Daha kısa bir vaktin ardından gelmiş bulunmaktayım. Bu bölümleri yazmak beni biraz zorlasa sa altından kalkabileceğimi düşünerek yazıyorum, umarım keyif alırsınız.

Yani Hazer ve Mila'yı okurken keyif almayan da ne bileyimakekdkeksk.

KaŞlArıNızı AlIyor mUsuNuZ?

Akskskdkdkdk.

Tamam, cıvımıyorum.

Tamam, cıvımıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

6. Bölüm: "BİR KÜÇÜK HEDİYE."

Babacım bak, canavarlar takım elbiselerinin altına gizlenmişler.

Elimdeki şekerimi çalıyorlar,
Korkuyorum.

Burada iyi kalpli kimse yok,
Seni arıyorum.

Babacım masallarda, sonu yazan kötülermiş,
Acımasızca öğreniyorum.

Her ölenin mezar taşı olmazmış,
Ölünce anlıyorum.

2001,

Bir kış günü:

Şehirde dondurucu bir soğuk vardı. Öyle ki merhametli bazı insanlar dışarıdaki canlıların üşüyüp üşümediğini düşünürken, mahallenin birinde, sapa ve sessiz sokaktaki bakımsız evde, çatıdan damlayan yağmur suyu bir kız çocuğunun başına düşüyordu. İkindi vaktiydi ve Safir'in dışarıdan gördüğü kadarıyla hava karanlık, siyahtı. İkindi ezanı az önce okunmaya başladığında babası ona susması gerektiğini söylemişti ve konuşmak için ezanın bitmesini bekliyordu. Sobaları, evlerinin salonunda yanıyordu ve kendisi ellerini sobaya uzatmış, parmaklarını ısıtıyordu.

Kış şehre düşerken, bir babanın, kızını ısıtmak için kıyafetlerini yaktığını umursamıyordu.

Mila başını omzunun üstünden arkaya çevirerek astarı kırmızı kanepede oturan babasına baktığında, onun gürültülü öksürükleriyle sarsılan omuzlarını gördü ve beş yaşındaki aklıyla bile bunun güzel bir şey olmadığını anladı. Kalbi, tanrı'nın ona bir hediyesi gibi, kötü ve iyi olanı ayırabiliyordu. Bir keresinde annesiyle babasını konuşurken duymuş ve babasına astım diye birinin bulaştığını anlamıştı. Astım kimdi bilmiyordu ama babasını sürekli öksürtüyordu. Rüzgar cama çarptığında, odanın içine yayılan sarı ışığın sebebine, tavandaki ampule baktı. Küçük, iki kanepeli, tek pencereli ve beyaz duvarları olan bu odadaki tek eğlencesi televizyondu. Şirinleri severdi ama gargamel'i değil. Babasının üstündeki battaniyeyi düzeltmek için sobanın önündeki minderden kalkarken, "Artık konuşabilir miyim baba?" Diye sordu, oldukça kısık bir sesle. İçeriden annesinin şarkı söyleyen sesini duyuyordu. Çay bela çav. "Biz susarkan annem neden konuşuyor?"

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin