SEZON FİNALİ: KUZEY IŞIKLARI.

178K 12K 43.7K
                                    

Multimedya:

Sezen Aksu, Ben de Yoluma Giderim.
Can Ozan, Sar Bu Şehri.

Merhaba parlayanlarım! Bu bölüm için biraz beklemeniz gerekti, çünkü sınavlarımla meşguldüm. Fakat geldik! Oy ve yorumlarınızı bırakarak, keyifle okuyun. Biliyorsunuz, bu bölümle beraber bir süre ara vereceğiz. O yüzden bu kısa aradan önce son kez yorumlarınızı bırakın, yıldıza dokunun<3  Zaten bu bölüm sezon finalinden çok, kısa bir ara vermeden önceki bir bölüm. Bu bölüme ben de yorum yapacağım, paragraflarda sizden önce benim yorumlarımı görürseniz şaşırmayın :') ❤️

 Bu bölüme ben de yorum yapacağım, paragraflarda sizden önce benim yorumlarımı görürseniz şaşırmayın :') ❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüme girmeden önce yıldızlarımızı bırakalım.
✨✨

SEZON FİNALİ: KUZEY IŞIKLARI.

Melek Yakut, kızımıza vermek istediği isim buydu.

Kanatlarım kırılıp rüzgâra teslim oldu. Fırtına şiddetliydi, sis vardı, önümü açmak zordu. Kırıldıklarını hissettim ama nereye uçtuklarını takip edemedim. Kalbimin arkasındaki acıdan anladım kanatlarımın yokluğunu. Hazer'e sorsanız sırtımın hafifliğinden anlamam gerekir kanatlarımın yokluğunu. Fakat ben hafif hissetmiyorum, aksine dünyanın en ağır insanı olduğumu hissediyorum. Sanki gözyaşlarım içimde donup bir buz kütlesine dönüştü, kalbimdeki mutluluk şatosu ayaklarımın önüne yıkıldı.

Korkuyorum, üşüyorum, diyen sesi kulaklarımdan gitmiyordu.

Ben kendimden gidiyordum ama o ses gitmiyordu.

Eğer hayatımda bir kez olsun doğru bir şey yapmama hakkım varsa Hazer'den yana kullanıyordum. Onu korumaktan yana.

Evlilik gecemin böyle biteceğini düşünmemiştim. Bitmeyecek, upuzun bir gece olacağını biliyordum ama hayatın benim için böylesi bir gece hazırladığını aklımın ucuna getirmemiştim. Ben isyan etmem, acıyı olgunlukla karşılarım, her durumda şükrederim ama bu kez yapamıyorum; parça pinçik oluşumu kimseden saklayamıyorum. Gerçekten kanatlarım olsa ve biri gelip hırçınca koparsa bile bu kadar yanmazdı canım. İçimde, onun giderken bıraktığı bir dağınıklık vardı; kalbimi toplayamıyordum.

Ona sarılmam lazım, ısıtmam, korkma, diye fısıldamam...

Parçalar kafamın içinde yavaş yavaş birleşmeye başlamıştı ama hâlâ kendime gelememiştim. Öyle ki emniyete ne zaman geldiğimi, sorgu odasına ne ara alındığımı hatırlamıyordum. Büzülmüş, küçülmüştüm. Gözlerimin önünde bir buğulu cam, kelimelerin önünde sis vardı. Bir sandalyenin üstündeydim, karşımdaysa, ellerini masaya yaslayarak bana doğru eğilmiş bir polis memuru vardı. Dudakları sürekli kıpırdıyordu ama söyledikleri kulaklarıma ulaşmıyordu.

Sarılabildiğim tek şey, nikâh defterimizdi.

Polis memurunun elini masaya vurmasını uzaktan izliyor gibi izledim. Oda etrafımda dönüyor, duvarlar üzerime yürüyordu. Diğerleri koridordaydı ama Han'ın en son konuştuğu kişi olduğum için beni sorguya almışlardı. Yani sanırım öyle olmuştu, çünkü ben bir şey duymuyor, takip ve müdahale edemiyordum. Tam diyorum bir nefes alacağım, Hazer düşüyor aklıma, boğulurcasına nefes vermeye başlıyorum. Ağzımı açıyorum ama sadece...

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin