Artık daha fazla dayanamicam...
Bedenimi tamamen soğuk suyun naif dokunuşlarına bırakıp gözlerimi kapatmıştım. Ciğerlerimdeki acı... Ve en son hissettiğim şey olan sırtımdaki sıcaklık...
⊠
İki genç atlarına binmiş etrafı gezmeye devam ediyorlardı. Dükkanları gezdikleri süre boyunca ne Seungmin bir sormuş ne de Taehyung cevaplamıştı. Hana'nın evinden ayrıldıklarından beri Taehyung onu düşünüyordu.
Seungmin'in yönlendirmesiyle beraber, biraz ilerideki etrafında portakal ağaçları olan, görkemli kara çamdan yapılmış kapıya doğru ilerlediler. Burası çok eski, herkesin de saygısını kazanmış bir ayakkabı dükkanıydı. Zamanında sarayda çırak olarak çalışmış Park Jae-sang buranın sahibiydi ancak yaşlılığından dolayı işi çocuklarına devretmişti. Hala soyluların en sık ziyaret ettikleri ayakkabı dükkanı burası.
Atlarından inip, dizginlerini girişte bekleyen çırağa verdikten sonra içeri girdi iki genç. İçeri girer girmez burunlarına dolan ve hiçte keskin olmayan deri kokusu ikisininde küçüklüklerinden beri hayran oldukları bir kokuydu. Onlar etrafı incelerken, atların dizginlerini bıraktıkları genç çırak içeri girip ikiliye selam verdikten sonra arka odaya, Bay Park'ı çağırmaya gitti. Çocuğun içeri girmesinden yalnızca bir kaç saniye geçmesine rağmen kapı hızla aralandı. Bay Park yüzünde kocaman bir tebessümle prense ve Seungmin'e sarıldı. İkisine de kocaman sarıldıktan sonra ayrılıp, elalarını karşısında dikilen gençlerin yüzlerinde gezdirdi. Tam ağzını aralayıp bir şey söyleyecekken dış kapının şiddetli bir şekilde açılmasıyla herkesin bakışları oraya dönmüştü. İçeri giren küçük çocuk soluklanmayı beklemeden, nefes nefese "Park amca, Lilith suya düştü!" dedi.
Her şey bir anda gerçekleşmişti. İki genç de son sürat meydana doğru sürmüşlerdi atlarını, ancak oraya vardıklarında çoktan çocuğun yüzeye çıkarıldığını görüp rahatlamışlardı. Yavaş yavaş oraya yaklaştıktan sonra hala su başında bekleyenlerin olduğunu fark ettiler. Arkadan birinin Hana hala suda diye bağırmasıyla ikisi de dehşete kapılmıştı.
Seungmin hiç düşünmeden suya atlayıp, dışardakilerin onu göremeyeceği kadar derine dalmıştı saniyeler içerisinde. Yaklaşık bir dakika sonra kollarında kuş kadar minik kalmış bedenle beraber su yüzeyine çıktılar. Seungmin kollarındaki kızı bırakmadan bedenlerinin suyla olan temasını kesti.
Etraf çok kalabalıktı. Herkes Hana'nın nasıl olduğunu merak edip onu görmek için birbirlerini itmeye başlamışlardı. Taehyung bu duruma engel olmak için tam insanları geri çekecekken, Bay Park, prensi geri çekti ve kalabalığı dağıtmaya başladı.
"Açılın! Açılın, nefes almaya ihtiyaçları var!"
Park Jae-sang büyük adımlarla iki gencin yanına ilerledi. Seungmin'i ilk defa bu kadar telaşlı görüyordu."Bir şey olmuş mu?" diye sordu alel acele Park amca."Nefes almıyor." diyebildi sadece Seungmin kısılmış sesiyle. Hemen kalp masajına başladı bunları der demez. Önce kalbine bir kaç defa baskı uyguluyor, ardından nefesini kızın dudaklarına veriyordu. Bunları 4 5 kere tekrar ettikten sonra Hana ciğerlerindeki suyu bir kaç öksürükle çıkardı. Her şey, her ne kadar hızlı gerçekleşmiş olsa da Seungmin için saatler gibi geçmişti.
Çocukluk arkadaşı, kardeşi hatta annesinin ona bıraktığı hazinesi olarak görüyordu Hana'yı. Seungmin'in annesi ile Hana'nın annesi gençlik dönemlerini beraber geçirmiş, birbirlerini kardeş olarak gören çok yakın arkadaşlardı. Hana'nın annesi ölmeden önce, arkadaşına ve oğlu Seungmin'e kızını korumalarını vasiyet etmişti. Hana, Seungmin için her şey olmuştu. Ama bu duygular İki kişinin bir birine beslediği aşk adı verilen hislerden çok farklıydı. Yavru bir aslanla annesi arasındaki bağ kadar kuvvetliydi.
⊠
Bilinci açıktı genç kızın, ama gerçekten ne olduğunu anlayamamıştı hâlâ. Gözleri kapalı öylece birinin kucağında yatıyordu, üşüyordu. Neler yaşanmıştı. Her biri tek tek zihnini doldurmaya başlarken bir anda gözlerini açtı genç kız. O kadar derin nefesler alıyordu ki, uzaktan geçen biri bile göğüs kafesinin inip kalktığını görebilirdi.
Gözleri etrafında dolaştı bir kaç saniye. Suya düşen çocuğu göremeyince dehşete kapılmıştı. Yattığı yerden kalktı bir anda ve çeşmeye doğru ilerledi. Tam eğilip suya bakacakken arkadan bir el onu durdurdu ve sıkıca sarıldı. "Shh... geçti. Çocuğu kurtardılar." Ve tekrardan karanlık...
Sayın ezgi hanıma çok teşekkür ettiğimi söylemeliyim. Bu bölümü yazarken olay akışını full ona bırakmıştım. Eh bende birazcık betimlemiş oldum olayı.
kayıplara karışmış bölüm sjdygfhygdsyg
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİÇEKÇİ VE PRENS / KTH
Teen FictionHanedanlık prensi ve taşralı bir çiçekçi... İki yakın arkadaş; birisi veliaht prens diğeri onunla beraber büyümüş bir delikanlı. Her şey Seungmin'in, prense kardeşi olarak gördüğü kızı anlatması ile başladı.