mantık hatası içeriyor haberiniz ola. Kız ve babasının saraya davetli olduğu tarihte aslında çay partisi benzeri birşey olduğunu düşün ama baya çok insan olacak balo ama değil gibi yani hani... anladınız. anlamadıysanız daha sonra anlatırım yada gerek yok o kadar mühim bir şey değil. keyifli okumalar.
Saatler öncesinden bayılma planı yaparken artık bayılacağımı değil öleceğimi düşünüyordum gerçek anlamda. Prens biraz bana baktı. Hafif endişeli bir hal almaya başlamıştı yüzü sadece onun değil herkes bana endişeli bir şekilde bakmaya başlamışlardı. Nefes almakta artık son raddelere geliyordum ki en son birinin ismimi seslendiği duydum..
"Hana..."
*
Kaburgalarım da ki ağrı ile gözlerimi araladım. Tanrım başım çatlayacak. Yoksa cennette miyim ?
Ama burası çok tanıdık geliyor. Kenarları gümüşten çiçek işlemeli annemin boy aynası, masanın üstündeki şamdanlık ve sarı çizgili perdeler sanırım çiçek dükkanımızdaki üst katta bulunan dinlenme odasındaydım.
Ama buraya nasıl gelmiştim ki ?
En son ben Jung teyzenin yanındaydım, kıyafet seçecektik bana
Kaburgalarımın ağrısına rağmen yatakta doğrulmaya çalıştım. Lanet olsun canım çok ağrıyor neden kalkmaya çalıştım ki.
Kaburgalarımın ağrısı yüzünden ağzımdan küçük bir acı nidası çıkmıştı. Ses çıkarmamla beraber yatağımın sağ tarafında bir hareketlilik oluştu. Birisi hemen arkama geçip ona yaslanmamı sağladı. Kim olduğuna bakmak için kafamı yan çevirmiştim ki gördüğüm sima ile gerçekten öldüğümü düşünmeye başladım.
Ben gerçekten nasıl gelmiştim buraya ?
Tanrım hatırla Hana hatırla hadi.. Hatırladım!
Ben en son Jung teyzeye kıyafet seçmeye gitmiştim ama orada prensle karşılaşmıştım... Prensle!
Burada olmamın nedeni de... Jung teyzenin giydirdiği korse yüzünden nefes alamamam sonucu bayılmam olmalı. Peki neden prens hala burada ?
Flash back:
Taehyung pov
Onu ve babasını saraya davet ettiğim tarihte bir çok soylu daha sarayımıza davetliydi. Aralarında da doğal olarak çapkın prensler ve yalan haber çıkarmaya meyilli leydiler vardı. Tabii ki aralarında iyi kalpli tanıdıklarım da vardı ama bu çıkarcıların olmadığı anlamına gelmez. Ayrıca Seungmin'e de söz verdim onu koruyacağıma dair çünkü geldiğinde sarayda çok fazla kişi olacaktı ve önemli bir durum olmadıkça korumaların terasa gelmesi yasaktı gerçi Seungmin benim özel korumam olduğu için her zaman yanımda olacaktı ama gerekmedikçe işlere karışamazdı, doğal olarak Hana'ya göz-kulak olmamı istemişti, sanırım Hana onun için gerçekten çok değerliydi.
Sonunda ilk elbiseyi deneyip dışarı çıktığında gerçekten onun bu kadar güzel olabileceğini düşünmemiştim.
(o dönemde soylular arasında yeni popüler olmaya başlayan bir elbise)
Eğer bunu giyerse kesin bütün dikkatleri üzerine çekecekti ben bunu istemiyordum neden bilmiyorum ama kıskançlık değildi.. Hayır değildi.
Ona bu elbisenin olmayacağını bahaneler üreterek söylediğimde yüzü hiç düşmemişti sanırım o beğenmemişti zaten, ama bu kadar güzelken ve elbise de ona yakışmışken beğenmedi mi? nasıl olur. O tekrardan kabine doğru ilerlerken Seungmin'e dönüp durum kritiği yaptık o neden böyle dediğimi biliyordu, Seungmin ile baya benziyorduk aslında, onun kardeşi benim de kardeşimdir değil mi ? Yani değil mi ?
Bence öyle olmalı, hem bu kadar güzel bir kardeşi kim istemez ki ?
Hana içeri Bayan Jung ile girdikten sonra adının Eunji olduğunu düşündüğüm kız bana doğru adımlayıp eğilerek selam verdi.
"Majesteleri affınıza sığınarak soruyorum ancak Hana'nın biraz önce denediği elbise ona çok yakışmamış mıydı ? Neden beğenmediğini merak ediyorum." dedi.
Arkasından kızlar onu uyarmaya çalışıyordu sanırım, çok komik duruyorlardı. Sanki bana sırf soru sordu diye onun, bir daha bana yaklaşamasın diye bacaklarını ve konuşamasın diye dilini kesip üstüne zindana atacak değilim ya.
"Bence de..." dedim ve devam ettim. "Ona çok yakışmıştı bu yüzden giymesini istemedim."
Bana çok garip bakıyordu sanırım anlamamıştı ne dediğimi, küçük bir kahkaha attıktan sonra devam ettim. "Sarayda birçok kişi olacak ve onun dikkat çekmesini ve etrafında gereksiz insanların olmasını istemiyorum, bu kadar güzellik başa bela olur." ama sadece o ve Seungmin'in duyabileceği şekilde konuşmuştum.
Eunji'nin yüzünde ki sırıtış iyi miydi anlamamıştım hatta biraz korkmuştum ama sonrasında o da bizim yanımıza oturup Hana'nın giydiği elbiseleri benim gibi yorumlamaya başlamıştı.
Hana hiç istifini bozmadan denemeye devam ediyordu ancak çok yorgun gözükmeye başlamıştı, 2 elbise daha denedikten sonra mola vermeyi planlamıştım ki Hana bedenini yerle kavuşturana kadar..
Flash back end
Yazar pov
Hana ağrıyan kaburgalarını unutmuş şaşkın şaşkın yanındaki kendine göre iri olan bedene bakıyordu. Genç olan hemen kızın aklındaki sorulara cevap niteliği taşıyan birkaç şey söyledikten sonra ve ondan özür diledikten sonra odadan ayrılmıştı. Genç adam çıkar çıkmaz da içeri Eunji girip seni soru yağmuruna tutmaya başlamıştı.
"Ne konuştunuz ? Dur ondan önce kendini nasıl hissediyorsun ? Bir yerin acıyor mu ? Hatta sana aşağ-"
"Eunji sus biraz! başım ağrıdı." dedi Hana.
"Peki.." dedi Eunji üzülmüş gibi gözükmeye çalışarak. Hemen ardından kıkırdamasıyla anlamaz bakışlar atmaya başlamıştı genç kız.
"Ne yoksa söylemedi mi sana hmm ?" dedi yüzündeki şaşkın sırıtışla beraber, Hana korksa mı şaşırsa mı bilememişti. Eunji'den korkulurdu.
Hana pov
Çok ciddi bir surat ifadesi takınarak "1. sorum ne bilmem gerekiyordu,2. sorum ise bunu kim söyleyecekti." dedim surat ifadem kadar düz bir ses tonuyla.
Cidden çıldırtmak istiyordu beni, başarıyordu da.
"Eunji!" dedim tıslarcasına.
"Şeyy, ımm, nasıl desemm..."
Gözlerimin içine baktı ve tek nefeste çok hızlı bir şekilde" Prens seni buraya kucağında taşıdı!" dedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİÇEKÇİ VE PRENS / KTH
Novela JuvenilHanedanlık prensi ve taşralı bir çiçekçi... İki yakın arkadaş; birisi veliaht prens diğeri onunla beraber büyümüş bir delikanlı. Her şey Seungmin'in, prense kardeşi olarak gördüğü kızı anlatması ile başladı.