꧁꧂
Kafasını avuçlarının içine aldı. Kalbi paramparça olmuştu en çokta kassandra'nın hislerini bildiği halde ona olumlu ya da olumsuz herhangi bir karşılık vermeyişinden dolayı yüreği hüzün ile doluyordu. Görünüşü yüzünden miydi?
Yoksa sadece bir çoban olması yüzünden mi?
Bu düşüncelerinin o genç bayana bir hakaret niteliği taşıdığını farkına vardı. Kassandra böyle basit şeyleri engel olarak görecek kadar düşüncesiz,gözü yükseklerde, basit bir leydi değildi.Bu duyguların ağırlığı altında ezilmekte iken ani bir hareket ile oturduğu sandalyeyi öfkeyle arkasına doğru savurdu. Sandalyenin yere çarpınca çıkarttığı ses çok yüksekti ve içeride oturan iki kızın duyması için yeterliydi. Thomas hızla öne atıldı evin dış kapısına ilerlerken odada ayağa kalkmış mutfağa doğru gelmekte olan kızları gördü.
Kassandra ile bir saniyelik rastlantısal şekilde göz göze gelmenin ardından girişteki askılıktan paltosunu kaptığı gibi dışarı çıktı ve dış kapıyı şiddetli bir şekilde çarptı. Dışarı Çıkar çıkmaz genç kızın o masmavi gözlerinin nasıl korku ile parladığını ve suratının aldığı endişeli hali düşündü. Soğuk akşam havasının sert rüzgarı yüzüne çarptıkça tekrar tekrar tokat yemiş gibi irkiliyordu. Hızlı adımlarla Evin aşağısındaki ıssız ve sıkı çalılar ile örtülü kestirme yoldan göle doğru ilerlerken gökyüzüne doğru başını kaldırdı akşam vakti yıldızlarının parlaklığının ışığı, gece gökyüzünü bir leydinin balo için giyindiği elbisesinin eteğindeki kristal taş taneleri gibi aydınlatmasını seyretti. Her bir yıldızı o leydinin elbisesinden kristal taşları söker gibi geceden söküp sevdiğinin önüne serse yine de anlatamazdı, içinde birikip, taşan duygularını.
İnci gibi gözyaşları, kıpkırmızı göz altlarından başlayıp bembeyaz teninin üzerinden çenesinin altına kadar uzanıyordu. Bal gibi parlayan gözleri şimdi hüzün ile bakıyor ve ancak kısmen açılıyordu. Evden çıkarken verdiği tepki aklına geldi. O son derece beyefendi, kibar ve kırılgan yapılıydı. Bu yaptığı onun içinde biraz yersiz ve abartı bir hareket olmuştu. Yolda hızlı adımlarla, yere rastgele darbeler vurarak yürürken, uzakta, oraya doğru elinde birkaç paket ile gelmekte olan bay Joseph'i gördü.
Yaşlı adam elindeki ağır paketleri taşırken zorlanıyordu ve bu zorlanma sebebiyle yanakları kıpkırmızı olmuştu. Thomas o an düşündüğü herşeyi unutarak, bay Joseph leach'e yardım edebilmek için yanına koştu. Bay Joseph, genç adamı gördüğü için sevinmişti. Aslında bu sevincin kaynağı onu görmek değil paketleri taşımasına yardım edebilecek birini bulmanın sevinciydi.
Yaşlı adam, yanına varan Thomas'ın kıpkırmızı gözlerini ve yanağında süzülen gözyaşlarının bıraktığı izleri görür görmez endişeyle sordu ;
"Oğlum.Thomas, ne oldu?
yoksa... Yine ailen için mi hüzünlendin?Thomas derin bir iç çekerek yanıtladı ;
"Hayır efendim. Bu bambaşka bi konu.."
Joseph genç adamın yüz ifadesi ve derin nefesinden sadece birkaç anlam çıkarabilmişti.
"yoksa Gönül meseleleri mi ha, evlat? Bak eğer aşk meselesi ise üzülme. Her zaman en derinlerde olsa bile mutlaka bir umut vardır. Önemli olan o umudun hangi noktada ortaya çıkacağını bilip, o anı beklemektir. Ağlamak yapılması gereken en son şey"
Thomas sessizce düşündü. İçini bu adama açmak belki de onu rahatlatabilirdi. Halini anlayacak birilerini bulmak acısını hafifletip bir nebze de olsa geçmesine yardımcı olabilirdi.
Birden söze girdi;" efendim, bu söylediğim sizi şaşırtabilir ama yine de kalbim söylemekten yana. Seyisiniz bay Henry'yi bilirsiniz onun güzel,aynı zamanda fazlasıyla zeki olan kızı bayan kassandra'ya karşı birtakım yoğun duygular içerisindeyim. Fakat bugün yemek yerken kızınız Kimberly ve bayan kassandra oturma odasında konuşmakta iken bir takım şeyler işittim. Duyduğuma göre bayan kassandra hislerimin farkında ama buna rağmen kendisi bana hiçbir cevap verme ya da konu hakkında birkaç şey söyleme ihtiyacı duymamış . Son olarakta iki gün sonra burdan tamamen ayrılıyorlarmış. Babası Bay Henry'nin bulduğu York dükünün malikanesindeki yeni işi sebebiyle. Bu duyduklarım bende yıkım etkisi yarattı. Bi an tüm dünyam başıma yıkılmış gibi hissettim. Onsuz bir hayat düşünemiyorum. Bu çiftlikteki yaptığım herşeyi yapmam için beni o cesaretlendirmişti şimdi ise bana hala açıklamamış olması.. Ona olan bütün güven duygumu yıktı. Demek, demek beni bu kadar umursamıyor. İki gün sonra burdan gideceğini söylemeyecek kadar. "
Thomas içinde yeniden bir duygu selinin yükseldiğini hissetti. Buna rağmen sakinliğini korumaya karar verdi. Bay Joseph duyduğu şeyler karşısında hem büyük bir şaşkınlık hem de aşırı bir anlayış duygusu ile Thomas'a doğru bakıyordu. Çiftliğin kapısına yaklaşırken bu sefer yaşlı adam konuşmaya başladı;"Bak oğlum, ben ve Martha tanıştığımız zaman henüz çok gençtik. Sanırım o sıralarda o 16 ben ise 19 yaşlarındaydım. İkimizde Halifax'teki ailelerimizin bir akraba ziyareti gerçekleştirdiği sırada tanıştık. Onu ilk gördüğümde açıkcası hakkında pek birşey düşünmemiştim. Uzun siyah saçlarını iki yandan örgü yapmıştı ve bu örgüleri başının arkasında büyükçe bir kurdele ile birleştirmişti. Üzerinde Mavi, kabarık etekli , kolları bol ve ağızları dantelli, üst kısmı çiçek kabartmaları ile süslenmiş bir elbise giyiyordu. Ailelerimiz bir süre sohbet etti ve daha sonra yemeğe geçtik. Sanırım o yemek boyunca beni izlemişti.
Ben ise ilk o an bu kıza dikkatle bakmıştım. Yemeği yerken gözlerimin içine bakıyor, adeta ruhumu izliyordu. Kalktıktan sonra onu izlemeye devam ettim. Ve evin üst katındaki balkona doğru çıktığını gördüm. Ailelerimizin bütün üyeleri alt katta şarap içiyor ve sohbete devam ediyorlardı. O an kimseye fark ettirmeden ben de peşinden yukarı doğru çıktım çünkü içimden bir ses bana,yukarıya benim onun peşinden gelmem umuduyla çıktığını söylüyordu . Elimdeki şarap kadehi ile yukarı çıktığımda onun balkondan dışarıyı izlemekte olduğunu gördüm. Yanına yaklaştım ve saygı ile selam verdikten sonra söze girdim;
" merhaba genç bayan, gözleriniz ne hoş. Tıpkı birer zümrüt gibi ışıldıyorlar. Tüm yemek boyunca üzerimde olduklarını hissetmek de açıkcası benim için bir zevkti."
Kız önüne döndü.
Yüzünde yumuşak bir tebessüm vardı.
" Böyle açık sözlü olmanız , ilgimi çekti bay Joseph. Sahi, her leydi'ye karşı böyle açık sözlü müsünüz? "
Şaşırdım çünkü henüz tanışmamıştık bile ve adımı öğrenmişti. İçimde onu tanımak için olan isteğim çok daha fazla kabarmıştı.
Tekrar söze girerek ;
" öncelikle sorunuza cevabım hayır çünkü sadece sizin gibi özel olanlar ilgimi çekebilir. İkinci olarak da siz adımı öğrenmişsiniz bile fakat kendi adınızı bana henüz bahşetmediniz. Adınız nedir? sakıncası yoksa. "
Genç kız kısık bir kahkaha atarak yanıtladı ;
" hımm,demek özel olduğumu düşünüyorsunuz."
Bu durumun kızın hoşuna gittiği çok belli oluyordu. Ama ben istediğim cevabı alamamıştım. Tekrarladım ;
" adınızı söylemediniz.. özel, genç bayan. "
Kız pespembe dudakları arasından nerdeyse şehvetli bir fısıltı ile kulağıma eğilerek ;
" MARTHA. "
dedi.
꧁꧂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASSANDRA
Historical Fiction19.yüzyıl'ın İngilteresinde, Avrupa'nın İlk Beyefendisi olarak adlandırılan Galler prensi Naip Kral George'un döneminin yaşandığı sıralarda, İngilizler edebiyata,Görgü kurallarına,modaya ve sanata en çok değer verdikleri dönemi yaşıyordu. Regency e...