6. Bölüm "Gizemli,Görkemli"

14 0 0
                                    

                             ꧁꧂

Yolculuk bütün o yoruculuğunun yanı sıra ,Batı Yorkshire boyunca York'a doğru  ilerlerken, eşsiz manzarasıyla Kassandra'yı büyülemişti. York çok güzeldi . Yemyeşil kırları , rengârenk çiçekleri, heryede bolca bulunan büyüleyici güzellikteki ağaçları, müthiş bir ahenk içinde karşısındaki kişiyi etkilemek için elinden geleni yapıyordu adeta.
                                 ⚜
Şehire yaklaştıkça insanların giyimlerinin değiştiğini gördü. Daha şık ve özenli kıyafetler neredeyse herkesin üzerinde görülebiliyordu.Yoldan geçen kadınlardan biri dikkatini çekti. Kadının saçı düzenli bir şekilde taranıp arkadan bağlanmış,başının üzerinde, Anlının ortasına kadar uzanan ,üst kısmına iki adet çiçek yerleştirilmiş beyaz bir şapka bulunuyordu. Üzerinde ise göğüs kısmından oturtulmuş alt tabakası saten ,üst tabakası ise çiçek kabartmaları ile süslü tülden ve ipekten bir elbise vardı.

Yürüdükçe eteğin kumaşının çıkardığı hışırtı, eliyle ağzına doğru tuttuğu işlemeli mendil , ve yürürken sergilediği nazik ve kibar hareketleri ile resmen etrafındaki insanlara, kendisinin son derece hanımefendi ve görgülü olduğunu fark ettirebilmek için herşeyi yapıyordu. Daha sonra ilerlerken,at arabasının penceresini arada bir açmaya devam ettiğinde,kadınların çoğunun bu şıklık ve özenlikte olduğunu görünce dönüp kendine baktı . Üzerinde eski çiftlik paçavralarından başka birşey yoktu.

Saçlarını da asla öyle düzenli toplamazdı.Salıverirdi.
saçları ise her tarafa uçuşur kabarırdı. Ayağında ise Kimberly'den aldığı eski kahverengi çizmeler vardı. Beline taktığı otlarla dolu küçük deri çanta da ona Güzel görünmesi için pek fayda sağlamıyordu. Utandı aniden. Saraya böyle mi gireceğim diye geçirdi içinden. Sonra

"Herneyse ben zaten ortalıkta pek görünmem, arada bir dışarı çıkarım o kadar."

Diye söylendi kendi kendine. Uzun bir süre sonra ufukta büyük ve görkemli Malikâne'nin silüetini gördüğünde çok sevindi. Sonunda kalacakları yere varıp dinlenebileceklerdi.Ön kısımda bulunan babasına seslendi ;

"Ne kadar da görkemli. Daha bu kadar uzaklıkta olmamıza rağmen nasıl da dağın üzerine bırakılmış bir mücevher kutusu gibi parlıyor."

Henry gülümsedi ve konuştu;

"Eee,öyle tabii. Burası Krallara layık inşa edilmiş,vaktinde. Çünkü tarihten beri Kral kendi varislerini buraya gönderir.York tahtında kim oturuyorsa,genelde geleceğin Kralı o oluyor. Şuan kimlerin orada yaşadığı hakkında bir fikrin var mı ."

"Hayır baba. Sadece dük ve prensesin orda yaşadığını biliyorum . Kim oldukları hakkında bir fikrim yok"

Henry tekrar konuştu.

"Birkaç ay önce Kral'ın kardeşi Prens George ve Leydi Emma öldü. Şimdi George'un oğlu Benjamin, York tahtına yükseldi ve onun yerine yeni York ve Albany Dükü oldu. Soylular'ın kızlarını onunla evlendirmek için bir yarış içerisinde olduğunu duydum haha soylular çıkar ve konum dışında hiçbir şey bilmez."

Kassandra da güldü.

"Sırf bulunduğu konum için onunla evlenmek istemeleri ne kadar acınasıca bir durum. Aşk yoksa ne anlamı var ki . Senin anneme ne kadar aşık olduğunu hatırlıyorum. Böyle şeyler yaşamak varken ben konum ve para için asla evlenmezdim."

Sohbet böylece sürerken Henry iyice yaklaşmış olduklarını fark etti. Şimdi malikane bütün heybeti ile karşılarında duruyordu. Kapıya yaklaştıkça dev kemerin altında muhafızların konumlandırıldığını gördü. Yakından herşey daha da güzel ve ilgi çekici görünüyordu. Muhafızların yanına varınca elindeki belgeyi uzattı. Kraliyet atlarına bakmakla sorumlu olduğuna dair elinde tuttuğu mühürlü belge muhafızlar tarafından onaylandıktan sonra içeriye alındı.

Dev kapılar önlerinde açıldı ve büyüleyici güzellikteki bahçenin içerisine doğru yavaşca girdiler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dev kapılar önlerinde açıldı ve büyüleyici güzellikteki bahçenin içerisine doğru yavaşca girdiler. Her yanda göz alabildiğine uzanan geniş yeşil alanlar ve yüzlerce ağaç. Hemen ortada duran antik tarzda bir fıskiye . Havuzun ortasında sular yüksek sesle akarak harika bir melodi yayıyordu etrafa. Güneş ışınları suyun üzerine yansıdıkça su dans ediyor gibi, ışıl ışıl parlıyordu. Etrafta bolca bulunan gül çalılıkları da dikkatini çekti. Rengarenk güller heryerde özenle serpiştirilmiş gibiydi. Malikanenin kapısında yüzlerce sütun, sütunların önünde her bir yana uzanan devasa merdivenler. Her merdivenin ucunda onlarca mermer oymalı heykeller bulunuyordu. Her bir pencere insan boyunun onlarca katı büyüklüğünde malikâne'nin her duvarında fazlaca görülmekteydi.Herşey tüm atmosferi ile masal kitaplarından fırlamış gibiydi. Kapının önünde son derece şık giyimli bir uşak onlara doğru ilerledi. Uşak Henry'e

" Merhaba bay Henry. Hoşgeldiniz.
Ben Owen. Genelde burada ki herşeyin düzeni ile ben ilgilenirim.Size kalacağınız kısımı gösterdikten sonra, ahırların bulunduğu kısımı gösterip hangi atın kime ait olduğunu göstereceğim. Majesteleri at binmeyi pek severler . O yüzden Atlarına son derece önem gösterirler. Şimdi, hadi gidelim . Akşama doğru dışarı çıkma ihtimali var. Ha bu arada siz de hoşgeldiniz genç bayan."

Kassandra ufak bir reverans yaptıktan sonra  o da babası gibi adamı takip etmeye başladı. Malikanenin sol kanadında ana bölümden ayrı işçiler için ayırılmış bir bölüm bulunuyordu. Mütevazı döşenmiş odalardan birine girdikten sonra Bay Owen Henry'e kalacağı odayı gösterdi. Sonra Owen Kassandra'ya ufak ,değerlendirici bir bakış attı.

" Hmm, sana da bir oda vermemiz gerekecek. Saçların ve gözlerin ne hoş. Yüzünle harika bir uyum içerisinde. Yazık ,şu kıyafetlere bak ve şu muhteşem güzelliğe. Soylular'ın o şık,lüks giyimleri arasında bile böyle inci gibi parlayan bir hanımefendi görmedim."

Kassandra'nın başı önüne düştü. Aldığı iltifata sevinmek bir yana dursun ,yazık şu kıyafetlere bak cümlesi onu çok kırmıştı. Evet üstündekiler şık ve gösterişli değildi ama o kendine bu tarz giysileri yakıştırıyordu. Ve açıkcası o dar ve sıkı korseler içinde hareket edemeyen, süslü bebek gibi görünen kadınlara hiç de özenmemişti. Ağzından sadece iki kelime çıktı.

"Teşekkür ederim."

Sonra ona oda vermek için ilerleyen Owen'i takip etti. Bay Owen başka bir odanın kapısına gelince tekrar ona döndü.

"Bu odada kalacaksın genç bayan. Ama seninle konuşmam gereken önemli bir mesele var bu yüzden yerleştikten sonra beni bul . Ana kapıya yaklaşıp, muhafızlara Bay Owen'in emriyle geldim dersen seni içeri alırlar ordakiler'e sorup beni bulabilirsin. Zaten genelde hep Majesteleri Benjamin'in yanında olurum. Anladın mı ?"

Kassandra onaylarcasına başını salladı ve Bay Owen ordan ayrıldı.Doğrusu çok meraklanmıştı. Beni neden çağırıyor ki diye geçirdi içinden . Ama yolun verdiği yorgunluk ve içinde biriken dinlenme isteğiyle bu düşüncelere pek odaklanamadı ve çantasını yatağın kenarına bırakıp kendini yatağa fırlattı.

Yüzüstü ,öylece biraz bekledikten sonra kalktı . Odayı incelemeye başladı . Oda küçük ve mütevaziydi. Orta büyüklükte ahşap başlıklı bir yatak, kenarda Küçük ahşap bir komodin ve kıyafetler için ahşap bir gardırop. Çantasını boşaltıp kıyafetlerini dolaba yerleştirmeye başladı.

Zaten pek bir kıyafeti yoktu. Dört tane gündelik elbise ve annesinin ona bıraktığı,beyaz dantel bir elbise. Elbiseyi dolaba yerleştirmeden havaya kaldırıp biraz baktı. Giysem mi diye geçirdi içinden . Herkes çok şıktı ve bay Owen onu çağırdığı için ana bölüme yani prensler ve prensesin yaşadığı bölüme şu anki uygunsuz görünümü ile giremezdi. Utanırdı. 
O yüzden ilk defa o beyaz elbiseyi giymeye karar verdi.

                               ꧁꧂

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KASSANDRA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin