19.yüzyıl'ın İngilteresinde, Avrupa'nın İlk Beyefendisi olarak adlandırılan Galler prensi Naip Kral George'un döneminin yaşandığı sıralarda, İngilizler edebiyata,Görgü kurallarına,modaya ve sanata en çok değer verdikleri dönemi yaşıyordu. Regency e...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
꧁꧂ Birbirimizi hızla ittik, kapıya doğru baktık ve o an Martha'nın annesinin bizi yakaladığını fark ettik. Martha endişe ve korku ile hemen özürler dileyip istemeden olduğunu kötü birşey yapmadığını tekrar etmeye başladı . Ben ise sessizce olan biteni izledim .
Sessiz olsam bile ağzımın heryerinde olan ,Martha'nın ruju bile bizi ele vermeye yetiyordu. Annesi hiddetle bana bağırdı; "Ahlaksız Joseph! Bir genç erkek olarak ,utanmıyor musun küçük bir hanımefendidenyararlanmaya? , kızımın tenine dokunmaya nasıl Cesaret edersin!? Babasına ve bay Bradley'e söylesem seni şuracıkta öldürürler! Ya birisi görseydi, Martha'nın hayatı mahvolurdu. Nasıl bu kadar duyarsız ve aykırı davranabiliyorsunuz !İn aşağı hemen!. Bir daha seni Martha'nın yanında görürsem o zaman Kont Bradley ve diğerlerine söylerim,bedelini en ağır şekilde ödersin!"
O dönemde İngilterede Evliliğe hazırlanan genç bir kadın, kendini bir erkekle asla yalnız bırakmamalıydı. Bu nezaket ve yüksek görgü kurallarına fazlasıyla tersti. Kadınlar bekar bir erkekle tek başına yürüyüş dahi yapamazken üstelik aşık olduğu kişiyle evlenirse bile aşkını belli etmezken,bizim böyle hareketlerde bulunmamız çok yanlıştı. ꧁꧂ Annesi aramızda bulunan uzak akrabalık bağı ve İngiliz ailelerinin muhafazakar yapısının verdiği korumacılık sebebiyle bizi asla onaylamazdı. O sırada Martha Yan tarafta göz yaşlarına boğulmuştu. Ben ise korkudan değil sırf Martha'yı daha fazla üzmemek adına sessiz kaldım . Kızın kolundan tutup odadan dışarıya çekti . Bir kaç gün daha Bordeux malikânesinde kaldım . Bu süreç içerisinde Martha ile en fazla göz göze gelebiliyorduk . Onun benimle konuşmak ve bana sarılmak için ne kadar istekli olduğunu hissediyordum ama ailesi yüzünden elimden birşey gelmiyordu. Son günümde malikâne'den ayrılmadan önce onu görüp öpmek için içimde resmen parlak bir alev yanıyordu.
꧁꧂ O akşam gecenin geç saatlerinde sessizce Martha'nın yatak odasının kapısına gittim . Dışarıda yalnızca ateş böcekleri ve akarsuyun sesi geliyordu. Kapıyı tıklattım ve "Martha benim, Joseph " diyerek seslendim. Bir dakika sonra kapı açıldı üzerinde beyaz uzun ve bol, ipekten geceliği ile Martha, karşımda duruyordu. Koridora doğru eğilip sağa sola baktı kimsenin olmadığını görünce boynuma atladı ve sıkıca sarıldı. Ben ise ona ;
"Bu gece son gecem, yarın Sheffield'a gidiyorum. Seni son bir kez görmek istedim.. kim bilir belki çok uzun süre görüşemeyeceğiz. Belki bir daha hiç . O ipek saçlarının kokusunu ve çiçek gibi kokan boynunu öpüp koklamak istedim. Beni öptüğünden beri aklımdan tek saniye bile çıkmıyorsun. Deli olmaya başladığımı düşünüyorum." Dedim.